AKÇAY GENÇER
Gözlerimi araladım. Van sınırlarına çoktan girmiştik. Homurdandım. O eve hiçbir şekilde gitmek istemiyordum. O insanları görmek istemiyordum. Elimle dağılan saçlarımı topladım. Başımdaki leçeyi elime alıp baktım. Hüzünle kokladım. Köy kokuyordu. Bu kokuyu şimdiden özlemiştim. Çantama koyarak telefonumu ve kulaklığımı toparladım. Sarmaş dolaş olmuştum her şeyle. Karnımın acıktığını hissediyordum. Babam gelirken bir yerde durmuştu fakat bilmediğim yerlerden bir şeyler yiyemediğim için açtım. Eve gittiğimde önce dinlendirici bir uyku sonra karnımın doymasını istiyordum.
Derince soludum tekrardan. Çünkü sokağımıza girmiştik. Babam evin önüne geldiğimizde bana bir bakış atıp kornaya basmıştı. Keşke döneceğimizden benim de haberim olsaydı. Onlara sinirliydim. Fakat yine içime atmıştım.
Araba bahçeye girdiğinde yavaşça durdu. Hızla kapıyı açıp atladım. Kapıya doğru ilerledim. Başımı kaldırdığımda amcam karşımdaydı. Siraç Gençer. Hayallerimin adamı, tek idolüm. Hayatı ondan öğrenip, onun gibi yaşadığım. Bütün aileye olan mesafesine rağmen beni onlardan ayrı tutup üzerime düşen tek insan. Yavaşça ilerledim. Dudaklarımı bastırdım. Kollarını açtığında şaşırdım birkaç saniye. Fakat aldırmadan sıkıca sarıldım. Bu baharatımsı kokuyu duymayalı çok olmuştu. Sımsıkı sarıldım. 'Hoş geldin papatyam, özlettin' dedi. Gözlerim dolu doluydu. Amcam sık sık demezdi, 'Papatyam' iltifatını. Geri çekildiğinde gözlerimi hızla sildim. 'Bende bir tek seni özledim' diyebildim. 'Nasıl geçti? Sınava hazır mısın?' dedi. Burukça gülümsedim. Gülümsemekten kaçınmadığım nadir insanlardandı amcam. 'Çok güzeldi. Seninle de yapmak istiyorum. Hep tektim' diyerek omuz silktim. 'Yaparız' diyerek omuzlarımı sıktı. Gülümsedim. 'Hoş geldiniz Abi, Yenge' diyerek arkamdaki ailemi selamladı. Onlarda selamlaşıp geçti. 'Odana çıkıp dinlen, oturur konuşuruz bunları' dedi. Sanki kafasında farklı şeyler var gibiydi. Değişik davranıyordu bu yüzden oyalamak istemedim. Yanaklarını öpüp içeri geçtim. Evde bayram havası gibi bir hava vardı herkes bir yerlere koşturuyordu. Anlam veremesem de minik çantamı elimden tek omzuma çıkarıp merdivenlere ilerledim.
Karşıma çıkan Ahmet amcamla duraksadım. Kaşlarımı çattım. Öylece kalmıştım. Almanya da ki amcamın burada ne işi vardı ki? 'Akçay? İki senede nasıl bu kadar büyüdün? Kocaman olmuşsun. Boy atmışsın sanki kız' diyerek kollarını açtı. Ahmet amcam ben kendimi bildim bileli bu kadar neşeli ve enerjikti. Almanya da yaşıyordu ailesiyle. Aslında karısıyla töreye bağlı evlenseler de buradan gideli çok olmuştu.
Her sene gelirlerdi. İki yıldır gelememişlerdi. Herhalde ondan gelmişti. Açtığı kollarına sarıldım. Ondan nefret etmiyordum. Ama bir Siraç amcam da değildi tabii. 'Yorgun görünüyorsun gidip dinlen, konuşuruz sonra' dedi. Alman aksanı hoşuma gidiyordu amcamın. Onaylayıp merdivenleri adımladım, odama geçtim. Odamı aydınlatan loş ışığımı açtım. Odam bıraktığım gibiydi. Gerçi her şey öyle görünüyordu.
Üzerimde ki kıyafetleri çıkarmadan yatağa attım kendimi. Gözlerimi yumup kendimi uyumaya zorladım. Fazla uykum vardı ve yorgundum. İyice mayıştığım sırada odamın kapısı gürültüyle açıldı. 'Kalk çabuk. Salim amcalar gelmiş deden görsün dedi' diyen anneme sadece bakıp kafamı geri koydum. Ne saçmalıyordu ki? O adam sürekli bizdeydi zaten.
'Uyuyorum anne git başımdan' diye tersledim. 'Sadece beş dakikan var, deden çıkarsa olacakları biliyorsun' dedi ve kapıyı kapattı. Gözlerim dolu dolu olmuştu. Biliyordum çünkü. Vururdu, bağırırdı. Ben de ona karşılık verirdim, sonu hastane.
Oturduğum yerden kalkıp odamdaki banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım. Sakinleşmek zorundaydım. Yandaki dolaptan ilaçlarımdan ağzıma atıp odama girdim. Bardağa su doldurup içtim. Sakin olmalıydım. Odadan çıktım. Saçlarımın önlerini düzeltip merdivenleri indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rönesans'
JugendliteraturSonra unuttum işte, Mutlu olmayı unuttum, Yaşamayı, sevmeyi, sevilmeyi, Hepsini unuttum. Tüm duygularım, Bizans'ın Osmanlıyı sömürmesi gibi sömürülmüştü. '' Şimdi büyük bir dönemeçteydim, aslında her şey yeniden doğuyordu.'' ELANUR DALGIN onyedio...