LİLA & MAVİ / TEXTİNG

26

12.12.2024

"Lila bandajı uzatır mısın?" Sağımdaki bandajı Mavi'ye uzatıp dikkatle onu inceledim. Arka bacağını araba ezen köpeğin bacağını dikkatle sarıp işini bitirdiğinde bakışları üzerimde dolaştı.

"Yazık şu bebişe ya, canı çok acımıştır." dedim dudaklarımı bükerek. Bakışları anlık dudağıma kayıp tekrar gözlerimle buluştuğunda utançla gülümsedim.

"İşlerimizi bitirelim sonra da dışarıda yemek yiyelim, olur mu?" dediğinde başımla onaylayıp tüm dikkatimi işe verdim.

-

Mavi'nin Bakış Açısından

Klinikteki işlerimizi bitirip hazırlanmak için eve geldiğimizde Turan abiyi arayıp telefonu haporlöre aldım.

"Efendim aslanım?"

"Turan abi nasılsın, müsait misin?"

"İyiyim, müsaitim aslanım. Bir şey olmadı inşallah?"

"Yok abi her şey yolunda. Dün verdiğin adrese gidip Lila'nın doktoruyla konuştum. Diğer doktorun söyledilerinin aksine Lila'ya her şeyi anlatarak ve göstererek hatırlatmamızın doğru olacağından bahsetti."

"Anladım oğlum, ne yapmayı planlıyorsun?" dediğinde sıkıntıyla nefes aldım.

"Az sonra dışarı çıkacağız, birlikte yemek yedikten sonra arkadaşlarımızla her zaman buluştuğumuz bir kafe var oraya götüreceğim Lila'yı, sonrasında duruma göre sahile götürüp bana gönderdiği defteri vereceğim ona. Bu gece benimle olacak, saçının teline zarar gelmesine izin vermem aklın kalmasın."

"Tamam oğlum, aradığımda açın ve bir şey olursa direkt beni ara."

Turan abi ile vedalaşıp evden çıktım. Üst katın kapısını çaldığımda Lila kapıyı açtı.

"Hazır mısın?" dediğimde başıyla onaylayıp ayakkabılarını ayağına geçirdi.

Aşağıya indiğimizde motorunun yanına giderken kolundan tuttum.

"Benim motorumla gidelim." dedim. İlk başta bakışları anlamsızca üzerimde gezinse de sorgulamadan kaskını takıp motora binmemi bekledi.

Önceleri sık sık geldiğimiz pidecinin önüne geldiğimizde motordan indik. İçeriye girip boş masaya oturduğumuzda garson yanımıza geldi.

"Ne alırsınız abi?" dediğinde Lila ile aynı anda konuştuk.

"İkişer tane lahmacun, iki tane ayran." Lila şaşkınca bana bakıp gülümsediğinde garson yanımızdan ayrıldı.

"Bir şey mi hatırladın?" dediğimde dudaklarını büzüp başını salladı.

"Hatırlamadım, istemsizce öyle söyledim. Daha önce buraya mı geliyorduk?" dediğinde gülümsedim.

"Evet her hafta geliyorduk, işimiz yoğun olduğunda kliniğe sipariş veriyorduk. Tam bir lahmacun aşığısın." dediğimde utançla bakışlarını kaçırdı.

Yemeklerimiz geldiğinde sessiz sedasız yemeğimizi yedik. Zaten Lila yemek yerken konuşmayı sevmezdi.

Kafenin önüne geldiğimizde sıkıntıyla nefes aldı.

"Ne oldu?" Kaskını çıkarıp etrafına bakındı.

"Bilmiyorum sadece burası tuhaf hissettirdi." dedi.

İçeriye girdiğimizde arkadaşlarımızın oturduğu masaya ilerledim. Arkamdan beni takip edip geldiğinde şaşkınlıkla masada oturanlara baktı.

"Merve, eczacı çocuk, İrem. Sizin ne işiniz var burada?" dedi. Şaşkınlığı sesine de yansımıştı. Masanın başında bizim için ayrılan iki sandalyeye ilerleyip oturduğumda yanıma oturup bakışlarını bana çevirdi.

"Her şeyi anlatacağız Lila." diye söze başladım.

