45

141 4 1
                                    

30.04.2025

Boşluktayım... Altı gündür sanki bir rüyanın içindeyim ama çıkışı bulamıyorum. Mavi'nin gidişinin üzerinden altı gün bana altı asır gibi geçti. 

Normalde hafifi olan uykum o gün çok ağırdı, İrem'in yedinci arayışında duydum telefonumun zil sesini. Kapıda olduğunu hemen kapıyı açmamı söyledi, kapıyı açtığımda İrem'in arkasındaki ambulans görevlilerini görmemle anladım bir şey olduğunu. Sonrası tahmin edileceği gibi gerçekleşti, Mavi'nin kaza geçirdiğini öğrenmem anlık şoku atlattıktan sonra telefonuma koşup Mavi'yi aramam ve her çağrımın telesekretere düşmesi...

"Lilam yalvarırım ağzına bir lokma bir şey koy, kendin için değilse karnımdaki yeğenin için yemek ye yalvarıyorum." diyen Merve'ye baktım fakat bakışlarım boştu, o da bunu anladı galiba kucağındaki tepsiden kaşığı alıp tavuk çorbasının içine daldırdı. Mavi de bana tavuk çorbası almış biliyor musunuz?

Merve kaşığı bana yaklaştırdığında midemin ağzıma gelmesi ve lavaboya koşmam bir oldu. Günlerdir boş olan midemden zorlukla çıkardığım sarı suyun üzerine sifonu çekip elimi yüzümü yıkadım. Banyodan çıkmamla babamı karşımda görmem bir oldu.

"Baba." diye fısıldayıp küçük bir kız çocuğu gibi göğsüne sindim. Ben babamın göğsünde ağlarken babam beni kucaklayıp yatak odasına ilerledi. Sırtım yumuşak yatakla buluştuğunda babamın gideceğini sandım fakat gitmedi saatlerce ben ağlarken yanımda durup bana güç vermeye çalıştı.

"Lilam güzel kızım ağlama artık, aralıksız üç saattir ağlıyorsun içim parçalanıyor kızım." Babamın sesinden acı çektiği belli oluyordu, odanın kapısının aralanması ile içeriye süzülen ışık gözlerimi acıttı. Sıkıca yumduğum gözlerimi kolumda hissettiğim acıyla araladım.

"Anne nede-" 

"Özür dilerim anneciğim ama bu sakinleştiriciyi yapmak zorundaydım." dedi annem.

Vücudum gevşerken tüm gücümle babamın elini sıktım.

"Buradayız kızım bir saniye olsun ayrılmayacağız yanından, uyu bebeğim." Babamın cümlesi sonlara doğru beynimde yankı yaptı anlamaya çalıştım fakat anlayamadım...

YAZARIN BAKIŞ AÇISINDAN

Ölenle ölünmez derdi babaannem ama yanılıyormuş, ölenle ölünüyormuş...

Genç kadın saatlerdir ölü bir beden gibi yatakta uzanıyor, anne babası ise kızlarının yanından bir saniye olsun ayrılmıyordu. İçi acıyordu adamın, kızını böylesine çökmüş bir halde görmek, içinde bir yerlerin dağılmasına sebep oluyordu. Kadın ise bu durumlara mesleğinden dolayı alışıktı, canı yansa da soğuk kanlılığını koruyup durumu idare etmeye çalışıyordu.

Merve, yıllardır ağabeyi gibi gördüğü Mavi'yi kaybettiğini öğrendiğinde içi parçalasa da kız kardeşi gibi gördüğü Lila için güçlü durmaya çalışıyordu. 

Devran, kısa süre arayla iki can dostunu da toprağa koymanın acısını içinde yaşayıp, gerekli tüm vazifelerini yerine getiriyor, geceleri başını yastığa koyduğunda akıtıyordu göz yaşlarını.

İrem, dışarıdan bakıldığında arkadaşının ölümünden etkilenmemiş gibi görünse de Lila'nın yüzüne baktığı anda ağlamaya başlıyor kaçacak köşe arıyordu.

Ahmet, bir damla göz yaşı akıtmayıp en güçlü duran kişiydi. Gruplarındaki herkes yıkılmıştı ve tek başına herkesi toparlamaya çalışıyordu. Eğer hayatını kaybeden kişi kendisi olsaydı Furkan ya da Mavi de aynını yapardı.

Herkes Lila ve Mavi'nin evinde kalıyor, Lila'nın kendine gelmesini bekliyorlardı. Kul plan yapıyorken kader gülüyordu...

LİLA & MAVİ / TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin