"Nisan?" diyen sesin sahibi en son lise mezuniyetinde gördüğüm yakın arkadaşlarımdan biriydi. Ozan.
Kaşlarımın şaşkınlıkla havalandığına emindim.
Çünkü bildiğim kadarıyla Ozan, mezuniyet sonrası yurtdışına taşınmıştı ve döndüğüne dair haber vermemişti. Hoş, haber vermesi saçma olurdu zaten ama yılda iki gün havadan sudan konuşurduk doğum günlerimiz sayesinde. Ne o atlardı doğum günümü kutlamayı, ne de ben.
En son geçen ay konuşmuştuk, Ozan'ın doğum günüydü.
Elindeki gıdayı rastgele bir yere bırakıp bana doğru adımlarken aklımda sadece Akın vardı. Yanlış anlaşılacak bir durum yoktu ama yine de yanlış anlaması, aramızın daha da soğuması bugün yaşayabileceğim en kötü deneyim olurdu.
Ozan bana yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. Kolları havalandı ama bedenime sarılamadan durduruldu.
"Tanıyor musun?" dedi Akın gözleri bendeyken.
O an deja vunun içinde sürüklendim. Barda oturuyordum ve barmen bana Akın'ı tanıyıp tanımadığımı soruyordu geçen senelerde. Aklıma gelen anıyla kaşlarım çatıldı ama hızla âna dönüp Akın'ı cevapladım.
"Evet," dudağım büzüldü. "Liseden arkadaşım Ozan," Akın'a bakarken Ozan'ı gösterdim. Sonrasında Ozan'a baktım Akın'ı nasıl tanıtsam diye. Tam ağzım aralanmışken Akın'ın tok sesi duyuldu.
"Akın. Demin koştuğun kadının sevgilisiyim, memnun oldum kardeşim."
Ağzım kurumuştu. Akın öpse geçerdi ama marketin ortasında öpüşemezdik.
Sevgilim demişti dimi sahiden????? Sevgilisiyim??
SEVGİLİSİYİZ????
Ozan sırıtınca Akın'ın kaşları çatıldı.
"Bulmuşsun." dedi bana doğru dönüp. Lisedeyken erkek kriterlerimi anlatırdım, ondan bahsediyordu büyük ihtimalle.
Matematiğinin iyi olması da bu kriterlerimin arasındaydı. Akın'ın matematik öğretmeni olması manifestin büyük kanıtıydı bence. Fikrimce.
"Övünmek gibi olsun, turnayı gözünden vurdum." Akın'a uzanıp yanağından öpmemle sert çehresi yumuşadı.
"Ee, ne zaman geldin? Ne kadar kalacaksın?"
"Geçen gece geldim. Birkaç ay buralardaydım."
"Yaa." dedim mutlulukla. "Sık sık görüşürüz o zaman. Bizim mahallede misin?"
"Yıllar sağolsun sizin mahalleyi unuttum ama marketin karşısındaki binada kalıyorum."
"Yakın yakın." dedim kafa sallayarak. "Bizim şimdi eve geçmemiz gerek Ozan, haberleşiriz olur mu?"
Ozan'ı gördüğüme sevinmiştim. İçimde ufak bir burukluk vardı dağılan grubumuza karşı ama hepsine olan sevgim yerindeydi. Yıllar öncesinde yaşayan bir ruh olmak yaralasa da elimde değildi bu.
"Çok iyi olur. Anneni ve suratsız abini özledim yalan yok. Gerçi en çok baban burnumda tüttü."
Birkaç diyaloğun ardından marketteki işimizi halledip çıktık Akın'la.
"Akın." dedim eve ilerlerken.
"Efendim?"
"Efendim mi?" abartı bir sesle sorduğum soruyla kaşları çatıldı. "Yavrum, bebeğim, güzelim, bahtımın kar beyazına noldu? Nooldu bunlara Akın noooldu?" dedim uzata uzata.
"Bahtımın kar beyazı mı?" düşünceli bir hâle büründü. "Bunu neden daha önce düşünemedim ki? Tam olarak bizi tanımlıyor."
"Ben senin yerine düşündüm aşkım, boşver."
Yola bakarken bir anda kenara çekilmemle 'ay noluyo be' nidası döküldü dudaklarımdan. "Nisan." dedi sıkıntılı sesiyle karşımda duran adam. "Aşkım diyen ağzını yememem için tek bir sebep söyle."
Alık alık baktım suratına. Ona elle tutulur bir sebep vermesem gerçekten de öpecek gibi duruyordu. Öpmemesi ikimiz açısından da en iyisi olurdu o yüzden kendimi zorladım konuşmaya.
"Sokaktayız?"
"Daha öncesinde ağzını yerken de sokaktaydık." Kaşları havalandı. 'Geçersiz' diye bağıran bakışlarına bakarken ofladım. Eğer şu an beni öpseydi biliyordum ki durmayacaktık.
"Eğer şu anda beni öpmezsen, akşam söz ben seni öpeceğim." elimi karnına doğru ilerletip tırnaklarımla tişörtünün üstünde tur attım. Ardından pantolonunun önündeki kabarıklığa sürttüm parmak uçlarımı.
"Fakat benim ağzım doluyken, seninki boş olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN (+18)
Teen FictionAbimin arkadaşı kurgusudur. Fazlaca yetişkin içerik, dirty talk, küfür, erkek nefreti(hshsdhajah) içerir, rahatsız olacaklar usulca başka kitaplara ilerlesin<3