Bölüm 18(intikam)

1.3K 74 18
                                    


Gerçekler bıçak gibi keskindi. Gerçekler vardı pişmanlığın göstergesiydi.

Gerçekler vardı can yakan türden.

Hasan sevdi bir inat uğruna sevdası yarım kaldı. Fadime sevdi bir intikam uğruna namussuz oldu.

Mustafa sevdi, fakirlik yüzünden sevdası kardeşinin helali oldu. Ümusün sevdi kocası erken yaşta hayata gözlerini yumdu.

Nazlı kimseyi sevemedi. Sevda nedir bilmeden gelmişti yirmi yedi yaşlarına. Kocası varken yarım kalan kadınlardandı. Babası varken yetim kaldığı gibi. Şimdi kanatları kırılmış sabaha kadar ağlamıştı.

Kızı ve oğlu nedenini anlamasa da Hasan ile sabaha kadar ağlamışlardı. Hasan öfkesine yenik düşüp yaylaya gitmişti. Gün aymadan yola koyulmuştu. Nazlı korktu, Ürükğe korktu şimdi ne olacaktı.

İki kardeş birbirine düşecekti. Asıl bundan sonrası önemli olandı. Bundan sonra onları ne beklediğini kimse bilmiyordu.

Mustafa sabah ezanı ile kalkmış karısı ile koyunları sağıyorlardı. Yaylada her sabah işler sabah ezanı ile başlardı. Süt sağma işi bitince sağılan sütler komşuya götürülüyordu. 

Bu her gün sırası ile devam eden bir durumdu. Sırası gelen yaylada ki tüm sütü alıyordu ve sonraki günler aldığı süt karşılı olarak kendi sütünü sırası gelen komşusuna götürüyordu. Öndüç derlerdi bu sisteme. İmece usulü çalışmaydı şimdi ki adı. Az olan süt çoğalıyor ve peynir yapıp satıyorlardı. Günümüzde sütçülerin yaptığını kadınlar kendi aralarında yapıp para kazanıyorlardı.

Hasan eşeğiyle yaylaya geldi. Çadırların bulunduğu yere sürdü eşeğini. Kıl çadırlar vardı yaylada. Soğuk havalarda sıcak tutan, sıcak havalarda serin tutan çadırlardı .  Kendi çadırlarının yanına gitti. 

Yayladaki komşular birine bir şey mi oldu diye meraklı gözlerle Hasan ağaya bakıyorlardı. 

Hasan: Şerefsiz Mustafa çık lan dışarı'' dedi kin ve nefret içinde. Bekir dayı oğlunun peşinden gelmişti. Öfkeyle kırıp dökmelerinden korkuyordu.

Mustafa avluda bir an kendine şerefsiz denmesiyle şok oldu. Şerefli biri olduğu söylenemezdi ama böyle duymakta insana kötü hissettiriyordu. Komşular işlerini bırakıp izlemeye devam ettiler. 

Hasan: Çıkacak yüzün yok , ondan çıkmıyon dool mu lan deyyuz'' dedi. Öfkesi saygısından daha fazlaydı. Yarım kalmıştı, nasıl böyle şerefsizlik yapardı. Karısını, namusunu ona emanet etmemiş miydi?

Mustafa eline küreği alıp dışarı çıktı. Ümusün de hemen arkasından. Kızlar korkmuş babaları ile emmilerine bakıyorlardı. Kimse müdahale etmiyordu. Mustafa öfke ile Hasan'ın yanına geldi.

'' Ne var lan, sen atana nasıl  deyyuz dersin or*sp*u çocuğu'' dedi elindeki kürek ile.  Küreği elinde sinirden sıkıyordu. Elinin boğumları beyazlamıştı. 

Hasan aynı öfke ile cevap verdi'' Emanetine iftira atan benim atam olamaz, şerefsizin önde gelenine başka ne denir'' dedi ağlayarak. Ağlıyordu en sevdikleri kanatlarını kırmışlardı.

Mustafa duydukları ile şaşırdı. Hasan her şeyi öğrenmiş miydi? '' Sen ne emanetinden bahseden Hasan, ben senin emanetine ne yaptım Hasan'' dedi endişe içinde. Komşular ikiliyi izliyordu. İnekler hava aydınlanması ile tek tek ormana gidiyorlardı. Bugün çoğunun sütü sağılmadı. Merak ineklere dahi zarar vermişti.

 Hasan : Her şeyi öğrendim şerefsiz Mustafa, ben senin namusuna böyle bir şey yapsam ne dersin deyyuz Mustafa, abiymiş abiye bakın hele komşular. Askerde karıma iftira atan abi. Beni askerde yarım bırakan abimmiş'' dedi. Konu komşu şok oldu . Fadime suçsuz muydu şimdi. Bekir dayı  dinledi oğlunu. Tek yaptığı susmak değil miydi? Sustuğu için bunlar yaşanmamış mıydı?

ZEMHERİ KARA KIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin