〔Ep.12〕Çok Üzülüyorum Anne Canım Çok Yanıyor

95 15 68
                                    

Merbababababababbaanajnaabba

Yomur ve oy bad bitchlerim

Baslayak iyi okumalar

30.04.24

『Jeongin'in Gözünden』

Her yer karanlıktı, gece olmuştu sanırsam. Saate bakacaktım ama telefonumu bulamıyordum ki. Ayağa kalkıp ışığı açmaya çalıştım fakat, açılmamıştı, elektrikler gitmiş olmalıydı.

Beni uyandıran yoğun susuzluk nedeniyle daha fazla dayanamayıp odadan ayrıldım ve aşağı yöneldim. Aslında asla başka insanların evinde ortalıkta dolanmazdım fakat, boğazım çok fena derecede kaşınıyordu, sanki kuru ve sert bir şey yemiş gibi hissediyordu-

Lan. Bir dakika.. Ben uyumadan önce kapıyı kilitlemiştim, neden az önce kulbu indirdiğimde öylece açıldı, kitleyememiş miydim acaba? Kim açacaktı ki kapımı- Doktor? Yok, o niye açsın ki, belki de kilit bozuktur..?

Merdivenler mi uzamıştı sanki, bana mı öyle geliyordu? İnmem gereken bir kat vardı ama ben üç kat inmiş gibi hissediyordum?

Uyku sersemliğinden dolayı sanırsam..?

Kafamı sağa sola sallayıp devam ettim, geniş salonu geçip ince koridora ulaştığımda duvardaki resimlerden biri yere düştü. Eğilip aldım, köşesinde Hyunjin'e ait olduğunu belirten bir imza vardı ve resimdekiler bugün yaşadığım şeylere benziyordu; resim birinin bakış açısındandı, karşısında bir kamera ve laptop vardı, laptopun içinde ise ağlayan birisi ve boğazına bıçak dayanmış bir adam.

Hyunjin'in çizdiği resim, katilin bakış açısındandı.

"Jeongin."

Adımın sessiz bir tonda söylenmesi ile arkamı döndüm fakat kimse yoktu. Halüsinasyon görüyor olmalıydım, kafamı vurmuştum çünkü. Tekrar yönümü mutfağa çevirdiğim sıra, resim artık elimde yoktu. Ne oluyordu tanrı aşkına? Uyuşturucu da kullanmıyorum ki, kafam güzel olsun. Her şey mi halüsinasyondu?

Siktir edip mutfağa girdim ve bardak almak için rafı açtım. Buz dolabına yöneldiğim sıra duraksadım. Ben mutfağın yerini nereden biliyordum?

Hiç düşünmeden, ayaklarım nereye götürüyorsa oraya gitmişim.

Tamam, artık su içip kendime gelmeliyim. Elimi kulba atıp dolabı açtım. Açmamla çığlık atmam bir olmuştu.

Kan, kafa, açık gözler, dedemin kafası, kan, gülümseyen bir ağız, ceset, kan.

Gözlerimi yumup ellerimi mutfağın ortasındaki tezgaha koyarak nefeslenirken, gördüklerim zihnimde dönüyordu, dedemin kafası buz dolabındaydı ve gülümsüyordu.

Doktor.. O, o yapmıştı her şeyi, beni de buraya korumak için değil, acı çektirmek için getirmişti, başka bir açıklaması olamazdı.

Onu öldürmem gerekiyor.

Nereye gittiğimi bilmeden adımlar atmaya başladım, Hyunjin'in odasını bulmam lazımdı. Ayağımı ilk basamağa attığım an Hyunjin'in odasının kapısının önünde buldum kendimi. Aşağı inişimin aksine çok hızlı olmuştu.

Kapıyı açıp sessizce içeri girdim. Uyuyordu. Yavaşça yatağın boş tarafına çıkıp bir yastık aldım ve titreyen parmak boğumlarım arasında sıkıştrıp bir hışımla Hyunjin'in suratına bastırdım ve üzerineçıktım.

Boğuyordum onu, ölecekti birazdan, bitecekti  her şey ama katil olacaktım. Olsun, değer. Eğer her şey bitecekse değer.

DLMLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin