Weapon

831 69 140
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar. Okul yüzünden bölüm yazamayacak hale geldim resmen. Tabii tek sebep bu da değil. Tıkandım artık olay bulamıyorum (aklımda bir şeyler var ama onları yaparsam hepinizden fazlasıyla küfür yiyeceğim bu yüzden yazmayacağım)
Neyse oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar.

"Efendim size bir şey söylemem gerekiyor. Yemekte olduğunuzu biliyordum. Bu yüzden rahatsız etmek istemedim."

"Seni dinliyorum."

"Efendim Min-Yo hastaneden kaçtı."

Taehyung'un surat ifadesi saniyeler içinde düştü ve kaşları çatıldı.

"2 adam zaptedemedi mi onu?" dedi kızmış bir ses tonuyla. "Efendim tuvalete gideceğini söyleyip kaçmış" dediğinde Taehyung bana döndü.

"Evet, suçsuzmuş gerçekten de suçsuzmuş. Hatta suçsuz olduğu için kaçmış."

"Taehyung, konuştuğunda sende oradaydın. Ne kadar acınası konuştuğunu gördün."

"İyi rol yapıyormuş demek ki. Keşke göndermeseydim hastaneye de direkt orada alsaydım canını."

Benim ısrarım üzerine göndermişti hastaneye. Suçsuz olduğuna inandırmıştı bizi. Taehyung'a kalsa adamı dinlemeden oracıkta öldürürdü. Aslında şuan düşününce keşke hiç ısrar etmeseymişim.

Soluğu Albert'in yanında aldığına emindim. Her şeyi anlatmıştır. İşlerin nasıl ilerleyeceği hakkında hiçbir fikrim yoktu ama Taehyung'un dediğine göre Albert ona zarar veremezdi. Umarım öyle de olur...

"O adamı bulup bana getireceksiniz, derhal!" dedi otoriter bir sesle. Ardından "Birileri ölmeyi çoktan haketti." diyerek bana baktı.

"Peki efendim."

Taehyung hızlı adımlarla içeriye doğru gitmeye başlayınca hızla bende arkasından gittim.

Odasına varınca kapıyı hızlıca açtı ve üzerindeki ceketi çıkarıp bir kenara attı. Bende kapıda dikilmiş onu seyrediyordum.

"Ne diye seni dinlediysem ben. Belliydi zaten itin teki olduğu. Açıklama yapmasına bile izin vermemeliydim."

Doğru söylüyordu bu olanlar benim yüzümdendi. Ama o kadar inandırıcı konuşmuştu ki Taehyung bile bir an olsun inanmıştı. Ya da ben öyle sanıyordum.

Taehyung koltuğa gidip oturduğunda bende içeriye tamamen girip kapıyı kapattım. Fazla öfkeliydi ve ben onun bu halini sevmiyordum ama yine de yanında olmak istiyordum.

Yanına gidip koltuğun boş olan tarafına oturdum. Kafasını koltuğun baş kısmına doğru uzatmış bir şekilde derin nefesler alıyordu. Adem elması fazla dikkat çekiciydi ve bu benim çok hoşuma gidiyordu.

Tek gözünü açıp bana baktığında onu seyrettiğimi gördü. Ufaktan sırıtıp tekrar gözünü kapattı. Konuşup konuşmamak arasında kaldım ama yine de konuştum,  her zaman ki gibi. "Taehyung daha iyi misin?"

"Sence Jeon? İyi miyim?"

"Fazla sinirlisin. Bu hâlini hiç sevmiyorum."

Kafasını koltuktan kaldırıp kendini bana doğru biraz çevirerek konuştu. "Şu durumda nasıl olmamı bekliyorsun?"

"Sadece biraz sakinleş. Hem kendin dedin Albert hiçbir şey yapamaz."

"Jeon sorun o mu cidden. Onu dert etmiyorum, zaten bi' sikim yapamaz bana o."

"Sorun ne o zaman?"

"Jeon o piç kurusu yüzünden benden onca zaman ayrı kaldın. Ne kadar iğrenç hissettiğimi biliyor musun sen? Bir ara gerçekten benden nefret ettiğini bile düşünd-"

DANGEROUS LOVE - TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin