(2 NİSAN 2023)
Zordur insanın herkesi varken hiç kimsesinin olmaması. Bundandır ıssız yerleri mesken tutuşu, en yakınındakilerin aslında kilometrelerce uzakta oluşu. Sahi insan; “Defalarca susturulduğu için mi anlatamaz içindekileri, yoksa avaz avaz bağırırken duyuramadığı için mi sesini?”
“Yalnızlığı sevdiğinden midir insan içine karışmaması, yoksa kendi kalabalığından çıkamadığı için mi?”
“Kaybolduğu labirentten çıkmak için mi verdiği bunca savaşı, yoksa kendini tekrar bulmaktan korktuğu için mi çaresizliği?”
Aslında ne kadar çok soru var insanın yaşamına dair. Ne kadar çok yıpranmış sayfalar var, altını kaldırıp baksak ne kadar çok cam parçaları var, “Can parçaları” mı demeliydim yoksa?
Parmağımızı uzatsak birikmiş toz yığınları, halının altına süpürülmüş birikintiler var. Önünü alamadığımız kör gidişler, gözlerin arkasındaki sisli bulutlar, yüreğinin altına itilmiş kırıntılar var.
Bu enkazları görmüyoruz hiçbirimiz, Haddi hududu olmayan, hesapsızca kırıp dökmelerimiz var. Yoldan geçenler, ‘zaten orası toz yığını olmuş’ diyip kendi birikintilerini de itelemenin derdine düşüyor. Peki kaç kişi eğilip tozları toplamanın zahmetini çekiyor?
Bir de hassas ama dimdik durma çabamız var. Dökülenleri toplamak için eğilip bükülemeyecek kadar yorgun, elimizdekileri de halının altına itmeyecek kadar vicdanlı tarafımız.
Hani Cahit Zarifoğlu’nun, şiirinde;
“Yıkılmak sadece binalara mahsus bir şey değil ki Züleyha, bir insanın bir cümle ile yıkıldığını gördüm ben defalarca” dediği bu kayboluş ülkesinde yaşayanlara…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MANOLYA
PoesiaSizlere ne bir kurgu ile ne de yalan duygularla geldim. İnsanoğlu doğuyor, büyüyor, bir şekilde yaşayıp ölüyor. Kötü olan şu ki; bazı insanlar hiç sorgulamıyor. Hayatın içinden kesitlerle geldim size... Hüzün, mutluluk, öfke ve daha fazlası. Biraz d...