Üzgünüm

668 70 85
                                    

Selam ben geldim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bu bölümü biraz ruh halime göre yazdım. Neyse çok uzatmadan, oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar.

"Yoruldum"

"Sana doyamıyorum Jeon"

Bu adam beni deli edecekti. O çok doyumsuzdu, asla doymuyordu. Bende doymasını istemeyecek kadar arsızdım...

~

Duş aldıktan sonra güzel bir kahvaltı yapmıştık. Bahçede korumalarla gölgelik bir alanda oturup sohbet ediyorduk.

Büyük kapının çalmasıyla bir koruma kapıya doğru gitti. Kapıyı açtığında genç bir çocuğu gördük. Şaşkınlıkla onları seyrederken koruma çocuğa o soruyu yöneltti.

"Kimsin ve burada ne işin var?"

Genç çocuk hiç beklemeden cevap verdi.

"Jungkook hyung için buradayım. Onunla bir şey konuşmam gerekiyor." Şaşkınlıkla onları izlemeye son verip kapıya doğru gittim. Benim geldiğimi gördüğünde heyecanlı bir ses tonuyla "İşte Jungkook hyung" eliyle beni işaret etti ve "Onun için buradayım" diyerek devam etti.

"Seni tanımıyorum, kimsin?" sorusunu sorduğumda "Hyung seninle çok önemli bir şey konuşmam gerekiyor" diyerek yanımızda duran korumaya göz ucuyla baktı. Her ne söylemek istiyorsa korumanın bunu duymasını istemiyordu anlaşılan. Bunu anladığımda "Gel seninle dışarıda konuşalım" dediğim. Yarım ağız gülümseyerek kafasını olumlu anlamda salladı.

Yanımda duran korumaya bakarak "Ben bir konuşup geleyim. Ne derdi varmış öğreneyim" dediğimde "Tamam Jungkook, ama çok oyalanma" dedi. "Yok yok hemen gidip gelirim merak etme" diyerek çocuğa döndüm ve "Hadi gidelim" dedim.

Genç çocukla birlikte malikaneye çok uzak olmayan bir oturma alanına doğru yürümeye başladık. "Ee söyle bakalım, ne konuşacaksın benimle" diye sordum.

"Hyung biraz daha yürüsek olmaz mı?" dedi ve duraksadı. Ardından "Sonra anlatırım" diyerek devam etti. Şaşkın bir ifadeyle kafamı sallayıp "Tamam öyle olsun bakalım" dedim.

Oturma alanına vardığımızda büyük bir çardakta oturduk. "Anlat bakalım, dinliyorum seni" dediğimde "Aslında ben konuşmayacağım" dedi. "Ne demek şimdi bu?" diyerek sordum.

"Yani şöyle" diyerek eliyle arkamda duran bir şeyi işaret etti. Anlamaz bir biçimde kafamı arkama doğru çevirdiğimde Albert'i gördüm. Siktir onun burada ne işi var? Hemen ayağa kalktım ve ona baktım.

Şaşkınlıkla ona bakarken bana doğru yaklaştığını gördüm. Kafamı genç çocuğun olduğu yöne doğru çevirdiğimde kimsenin olmadığını farkettim. Gitmişti. Daha az evvel buradaydı. Nereye gitmişti ki?

Tabi ya tuzaktı bu.

Ani bir hamleyle ayağa kalkıp Albert'in geldiği yöne doğru baktım. Yüzünde iğrenç bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

Yanıma vardığında "Selam Jungkook" diyerek yanımda duran boş yere oturdu. Ayakta onu seyrederken "Çekinme lütfen sende otur" diyerek eliyle işaret ederek oturmamı istedi.

"Ne istiyorsun?"

"Ne istediğimi sana daha önce söylediğimi hatırlıyorum Jungkook"

DANGEROUS LOVE - TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin