(13 OCAK 2023)
Her zaman “şu günah,bu haram,böyle yaparsan cezası şu,şöyle yaparsan günahkâr olursun,”diye diye hep işin korkutucu tarafı anlatıldı, o şey sevdirilmeye çalışılmadı. Oysa insan sevdiği şeylere rağbet eder. Sevdiği şeyleri yaparken zevk alır, onları yaparken yorulmaz,sıkılmaz. Elbette ki hem korku hem güzellikler öğretilecek ,ayet de bu yönde ama bir;severek,kalpten muhabbet ile yapmak var, bir de karşılığında alacağın güzellikleri alabilmek,görmek için yapmak var.
Hiç sevmek ile aşık olmak bir olur mu?
Bize hep yaparsak ne olur,yapmazsak ne oluru anlattılar,sevdirmek için bir şey yapılmadı. Namaz kılmak en güzel ibadetlerin başında gelmiyor mu? Oysa biz kimin huzuruna çıktığımızın farkında bile değiliz.
“Namaz kılmazsan sonun cehennem, kılarsan şu sevap bu sevap.”
Peki biz bu namazı Allah ile konuşmak için mi kılıyoruz yoksaa farz olduğu,kılmazsak ceza alacağımız ,kılarsak mükâfat göreceğimiz için mi kılıyoruz? Her şeyin başı sevgi iken neden sevilecek şeylerin ilk önce cezasını,olumsuz yönlerini anlatarak korkuya çevirip korku ile başlıyoruz,başlatıyoruz ki? Hz Allah Kur’an-ı Kerim’de, yalnızca cehennem ile ilgili ayetlere yer vermemiştir. Cennetinden de çok örnekler vardır. Böyle cennet ve müjde ayetlerinin çok olması Allah’ın ,sevdirerek ve müjdeleyerek bizlere muamele yaptığını gösterir. Bizi yaratan böyle merhametli davranırken bizim bu gaddarlığımız neden?
Hani Rabiatül Adeviyye Hazretlerinin bir sözü vardı;
“Ya Rabbi! Eğer cennetine girmek için amel ediyorsam cennet bana haram olsun,eğer cehennemden kurtulmak için amel ediyorsam cehennem ebedi mekanım olsun.”diye.Bu şekilde dua etmeye bile çekiniyor insan çünkü kendisi bile emin değil, ya içinden küçük de olsa o yönde bir meyil varsa onun için ibadet ediyorsa ne olacak? Bu dua ile kendi kendinin kaderini çizmiş olacak değil mi?
Mesela bir anne-baba çocuğuna karşı herhangi bir konuda “bunu yap,eğer yapmazsan seni döverim!”dediği zaman o çocuk anne-babası yap dediği için mi yapar yoksa ‘ seni döverim dediği için’, dayak yememek için mi yapar? “-Dayak yememek için yapar değil mi?”
İşte bütün mesele bu!..
Şuan birçok çocuk,birçok insan istediği için değil de sonundaki cezadan korktuğu için yapıyor ibadetini. Bir hatayı yapıp sonunda çekeceği ceza için ağlayan ile, “ya bende bir gün nefsime yenik düşer,o hatayı yaparsam halim nice olur?diye ağlayan kişi aynı olabilir mi sizce?
Oysa sevmek öyle mi olur? İnsan sevdiği kişilerin üzülmesini ister mi? Birini sevince sırf o üzülmesin diye sevmediği şeyleri yapmaz,onlardan uzak durmaya çalışır,sevdiği şeyleri yaparak ona daha çok yakınlaşır. Bizde sevgiyle,iyilikle,güzellikle yapsak,öğretsek ya!“El-âlem ne der?”lafı almış başını gidiyor. Peki hiç düşündük mü Allah ne der? El ne der diye yaşamaktan Allah ne der diye yaşamayı unuttuk! El-âlemden utandığımız kadar Rabbimizden utanmadık. “Kızım öyle yapma,oğlum böyle konuşma,sonra komşular ne der, el-âlem ne der? diye çocuklarımızın beynine zehirli cümleler aşılarken, “Allah böyle buyurmuş,yarın bize sormaz mı?” demek aklımızın ucundan bile geçmedi değil mi?
Biz böyle yaparak çocuğumuza,öğrencilerimize,mesul olduğumuz insanlara bir şeyler mi öğretiyoruz yoksa onlardan mı söküp alıyoruz? Evet belki bize öğretenler de öyle öğrendi ama bu bir kaçış yolu olmamalı. Hz Allah hepimize akıl vermiş elhamdülillah.
** Günde 2 saat sabah programı izlemek yerine oturup 10 dakika kitap okusak ya!
** Yemek takımını salona uydurmak için düşündüğümüz vakti, az biraz bunları düşünmek için, düşünüp düzeltmek için kullansak ya!
**” Bizim zamanımızda hiç böyle değildi şimdiki nesil çok kötü” diye konuşup, ‘ güya’ nasihat vereceğimize daha güzel bir nesil yetiştirmek için çabalasak ya!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MANOLYA
PoezjaSizlere ne bir kurgu ile ne de yalan duygularla geldim. İnsanoğlu doğuyor, büyüyor, bir şekilde yaşayıp ölüyor. Kötü olan şu ki; bazı insanlar hiç sorgulamıyor. Hayatın içinden kesitlerle geldim size... Hüzün, mutluluk, öfke ve daha fazlası. Biraz d...