Merhabaaa...
Herkese iyi akşamlar.
Küçük bir gecikmenin ardından kitabın en kısa bölümüyle karşınızdayım.Tabii bir şaşırdınız eminim, alışkın değilsiniz kısa bölümlere, ama endişe etmeyin, bir sonraki bölüm telafi edeceğim🫀
Şimdilik keyifli okumalar diliyorum, sizi seviyorum ❄️
Bol bol yorum ve oy istiyorum🫀
Miley Cyrus - Give me what I what
Bölüm 42: Gerçek Canavar
Victor Ivanov:
Ölüm konusunda her zaman duygusuz olmuştum.
Madalyon Cemiyeti kuralları ilk yazıldığında kalemi elime alıp birinci maddeyi ben belirlemiştim.
Kural bir: Madalyon Cemiyeti kimseyi öldürmez, sadece insanların acı çekmeden bu dünyadan göçmelerine yardımcı olur.
Şimdi kendi koyduğum kuralı köklerinden ihlal edecektim. Acı çekmeden bu dünyadan göçmesine izin vermek gibi bir niyetim yoktu. Çünkü karıma çektirdiği acıların yanında ona yapacaklarım bir hiçti. Öfkeme yenik düşecek ve ona istediğim kadar acı çektiremeyecektim. O benim karım kadar güçlü değildi, acıdan hemen ölürdü.
Tatsız.
Planda küçük bir değişikliğe gitmiştim. Şüphe edecek kadar kafası çalışıyordu ve benim her şeyi bildiğim halde onun serbest bırakmayacağımı anlamıştı. Eğer benim hakkımda en ufak bir fikri varsa elimin her yere ulaşabileceğini tahmin edebilirdi. İtalya'ya ve oraya bağlı olan Fransa'ya, Japonya'ya ve yakuzalara bağlı Çin'e, Rusya'nın her bir mahallesine, Meksika'ya ve oradaki bütün kartellere, en yakındakilerden birisi olan Türkiye'ye bile. Her yere elim ulaşırdı çünkü cemiyette olmak bu demekti.
Ofisin kapısı açıldığında tam vaktinde gelmesi dikkatimden kaçmadı. Para gerçekten ihtiyacı olduğunu biliyordum, oteli o kadar boktan bir durumdaydı ki uğraşmama gerek bile kalmamıştı. Borsayla oynayacak kadar aptal olduğunu öğrendiğimde ise birkaç balinayı işin içine sokmak yeterli dalgalanmayı sağlamıştı. Aptal piç.
"Merhaba Victor," dedi gülümsediğinde. Dişlerini söküp teker teker yutturmak istiyordum.
"Merhaba." Oturduğum yerden kımıldamadım ya da elini sıkmak için hamlede bulunmadım. "Otursana." Masanın önündeki koltuklara oturduğunda gerginliği gözlerimden kaçmadı. Acaba beni ne kadar tanıyordu?
"Teklifin için teşekkür ederim." Arkasına yaslanırken ceketini düzeltti. "Buna ne kadar ihtiyacım olduğunu bilemezsin. Maddi sıkıntılar cidden zorluyor insanı."
Gözlerim onun üzerinde dolandı. "Rica ederim, karım için her şeyi yaparım."
"Ah, Tanya, harika bir kız," dediğinde karnım kasıldı, adını onun pis ağzından duyduğumda kendimi tutamayacağımdan korktum. Önce onu güzelce dövecek, sonra ayıldığından emin olacaktım. Her gün bir parmağını kopartarak on günlük işkencemin ilk aşamasını bitirecek, ardından sırada diğer uzuvlara gelecekti. Yaralarına tuz döküldüğünden emin olacaktım, eh, bakteri tutmasını istemeyiz değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADALYON CEMİYETİ -1: KIŞ GÜNEŞİ
RomanceSüreyya Tanya, hayatı boyunca girmek için çabaladığı bale okuluna kabul edildiğinde on sekiz yaşındaydı. Rusya'nın soğuk topraklarına adımı bastığında küçük bir kızdı. Hayata dair en kötü şeyleri unutmak için gittiği bu şehirde, kaderin onun için d...