〔Ep.17〕Aşktan Anlamam Ben

95 17 110
                                    

Merbaaaa

Su 17 ve 18den sonra olaylar patliycak 20 hafif sakinmis gibi bizi kandiricak ama 21 asil bomba sonra da bombanin etkilerini ve ardinda biraltigi yikimi gorucez

Iyi okumalar bad bitchlerim

25.05.24



O gün, o kavganın ardından Hyunjin'in evden ayrılmasıyla birlikte, aradan geçerken sürede herkes kendi hayatına odaklanmıştı.

Hyunjin hastanedeki işlerine yoğunlaşırken, Jeongin süresiz izne ayrılmış, kendi imkanlarıyla, tek başına ilgileniyordu davayla.

İkisi, o günden sonra birbirleriyle konuşma gereği duymamış, bu yüzden işlerinde yoğunlaşarak, düşünüp kafaya takacak zamanı en aza indirgemişti.

Bir iki kere karşılaşsalar da görmezden gelerek, birbirlerini tanımıyormuş gibi davranıyorlardı.

Hyunjin'in kalbi çok kırıktı Jeongin'e karşı. Duydukları canını yakıyordu tabii ki ama, onu en çok üzen şey; Jeongin'in kendini geri plana atıp katilin dediklerini kabul etmemesi gerektiğini söylemesine rağmen, onu dinlemeyip katilin eline koz vermesiydi. Katil, elindeki bu video ile bir çok şey yapabilirdi. Bir çok şey..

Hyunjin de bundan korkuyordu, Jeongin'in daha fazla zarar görmesinden.

Jeongin'in ise kafa karışıklığı gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. O gün sırf Hyunjin'i kurtarmak adına kabul etmişti teklifi. Kabul etmeseydi ölecekti, göz göre göre buna izin veremezdi. Başka şansı yoktu.

Ama Hyunjin'den aldığı tepki beklenmedikti onun için. "Neden bu kadar rastgele düşünüyor?" şeklinde sorguladı Hyunjin'i.

Arkasından çevirdiği onca şeyin içinde olan bir şeydi belki de. Bildiği şeyleri söyleseydi, Jeongin de ona göre hesaplardı adımlarını. Ama Hyunjin, dile getirmiyordu hiçbir şeyi. Jeongin'in de kendi bildiğini okumaktan başka şansı kalmıyordu.

Aslında konuşulması gereken tonla mesele vardı fakat, sağlıklı iletişim kuramıyorlardı.

Böylece uzaklaştılar birbirlerinden, daha fazla kırılıp kırmamak için.

Birbirleri için yabancılardı artık ama, kalp kırıklıklarıyla beraber.

Belki araları açılmış olabilirdi fakat, bu süreçte iyi giden bir şeyler de olmuştu.

Katil, bir defa bile varlığını belli etmemişti.

Jeongin, onun bir yerlerde ölmüş olmasını umuyordu. Ancak böyle gözlerini rahatça yumabilirdi.

Eğer ölmüş olsa dahi, onu bulması gerekirdi, ölerek kurtulmak onun için çok hafif olurdu. Tüm ülkenin ondan nefret etmesini, adı geçtiği yerde lanetlemesini istiyordu.

Dedesinin ve arkadaşlarının ruhunu da huzura kavuşturabilirdi böylece.

Dalıp gittiği dünyadan çıkaran, çalan kapı olmuştu.

"Selam!" dedi kapıyı açtığında karşısına çıkan Hyungseo. "Gelebilir miyim?"

Jeongin, minik bir gülümsemeyle onayladığında, içeri girdi kadın.

"Yemek mi yiyordun?" dedi, gözleri amerikan mutfağın ortasındaki küçük masaya kayarken.

"Evet noona."

Hyungseo, ilk önce tabaktaki soğumuş hazır erişteyi, ardından da solgun görünen Jeongin'i süzdü. Sonra yanına adımlayıp yüzünü avuçları arasına alarak ısısını kontrol etti. "Jeongin, ateşin var sanki..? Hasta mısın?"

DLMLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin