Selamm ben geldim biraz heyecan dolu bir bölüm olacak. iyi okumalar oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
O sırada kulağıma bir silah sesi geldi...
Silah sesi yüzünden gözlerimi saniyeliğine yummuştum. Gözlerimi açtığımda Taehyung'un vurulduğunu gördüm. Olduğum yerde dona kalmış gibiydim. Sanki ruhum vücudumu terk etmişti. Sadece duruyordum, şok içindeydim.
Taehyung'un yere düştüğünü görünce artık kendime geldim ve hemen onun yanına gittim. Yerde kanlar içinde yatıyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Hemen yanına oturup başını dizlerime koydum. Bilinci hala yerindeydi ama çok kan kaybediyordu. Ellerim titriyordu onu kaybetmek istemiyordum. Göz yaşları içindeydim.
Taehyung'u vuran Albert'in adamlarındandı sanırım çünkü adam Taehyung'u vurduğunda Albert hemen adamı da alıp hızlıca depodan çıktılar.
Yanımızdaki diğer korumalara "He-hemen hastaneye gi-gitmemiz gerekiyor" dedim . Ellerim feci şekilde titriyordu. Taehyung'un saçlarını okşayarak "Lütfen dayan, hastaneye gideceğiz" göz yaşlarım durmuyordu. Ona bir şey olmamalıydı.
Korumalar ile birlikte yavaşça Taehyung'u yerden kaldırarak arabaya götürdük. Ambulansı çağıracak vaktimiz yoktu çok kan kaybetmişti. Bir an önce hastaneye gitmeliydik.
Arabaya bindiğimizde yine aynı şekilde Taehyung'un kafasını dizlerime koydum. Şoföre hızlı olmasını söyledim. Hastane çok uzağımızda değildi ama çok kan kaybetmişti. Konuşmaya çalıştı ama başaramadı. "Kendini zorlama lütfen hastaneye gidiyoruz". Elimle yüzüne gelen saçları geriye doğru ittim. Çok terleşmişti.
Elini yüzüme yaklaştırmaya çalıştı. Ama gücü yoktu buna. Elini tutup yanağıma bastırdım. Bir anda eli yanağımdan düştü ve gözleri kapandı.
Korktuğum şey başıma gelmişti sanki. Ama hayır bu olmamalıydı. O çok güçlüydü, dayanmalıydı, ölmemeliydi.
Hıçkıra hıçkıra ağladım. Her şey son bulmuş gibiydi. Ama hayır o yaşayacaktı. Ölemezdi. Şoföre bağırdım "Daha hızlı, daha hızlı!"
~
Nihayet hastaneye varmıştık. Şoför arabadan inip doktor çağırdı hemen. Doktorlar sedye ile birlikte gelip Taehyung'u aldılar. Arabadan indiğimde ellerimin kanlar içinde olduğunu gördüm. Çok korkuyordum, eğer ona bir şey olursa yaşayamazdım.
Doktorların peşinden gittim. Sedyenin bir kenarını tutup onlarla birlikte gittim. Gözlerimden akan yaşlar yüzümde kurumuştu artık. Ama yenileri gelmeye devam ediyordu.
Ameliyata alınması gerekiyormuş. Ameliyathanenin önüne geldiğimiz zaman hemşire beni durdurdu ve
"Efendim içeriye giremezsiniz" dedi.Bunu biliyordum, yasaktı ama içeriye girmek istiyordum. En azından elini tutup yanında olmak istiyordum yalnız kalmasını istemiyordum. Ama buna izin yoktu.
Taehyung'u ameliyathaneye aldılar ve kapıları kapattılar. Bundan sonra ne olacağını bilmiyordum. Tek istediğim hayatta kalmasıydı.
Sırtımı duvara yaslayacak şekilde yere oturdum. Kanlı ellerimi umursamadan gözüme gelen saçları arkaya ittim. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Hayattan tüm bağım kopmuş gibiydi, sadece ağlıyordum. Dakikalar, saniyeler geçmek bilmiyordu. Böylece elim ayağım bağlı bir şekilde durmak canımı acıtıyordu. Ama elimden hiçbir şey gelmiyordu beklemekten başka.
Başımı dizlerime koymuş bir şekilde ağlamaya devam ediyordum. Omzuma bir elin dokunduğunu hissettim. Başımı yavaşça kaldırdım ve önümde ayakta duran yaşlı ama şık giyinimli bir kadını gördüm. "Evladım neden ağlıyorsun? Ellerin neden kanlı?" diye sordu. Burnumu çekerek "Bir sevdiğim vuruldu, durumu kötüydü ve ameliyata aldılar" dedim. Tekte konuşabilmiştim nedense.
"Sabırlı ol oğlum ben inanıyorum o iyileşecek ve ameliyattan sağlıklı bir şekilde çıkacak" dedi. Gözlerim ağlamaktan şişmişti, ellerimdeki kanlar kurumuştu, vücudum ağrıyordu. Acaba Taehyung ne durumdaydı. "Hadi oğlum bir elini yüzünü yıka en azından" diyerek kolumdan tutmaya çalıştı. Ama izin vermedim. Başımı iki yana doğru salladım. İstemiyordum."Anlıyorum üzgünsün ama elinden bir şey gelmez, hadi kalk ta elini yüzünü yıka" dediğinde hak verdim ona başımı salladım. "Kalkmana yardım etmemi ister misin?" diye sorduğunda "Hayır gerek yok" dedim.
Yavaşça olduğum yerden kalkmaya çalıştım. Vücudum tutulmuştu ve feci halde ağrıyordu. Ayağa kalktım ve yavaş adımlarla tuvalete doğru gittim.
