Bu bölüm harbili smut var, rahatsız olacaklar bölümün son satırlarını okuyup diğer bölüme atlasun
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
.
Akın ile araba yolculuğumuz düşündüğümden kat ve kat sessiz geçmişti. Asansörde bile tek kelime etmediği için biraz şaşkın da olsam umursamadan saçımı kurulamaya devam ettim. Gelir gelmez duş almıştım ve aslında biraz uykum kaçmıştı duş aldığımdan dolayı.
SOĞUK SUYLA DUŞ ALDIĞIN İÇİN OLABİLİR Mİ GERİZEKALI?
Olabilir.
Bedenime sıkıca sardığım havlu kimindi bilmiyorum, benim havlum neredeydi onu da bilmiyorum. Tek bildiğim şey koltukta oturan avımdı. Bacakları girebileceğim kadar açık, elleri pantolonunun ağ kısmına yakın duruyordu ve gözleri kapalıydı. Uyuyup uyumadığını umursamadan yaklaştım ona doğru ve iki bacağının arasında durduğumda gözleri hızla açıldı, bakışından anlamıştım ki ben duşa girdikten sonra uyumuştu.
Tek bacağına doğru oturup iki bacağımı bacaklarının arasına kıstırdım. O sırada Akın kendini toparlayıp sırtını koltuğa doğru verdi ama hâlâ uyku hâlini üstünden atamadığı için öylece bakıyordu bana.
"Ne yapıyorsun?" dedi bacağındaki varlığıma.
HARBİ NAPIYORUZ amk.
Sorusunu es geçip ellerimi omuzlarında dolaştırmaya başladım. Altımda tam anlamıyla tahta gibi durmasını umursamadan gergin kaslarını okşadım.
"Nisan." dedi fısıltıyı andıran çatlamış sesiyle. Boğazını temizleyip kendini tekrarladı ama bu sefer uyarır bir tondaydı sesi. "Nisan."
"Efendim?" dedim sesime yansımış arzu ve neşeyle gülümserken.
"Uyu, geç oldu." dedi sakinleşmeye çalışan bir sesle. Kesinlikle sakin değildi ama sakin durmaya çalışıyordu, farkı kendisi bile anlamazdı belki ama onun her tepkisi ezberimdeydi. Ben bilirdim.
"Uyumak isteseydim eğer, uyurdum." şımarık bir tavırla kurduğum bu cümle sadece arzudandı.
Ellerimi ellerinden kurtardığımda sağ elimi boğazına bir yılan gibi sarıp sırtını koltuğa yapıştırmak adına boğazından ittirdim. Gözlerini sıkıca kapattı.
"Uykun olduğunu sanıyordum." dedi boğuklaşmış sesiyle ama ben ona vereceğim en güzel cevabı vererek onu okşamaya devam ettim. Ensesini, saç diplerini, boğazını.
"Siktir." gülümsedim ettiği küfürle. Akın'ı şu güne kadar küfür ederken duymamıştım neredeyse, hiç. Şu anda yıllardır söylemediği bir kelimeyi kullanmasıydı beni gülümseten.
