Satır aralarında buluşmak dileğiyle.
O narin parmaklarınızla yıldızları parlatmayı unutmayın.
**********
Bir son vardı yazılmaması gereken. Bir ah vardı çok canın yanacağı . Gerçekler ve yalanlar vardı . Gerçeğin eninde sonunda açığa çıkmak gibi bir huyu vardı .
İnsan oğlu ne kadar yalana sarılsa da . Bir gün yalanların sonu mutlaka gelirdi. Zaman su misali geçiyordu . Günler , haftalar , aylar belki de yıllar . Biz zamana yetişmeye çalışan bir avuç insandık.
Zamana insanoğlu yetişebilir miydi ? Nasıl ki elimizde suyu tutamıyorsak bence zamana yetişmenin imkanı yok . Boşa giden zamanlarımız vardı , boşa heba ettiğimiz zamanlar.
Zaman gidiyordu gitmesine zamana yenik düşmüş onca insan vardı. Her gün ölümü bekleyen insanlar . Bir tutam umudu dahi elinden alınmış insanlar. Canlı canlı ölen insanlar .
İnsan ölünce mezarlığa götürülür. Peki ölmeden ölenler ; onların hayatına kimse acımaz. Onlar için kimse müdahale etmez.
Nazlı önce anasız kaldı , sonra yaşarken babasız . Şimdi kanatları tamamen koparılan bir kadındı. O gecenin ve o olayların üzerinden aylar geçmişti. Hasan vicdan azabından bir daha Nazlı' ya dokunmamıştı. Gördüğü kabusların etkisi de büyüktü.
Ne zaman Nazlı aklına düşse bir şey oluyordu. Nazlı sanki bir yılan gibi görünüyordu gözüne. Sanki onu öldürmek isteyen bir canavar. Belki de bir düşman arkasından hançerlemek isteyen .
Odasına dahi giremez olmuştu. Ne zaman yıkanmak için odasına girmek istese , sanki Fadime kucağında oğlu ile ona saldırıyordu. Fadime'nin sesleri kulağını dolduruyordu. '' Neden bize bunu yaptın Hasan ''
Neden bize bunu yaptın diyen bir kadın vardı . Sonra düşünüyordu '' Bize bunları yaşatan sensiz''
Düşünceleri son bulmuyordu . Bağırmaya başlıyordu .Ağlamaya başlıyordu . Kimse duymasın diye gidip ineklere şiddet uyguluyordu . Onun bu halini ev halkının hepsi görüyordu . Kimse ses dahi etmiyordu .Üstüne üstelik tek suçlu Nazlıymış gibi davranıyorlardı.
Nazlı Bekir dayı dışında hepsinden şiddet görür olmuştu . Bu sürede gebe olduğu anlaşılmıştı. Oğlan olur ümidiyle Ürükğe şiddete ara vermişti. Allah korusun düşer falan diye korkuyordu.
Mustafa bu gidişattan hiç memnun değildi. Onun oğlu olmuyorsa Hasan'ın da olmamalı idi. Gülsüm de hamile idi . Mustafa yine kız olacak diye sevinemiyordu .
Hasan için Nazlı hamileymiş ,değilmiş çok önemi yoktu. Onun sevdiği başka adama vermemiş miydi bir evlat .Elin adamıyla kurdukları hayalleri yaşamıyor muydu ?
Fadime ile kurduğu hayalleri başka bir kadınla yaşayamazdı. O çocuk sadece Nazlıya aitti. Tek günah keçisi Nazlı değil miydi?
Bir kadın kaç kere ölmeli hor görülmeliydi. Nazlı her gün ölüyordu. Diri diri ölüyordu .
Halil cephesinde işler daha bir karışıktı . Zehra'nın gebeliğinin son aylarıydı . Ona her baktığında vicdan azabı çekiyordu . Geçen aylarda Hatunu işe yaramaz , kendine faydası olmayan Abdullaya ( Abdullah) gelin vermişti.
Hatun '' Sana baba diyenin ben amına koyuyum '' deyip çekip gitmişti. Düğün falan yapılsa da umurunda olmamıştı . Tek üzüldükleri Hacı idi. Hacı daha çok küçüktü.
Hatun Nazlı gibi değildi boyun eğsin. Apo diye kocası olacak adamı kuşburnu çıbığıyla dövmüştü. Kaynanasına '' Bana bak cadonoz, alırım ayağımın altına seni. Hele bana bir kaynanalık yap bak senin canını almıyom mu ? '' demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ KARA KIŞ
Non-FictionBir insana annesi vefat edince öksüz derler. Peki babası hayatta iken yetim kalana ne derler. Nazlı üvey annesinin başlık parası ile dul adama gelin gitti. Kanlı düğünle evlendi. Hayat öyle bir çelme taktı ki bir daha toparlanamadı. Nazlı ile ilk eş...