Tuvalete gittiğimde lavabo tezgahına tutundum. Ayakta duracak mecalim yoktu. Tuvalete bile zar zor tutunarak gelmiştim. Bir elimi musluğa doğru uzattım ve musluğu açtım. İki elimi de suyun altına koydum. Ellerimde kuruyan kanlar yavaşça siliniyordu, iyice ovuşturdum ellerimi. Gördükçe daha da kötü oluyordum. Elime biraz su alıp yüzüme çarptım. Lavabo kanlar içindeydi. Ağlamaya devam ettim. Ne durumda olduğunu bilmiyordum, belki de çıkmıştı ameliyattan elimi çabuk tutmalıydım. Hemen ameliyathaneye gitmeliydim tekrar.
Daha ameliyata gireli 1 saat bile olmamıştı. Ama asır gibi geçiyordu zaman. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra hızlı adımlarla yürümeye çalıştım fakat ayaklarım buna izin vermiyordu. Ama bir şekilde ameliyathaneye vardım.
Etrafta korumalardan başka kimse yoktu. Hemen yanlarına gittim. "Taehyung çıkmadı mı? diye sordum. "Hayır çıkmadı hala" dedi bir koruma.
Umudum gittikçe azalıyordu. Daha ne kadar orada kalacaktı. Kalktığım yere geri oturdum göz yaşları içinde. Zaman geçmek bilmiyordu. Aynı pozisyonda yerde oturmaya devam ettim.
Dakikalarca bekledim, her geçen doktor veya hemşireye sordum. Fakat hala ameliyatta olduğu için bir şey söylemediler. Beklemeye devam ettim.
Korumalardan biri bana şu getirmişti. İçmek istemiyordum ama dilim damağım kurumuştu. Bu yüzden biraz da olsa içmiştim.
Aklım hala Taehyung'taydı zaten hiç çıkmamıştı ki aklımdan. Ne haldeydi acaba. Ağlamaktan gözlerim şişmişti, bulanık görmeye başlamıştım. Bir doktorun çıkıp kurtuldu demesine çok ihtiyacım vardı.
Ameliyata gireli 2.30 saati geçmişti ve hala çıkmamıştı.
Olduğum yerde durmaya devam ederken ameliyathane kapısı açıldı. Hızlıca yerden kalkmaya çalıştım. İçeriden bir doktor geldi. Hemen yanına gittim "Taehyung nasıl doktor bey!" sesim biraz yüksekti. "Öncelikle sakin olun, çok fazla kan kaybetti ama hastayı kurtardık" dediğinde derin bir nefes aldım. Tanrıya şükür o kurtulmuştu. Bu defa gözlerimden hüzün gözyaşları yerine sevinç gözyaşları geldi.
"Şimdi hastayı yoğun bakıma alacağız" dediğinde içime bir korku kapıldı. "Ne-neden yoğun bakıma almanız gerekiyor" diye titrek bir sesle sordum. "Dediğim gibi hasta kurtuldu fakat çok kan kaybettiği için yoğun bakımda kalması hasta için daha sağlıklı olacaktır" dedi.
"Şimdi izninizle kenara çekilin de hastayı götürelim". Bunu söyledikten hemen sonra ameliyathaneden Taehyung'u çıkardılar. Hemşireler sedyenin kenarlarından tutmuş bir şekilde götürüyolardı. Ameliyat kıyafetleriyle öylece duruyordu. Beti benzi atmış durumdaydı. Ama kurtulmuştu bu bile beni yeterince mutlu etmişti.
Yoğun bakıma kadar beraber gittik. Ama beni içeri almadılar. Yaşadığını bilmek yeterliydi benim için. Camdan öylece hiçbir şey yapmadan onu seyrediyordum.
Bir anda çığlık atarcasına bağıran bir kız sesi duydum. "Abim, o nerede!?" Ses giderek yaklaşıyordu. Görüş alanıma genç bir kız girdi. Daha fazla yaklaştığında bu kızın Taehyung'un kız kardeşi Helena olduğunu gördüm. Yanında da Taehyung'un 2 koruması vardı. "Helena hanım lütfen sakin olu-" sözünü bitirmeden kız araya girdi. "Ne sakini! Abim vuruldu benim. Nasıl sakin olmamı istersin benden. Hemen abimin nerede olduğunu söyleyin, yemin ederim mahvederim sizi!" Taehyung'un kardeşi olduğu çok belliydi. Onun gibi fazla bağırıyordu. Hem ağlamaklı hemde sinirli bir sesi vardı. Ağladığı belliydi.
"Abiniz ameliyattan çıktı. Şuan yoğun bakımda müşahede altında." dedi koruma. "Durumu nasıl peki? O iyi mi?" diye sordu kız. "Şuan durumu iyi doktorlar öyle söylüyor siz sakin olun lütfen"
"Şükürler olsun, ben o Albert'e yapacağımı biliyorum. Geberteceğim onu. Piç kurusu" dedi kız.
Bakışlarını bir anda bana çevirdi. "Sen kimsin?"
BÖLÜM SONU! ay ay yazdım sonunda aslında pek beğenmedim bu bölümü içime sinmedi. okumalar azaldığı için yazma hevesi de yoktu açıkçası ama bir şekilde yazdım Neyse oy vermeyi unutmayınn Seviyorum sizi⭐
INSTAGRAM: dylanneess takip edinn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGEROUS LOVE - TAEKOOK
Short StoryMafya Kim Taehyung'un malikanesine, yıllardır dövüş dersi alan Jeon Jungkook koruma olarak çalışmaya gelecektir. -İş bahane Jeon biliyorsun değil mi? -Nasıl yani? -Odama gel orada konuşalım. rahatsız olacaklar okumasın! yetişkin içerik, semetae, uke...