Selamm
Tarih ataliim buraya
Ruyalarimdan esinlenerek olusturdugum bir kurgu olacak
Oy ve yoruuumlarinizi unutmayim
Baslayalim bakalim
Iyi okumalarㅡ
05.04.24
Nefesi ciğerlerine ulaşmıyor, fakat hala koşuyordu. Arkasındaki ikiliye baktı, onları kurtaramazdı. Ya üçüde ölecekti, ya da sadece kendisi kurtulacaktı. Ona bencillik gibi gelsede yaşamayı seçti. Güçlü olan yaşardı, böyle bir dünyaydı.
Gecenin ürkütücü karanlığı yerini soğuk, daha da ürkütücü olan maviliğe bırakmaya başladığında hala koşuyordu. Saklanacak, sığınacak bir yer yoktu. Arkasına bile bakamadı. Ardlarından deli köpek gibi koşarak gelen baltalı katil ise çok yakındı onlara.
Gerçi onun bir şansı vardı, öndeydi o. Arkasındaki iki meslektaşı, ölecekti bugün. Güçsüzdü onlar. Bunu bilmesine rağmen dönüp onlara yardım etmeye çalışmadı, biliyordu çünkü işe yaramayacağını.
Eğer arkasını dönüp bakarsa, o yardım dileyen gözler ona huzur vermeyecekti, belki bakmazsa vicdanı o kadar da sızlamazdı.
Gözlerinden yaşlar akıyordu. Üzgündü, öfkeleniyordu, çaresiz hissediyordu kendini. "Tanrım yardım et, yalvarırım.." Sesi o kadar aciz ve acınası çıkıyordu ki, arkalarından gelen katilin bir vicdanı olsaydı, o an vazgeçerdi bundan.
"Tanrı sana yardım etmeyecek, tanrı bencilleri lanetler." Katil de farketmişti, kendini seçtiğini. Ama onun için bir önemi yoktu çünkü, acı çektiğini görebiliyordu. Arkadaki ikili bile ona yeterdi şimdilik.
Zaten katilin amacı, en başından beri onun acı çekmesiydi.
Yavaş Yavaş arazi şekillenmeye başladı, caddeye çıktılar. Terkedilmiş bir mahalleydi. Çantasından arkadaşının fotoğraf makinesi düştü, deliller vardı içinde. "Lanet olsun!" Alamazdı artık onu, duracak cesareti yoktu, korkuyordu, ölebilirdi.
Hızını arttırıp bir köşeden döndü, koşmaya devam ederken; sessiz, soğuk mavi gökyüzünü yüksek bir çığlık sesi böldü, yakalanmıştı biri.
Saniyelik olarak gözlerini sıkıca yumdu. Midesi bulanıyordu artık. Biraz daha zaman kazanmıştı. Koştu, koştu ve koştu. Kalabalık bir caddeye çıktı, hala koşuyordu. Perişan bir haldeydi. Gökyüzü kaç renge bürünmüştü kim bilir o koşarken, kendini kurtarıp arkadaşlarını yem ederken, tekrar bir şeylerden vazgeçerken.
Kaldırımda bir yayaya çarptı, kendini toparlamaya çalışırken eğilerek özür diledi. Koşmaya devam etti, kusacak gibi hissediyor, başı ağrıyordu. Ara sıra bacakları boşalıyor, düşer gibi oluyordu.
Katil gitmiş miydi artık?
Yola atladı, ona korna çalan arabaların arasından geçti. Bir sokağa girdi, burası o kadar kalabalık değildi. Boş sokakta koştuğu sırada kesişme noktasından bir araba çıktı. Bedeni kaputla buluştuğunda, aldığı darbe ile yere savruldu. Başı dönerken yavşça dikeldi, insanlar ona bakıyordu fakat, o her yerde baltalı katilin geniş ve ürkütücü gülümsemesini görüyordu.
Kafasını nereye çevirse kanlı gülümsemelerle buluşuyordu gözleri.
Zorla ayağa kalktı. Başı artık daha çok dönüyordu, görüşü bulanıklaşmıştı ve yemek borusu yanıyor, kusacak gibi hissediyordu. Elini şakağına attı, geri çektiğinde kızıla boyanmıştı.
Elinde kanlı bir balta gördü. Çığlık atarak geriledi. Etrafına baktığında herkes kana bulanmış bir şekilde gülümsüyordu. Arkadaşları, baltalı katil ve ailesi. Ailesi neden buradaydı? Onların evlerinde olması gerekirdi. Burada değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DLMLU
FanfictionSavcı olmak, Jeongin'in yapmaması gereken bir şeydi. "Seni sevmeme izin verme." ㅡ -Hyunin -Yetişkin İçerik -Angst DEĞİL 〔Tw: Ölüm/ Cinayet/ Tehdit/ Yaralama/ Silah/ Cinsel İçerik/ Psikolojik Bozukluk ve Rahatsızıklar/ Rahatsız Edebilecek Olaylar〕 ...