BARKIN SİPAHİ
Eray'a ayak uydurup dışarı çıkmıştım. Bar tarzı bir yerin önünde motorunu durdurdu. Başımda ki kaskı çıkarıp ona uzattım. Dağılan saçlarımı ellerimle dağıtıp etrafıma göz attım. Doğduğum şehir bana fazla uzak geliyordu. Motoru gelen çocuğa verip kapıdaki görevliye başıyla selam verip el sıkıştı. 'Tanınıyorsun ha?' diyerek güldüm. Göz kırptı. 'Senin kadar olmayalım var bizim de bir şeylerimiz' dedi ve sırıttı. İçeri girdiğimizde yüksek ses müzik çınlıyordu etrafta. 'Takıl kafana göre buralardayım rahat bırakıyorum seni' dedi Eray. Burada takılmak istediğimden emin değildim.Yüz ifademden fazla bir şey değiştirmeden onaylayıp içeri doğru ilerledim. Gözüm sahneye çarptığında tek kaşımın kalktığını hissetmiştim. Sahne için fazla küçük değil miydi o kız?
Çıldırmış gibiydi aşağıda ki insanlar. Bu hallerine sadece bakakalmıştım. Kız kendi etrafında dönüp kahkahalar atarken bu insanlara en uzak köşeye geçtim. Aslında atmosfer güzeldi. Fakat kafamın bozukluğundan olsa gerekti hevesim yoktu. Oturduğum masaya garson geldiğinde selamlayıp sert bir şeyler rica ettim. Eray birden arkamdan koltuğa atladığında kafamı olumsuz anlamda salladım. 'Hadi ama oğlum bu gece senin gecen yok say hepsini' diyerek ensemi sıktı. Başımı sallayıp geçiştirdim.
Yanımıza doğru gelen turuncu kafa gülerek Eray'a sarıldı. 'Gelsene bizimkiler de şurada' dedi. Eray bana baktığında onayladım ve yanımdan kalktı. Bende önüme konan içeceği elime alıp iyice yayıldım. Biraz keyfini çıkarabilirdim ortamın. Sahnedeki kızı tanıyorlardı sanırım etraftakileri selamlayıp biri tarafından sürüklenmişti. Buranın da bizim oralardan fazla farkı yoktu.
Aslında beklediğim manzara bu değildi. Burası doğuydu nihayetinde. Bu gençlerin bu kadar serbest kalması saçma geliyordu aklımca. Belki de kendilerinden kaçıp buraya sığınıyorlardı. Burada düzen nasıl işliyordu bilmiyordum. Kafamı önüme çevirdiğimde karşıma sahnedeki kız dikildi. Kaşlarımı çatıp kıza baktım. Sert surat hatları vardı. Duruşu küçük dünyaları ben yarattım der gibiydi. Etraftan birkaç bakışı üzerimde hissetmiştim. Bu kız kimdi? Tek kaşını kaldırıp hafif gülümsedi. Yapmacık olduğunu anlamıştım.
'Yaylan hadi' dedi. Eliyle işaret edip. 'Pardon? Bana mı dedin?' dedim. Buraların ağası gibi takılması komiğime gitmişti ama bu eğlenceye ortak olabilirdim. Gözlerini devirip, 'Evet sana dedim' diyerek üstüme eğildi. Parmağından birini alnıma dokundurdu. Sadece boş bir bakış atıp sustum. Arkasında bir çocuk vardı uzun boylu. Bize kilitlenmişti. Kaşlarımı iyice çattım. Ne dönüyordu burada? 'Oğlum anlamadın sanırım masa bizim, yenisin belli. Yaylan' dedi. Arkadaki çocuk sadece izliyordu. Olduğum yere iyice yayıldım. Yamukça gülümsedim. 'Bak Allah'ın işine, semt ağası mısın sen?' diyerek parmağımla kendini gösterdim. Bana ufak bir sırıtış atıp arkasına döndü. Başını sallayıp bir anda yaka ma yapıştı. Ben daha ne olduğunu anlamadan burnumun üzerinde sert bir baskı hissettim. Aniden olduğu için afallamıştım. Başımı sallayıp elime damlayan kana baktım. Müzik sesi kesilmişti. Etraf kalabalıklaşmış, fısıltılar artmıştı. O kız bana kafa mı atmıştı lan? 'Kalkıyor musun yiğidim aslanım?' diyerek güldü. Cevap vermeme fırsat tanımadan, 'Neyse bu sana uzun süre yeter. Tanışmış olduk' diyerek ittirdi. Hırka ve çantasını aldı. Kolunu uzatan çocuğun beline sarıldı. Kısılan ses yavaşça yükseldi ve etrafımızdakiler önüne döndü yavaş yavaş. Eray boku neredeydi bilmiyordum ama, burnumun sızısından kıza karşılık verememiştim bile. Hızla ayağa kalktım. Başım dönmüştü. Kız ortalığı estirmiş yürüyordu. Arkasından gözlerimi kısıp baktım. Çıkışa yaklaştığında bana dönüp güldü ve yanındaki lavuğa sarılıp çıktı.
Sinirlerim havaya hoplamıştı. Eray'ın ağzına sıçacaktım. Sinirle saçlarımı düzelttim. Telefonumu çıkaracağım sırada Eray yanıma damlamıştı. 'Ne oldu oğlum sana?' diyerek bağırdı. 'Beni çıldırtma da çıkalım şuradan' deyip sinirle insanları yara yara geçtim. Burnum sızlıyordu. Kırmıştı sanki semtin kırosu. Allah'ım ben senin lütfunken o da senin cezan mı? Nedir benim günahım? Kendi kendime güldüm. Tamamen sıyırdık arkadaşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rönesans'
Teen FictionSonra unuttum işte, Mutlu olmayı unuttum, Yaşamayı, sevmeyi, sevilmeyi, Hepsini unuttum. Tüm duygularım, Bizans'ın Osmanlıyı sömürmesi gibi sömürülmüştü. '' Şimdi büyük bir dönemeçteydim, aslında her şey yeniden doğuyordu.'' ELANUR DALGIN onyedio...