İlk önce hepimizi dinleyip, sonrasında aklını kurcalayan her şeyi bize sordu. Sabırla tüm sorularını yanıtladık. Arkadaş grubumuzun en sessizi Devran bile uzun uzun konuştu. Konuşma bittiğinde Lila ağlamaya başladığında Merve ve İrem onu teselli edip kısa süre ağlamasına eşlik ettiler.

Sahile gelmeden önce sabah Merve'ye verdiğim defteri aldım. Lila kumların üzerine oturduğunda yanına oturdum. Ağlamaktan kızarmış gözlerine baktığımda hüzünle yüzüme baktı.

"Yap-boz parçaları gibi her şey yerine oturmaya başladı Mavi, eksik yerler var umarım onlar da tamamlanır." dediğinde defteri ona uzattım. Titreyen parmaklarıyla defterin kalın kapağını açıp gözlerini sayfaların üzerinde gezdirdi.

Zaman zaman bakışları beni bulsa da son sayfaya kadar okuduğunda defteri yanına bırakıp ellerini saçlarına daldırdı.

"İyi misin?" Bakışları beni buldu, başını olumsuz anlamda salladı. Bir süre daha sessiz kaldıktan sonra başını dizlerimin üzerine bıraktı.

"Hava soğuk güzelim, üşüteceksin. Hadi gidelim." dediğimde oturur pozisyona gelip göz yaşlarını sildi.

"Eve gitmek istemiyorum." diye mırıldandı.

"Nereye gitmek istiyorsun?"

"Bilmiyorum kafam kazan gibi." Aklıma gelen fikirle ayağa kalktım.

"Seni sevdiğin bir yere götüreceğim." diyip elimi uzattım. Parmaklarını parmaklarıma geçirip sıkıca tuttu. Ayağa kalktığında ellerimizi ayırmadı.

〽️

İki saatin sonunda Gölcüğe geldiğimizde Lila kaskını çıkardı.

"Bacaklarımı hissetmiyorum Mavi." diye sızlandığında kahkaha attım.

"Soğuktan mı, motordan mı?" dediğimde kısa süre düşündü.

"Galiba her ikisinden." diyip güldü. Motoru evin bahçesine sokup kontağı kapattım. Evin kapısına geldiğimizde kapının solunda duran sakının altından anahtarı aldım. İçeriye geçtiğimde Lila hâlâ etrafına bakınıyordu.

"Hadi içeriye gel." Hızlı adımlarla yanıma gelip eve girdi.

"Neresi burası, neredeyiz?" Klimayı açıp sıcak modu ayarladım.

"Gölcük gölü, ne zaman kafa dinlemek istesen buraya gelirdin." dediğimde montunu çıkarıp koltuğa oturdu.

"Kimin evindeyiz şu anda?"

"Rahmetli babaanemin evindeyiz. Burayı yazlık olarak kullanırdı, yayla havası iyi geliyormuş." diyip karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Telefonu çaldığında montunun cebinden telefonunu çıkarıp çağrıyı yanıtladı.

"Efendim Turan amca?"

"Gölcük diye bir yere geldik."

"Bilmiyorum haber veririm."

"Tamam, sende dikkat et. Görüşürüz." Çağrıyı sonlandırdığında telefonumu alıp Lila'nın yeni numarasını gruba ekledim.

Telefonunun susmak bilmeyen bildirim sesi ile kaşlarını çatıp telefonunu aldı.

3 K - 4 E - 7 M

Mavi: Hoş geldin Lila :)

Merve: Hoş geldin aşkom, çoooooook özledik seniiii

İrem: Hoş geldin bebitommmm

Ahmet: Hoş gelmiş Lilamız

Furkan: Hoş geldin bücür.

Devran: Hoş geldin kardeşim.

Lila bakışlarını ekrandan çekip ufak bir tebessüm ile bana baktığında gülümsedim. Bakışlarını benden ayırıp parmaklarını klavyede gezdirdi.

Lila: Hoş buldum, iyi ki varsınız :)

Telefonunun ekranını kilitleyip ayağa kalktığında bende ayağa kalktım. Ufak adımlarla yanıma gelip kollarını boynuma sardığında şaşırsam da kollarımı beline sarıp saçına ufak bir öpücük bıraktım.