20 Bölüm (Sirayet)

1K 61 16
                                    

Hayat kimileri için lütuftu. Kimileri için cehennem.

Huzur vardı ya insanların çok gördüğü.

Ölüm vardı. Dünyanın geçici olduğu, ahiretin kalıcı olduğu.

Cennete kendi ağacımızı bizler götürürken, cehenneme de odunumuzu bizler götürüyorduk.

Etrafımız da bunca insan ölürken, hala akıllanmadan kul hakkına gidiyorduk.

Ölüm bu kadar ensemizdeyken, bizler çıkar ilişkisi adı altında nice hayatları cehenneme çeviriyorduk.

Hırs vardı insanoğlun da. Hırsları gözünü kör ediyordu.

Dünyaya çivi çakmış gibi, durmadan çalışıyordu.

Ne olduğu bilinmeyen hoca adı altında cinlerle iş birliği yapan adamlardan imdat umuyorlardı.

Bilmezler miydi? Bu tür adamların kendine faydası yoktu ki insanlara faydası olsun.

İmanı zaten eksik olan insanoğlu, bir de gidip bu kapılarda olan imanını da heba ediyordu.

Mustafa elinden gelen her şeyi yaptı. İtikadı olmayan Hasan bedelini ödedi.

Hayata küsen Nazlı çaresizliğini ödedi.

Gelecek vardı, geçmişin hesabını sormak için bekleyen.

Gün gelecekti. Mustafa yaptığı her şey için pişman olacaktı.

Hiç bir ah yerde kalmazdı. Fadime köye uzun aradan sonra tekrar geldi.

Babası hasta idi. Belki yaşlı babasının son günleridir diye İbrahim getirmişti.

Hasan duydu oralı olmadı. Artık başkasının namusu idi. Yaşanmamışlıklar vardı. İçinde kalanlar vardı.

Geçmişe özlem vardı. Yanında geceden beri sıçrayarak uyanan karısına vardı.

Gerçekler vardı. Fadime ile Hasan'ın oluru yoktu. Başkasının helaline bakmakta Hasan'a yakışmadı.

Nazlı: Yeter yeter artık dur yapma" diyerek bağırdı.

Hasan: Kim ne yapıyor Nazlı" dedi endişe içinde.

Nazlı eliyle kapının orayı işaret edip : Geliyor görmüyon mu Hasan " dedi.

Gecedir böyle devam ediyordu Nazlı. Nazlı olmayan şeyleri görüyordu.

Hasan: bu böyle olmayacak, ben anama sorup geliyim, bir hal çaresi bulak, bu ev sana iyi gelmedi ellam " dedi.

Kapı çaldı. Odadan çıkıp çalan kapıyı açmaya gitti.

Her şey planlanmış gibi kapıda bekleyen iki kişi bu eve huzur değil acı getirecekti.

Hasan eski merdivenlerden inerken : Sabahın köründe kim bu, hayır mı şer mi" dedi.

Kapıyı açtı. Karşısında gördüklerini elbette beklemiyordu. Uzun zaman olmuştu onlarla görüşmeyeli.

Nazlı içerden bağırdı. Yine bir şeyler görüyordu.

Ürükğe elinde iki bakır tencere, Bekir dayı bir kat yorgan- döşekle kapıdaydı.

Hasan anlam veremedi.

Ürükğe ağlayarak : biz ettik sen etme oğul, Umüsun bizi evden attı. Sokakta kaldık nerelere gideriz bilemedik kapına geldik oğul" dedi ağlayarak.

Hasan ağlayan ana babasını içeri aldı.

Nazlı tekrar bağırınca bu sefer Hasan ikiliyi bırakıp merdivenlere doğru gitmeye başladı.

ZEMHERİ KARA KIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin