VI. PART İKİ

96 89 0
                                    

🖤

Keyifli okumalar...

🕸️

"Yüzüğü çıkartmışsınız?" Gözlerimi yolcu koltuğundaki Erce'ye çevirip somurtmak yerine gerçek bir tebessüm ettim. Bu anı videoya falan almamız gerekiyordu, nadir anlarımdan biriydi. "Evet, çıkardım." Bakışları direksiyonun üzerinde duran yüzük parmağıma inip orada oyalandı, her bir saniyesini harcadığında yüzündeki gülümsemesi de geniş bir hal aldı.

"Peki çıkartacağınız şeyi neden taktınız?"

Omuz silktim direksiyonu sağa kırarken. "Boynuma ilmek takmak yerine parmağıma yüzük taktım." Cevabım gayet açıklayıcı olmuştu. Kafasını salladığını gördüm yandan bir bakış atarken. "Boynunuza ilmek takmayı pek sevmiyorsunuz galiba?"

"Ellerimle kendimi öldürmek yerine başka birinin elinden ölmeyi tercih ederim. Kendimi çürütmeyi pek sevmiyorum."

"Anladım."

"Anlamanıza sevindim." diyerek tekrar yola odakladım kendimi. Direksiyonun başına geçene kadar bir ton ağıt yakmak zorunda kalmıştım ama sonucu başarıyla almıştım. Ehliyetimi görmesine rağmen canımızın tehlikede olduğunu belirttiği anlarda ise eğer arabayı ben kullanmazsam bir şekilde kaza yaptıracağımı söylemiştim. Sonuç buydu. En azından artık bir can güvenliğimiz vardı benim açımdan.

Sokaklardan dolaşa dolaşa geldiğimiz Pendik'te boş bir yer buldum ve park ettim anında. Semtimi ve şehrimi seviyordum her ne kadar kalabalığıyla boğsa bile.

Emniyet kemerimi çıkarıp Erce'ye bir bakış attığımda gözleri kapalıydı. Çok yorulmuş olmalıydı, sırtından çıkarılan mermiden beri uyumamıştı.

"Beyefendi," deyip omzuna hafifçe işaret parmağımı dokundurduğumda ise irkilerek gözlerini açıp sohbaharın solmuş yapraklarını andıran yeşillerini önüme serdi. "Geldik," diye mırıldandım yüzünü incelemeyi sürdürürken. Gözlerime baktı, baktı, baktı. Daha sonra yeşillerini kırpıştırdı ve gözlerini, elini yumruk yaparak kaşıdı. "Dalmışım."

Sırıttım kendini açıklamasına. "Dalarsınız, normaldir."

Yakınsınız Levahir.

Biliyorum.

Yakınsınız, gözlerine çok yakından bakıyorsun.

Onu da biliyorum.

Yakın!

Susacak mısın turuncu?

Ondan uzaklaşıp kendi tarafımdan kapıyı açtım ve dışarı attım bedenimi. Arkamdan Erce'ye çıktığında ona doğru döndüm, birbirimize baktık. "Merkezim şuralarda bir yerde." diyerek elimle çarşının bir yerlerini işaret ettiğimde uyku mahmurluğuyla kafasını aşağı yukarı sallayıp yanıma geldi, yola koyulduk oyalanmadan.

"Neden psikolog oldunuz?" diye sordu, bakışlarını üzerimde hissettim. Hala bir adım gerimden gelmeye devam ediyordu. "Siz neden polis oldunuz?" diye karşılık verdim ben de anında. Bu sırada kliniğimin olduğu sokağa girmiştik.

Omuz silktiğini fark ettim. "Vatanıma hizmet etmek için."

Hafif hafif esen rüzgardan dolayı savrulan sarı saçlarımı ellerimle düzeltip mukayyet olmaya çalışırken, "O zaman ben de vatanıma hizmet etmek için oldum." diye geçiştirdim. Elbette ona neden psikolog olduğumu anlatmayacaktım, bu benim tek zayıf noktamdı.

LEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin