29

335 14 2
                                    

14.12.2024

"Lila, müsait misin, odaya giriyorum?" Duyduğum ses ile yerimde huzursuzca kıpırdanıp gözlerimi araladım.

"Hıhı." diye mırıldanıp yatakta gerneştim. Mavi kapıyı yavaşça açıp başını uzattı. Yatakta oturur pozisyona geçip sağ gözümü ovdum.

"Uykunu alabildin mi?" Yanıma gelip yatağa oturdu.

"Evet, deliksiz uyumuşum. Saat kaç?" dedim. Cebindeki telefonu çıkarıp saate baktı.

"14:21." Şaşkınlıkla gözlerimi araladığımda güldü.

"Ayy, çok uyumuşum. Sen ne zaman uyandın?" Eğilip burnumun ucunu öptü.

"On gibi uyandım. Hemen hazırlanıyoruz ve dışarıya çıkıyoruz." diyip odadan çıktığında ayağa kalkıp banyoya gittim.

                                             〽️

"Mavi, kıyafetlerimi bulamıyorum?" Üstümdeki bornoza sıkı sıkı sarılıp aralık kapıdan Mavi'ye baktım.

"Sabah yıkayıp kurutmaya atmıştım. Getiriyorum." dediğinde soğuk havanın etkisiyle çenem titremeye başladı.

Mavi kıyafetlerimi kapı aralığında uzattığında alıp kapıyı kapattım. Hızlıca hazırlanıp odadan çıktım. Mutfağa girdiğimde Mavi kahve kupalarını masaya bıraktı.

"Ne yapacağız bugün?" Sandalyeme iyice yerleşip kahveden bir yudum aldım.

"Yeni bir restaurant açılmış istersen oraya gidelim?" dediğinde dudaklarımı büzdüm.

"Restauranta gitmesek daha önceleri yaptığımız gibi her zamanki lokantadan yarım ekmek ödemiş köfte yaptırıp göl kenarına gitsek olur mu?" dediğimde kıkırdadı ve başıyla onayladı.

Masanın üzerindeki pakete uzanıp içinden bir dal çektim. Dudaklarıma yerleştirip ucunu tutuşturduğumda Mavi'nin bakışları üzerimde dolaşıyordu.

"Ne zaman döneriz İzmir'e?" diyip kahvemden bir yudum daha aldım.

"Sen ne zaman istersen o zaman döneriz." dediğinde yüzümde bir tebessüm oluştu.

Kahvelerimizi içtikten sonra evden çıkıp lokantadan siparişlerimizi alıp göl kenarına geldik. Mavi katlanır sandalyeleri açıp düzlük bir yere koyduğunda sandalyeme oturdum.

Poşetten çıkardığı ekmeğimi ve ayranımı bana uzattığında gülümsedim. Yazın iğne atsan yere düşmeyecek gibi olan ama kışın beyaza bürünüp sakinleşen Gölcüğe göz gezdirerek yemeğimi yedim. Mavi'nin telefonunun zil sesi ortamın sessizliğini bozduğunda çağrıyı yanıtlayıp haporlöre aldı.

"Efendim Merve?"

"Mavi, Erkan beyin köpeğinin durumu ağırlaştı hiçbir tedaviye olumlu yanıt vermiyor. Erkan bey köpeğin uyutulmasını istiyor sana sormadan bir şey yapmak istemedim."

"Gerekli belgeleri imzalat, hiçbiri eksik olmasın."

"Tamamdır, görüşürüz."

Mavi çağrıyı sonlandırıp bana baktığında gülümsedim.

"Lila, çok geriliyorsun ve bu beni de geriyor. Önceden nasılsak şimdi de öyle olsak? Kendini rahat hisset." dediğinde dudaklarımı büzdüm.

"Öyle olmaya çalışıyorum fakat pek başarılı olamıyorum. Elimden geleni yapacağım." dediğimde sandalyesini bana yaklaştırıp kolunu omuzuma attı.

"Geri dönelim, daha sonra bir daha geliriz." diye mırıldandığımda ayağa kalkıp beni de kaldırdı.

"Kar topu savaşı yapmadan gitmeyeceğiz güzelim." diyip sandalyeleri toparladı.

Eve gittiğimizde motoru bahçeden çıkarıp çalıştırdı. Kısa süre içinde boş bir araziye geldiğimizde karın burada daha yoğun olduğunu fark ettim.

Mavi kaskını çıkarırken yerden bir avuç kar alıp elimde sıktım, yüzüne nişan alıp attığımda tam alnından vurdum.

"Savaş mı istiyordun Mavişim?" dediğimi aldırmadan yerden bir avuç kar alıp bana koşmaya başladığında çığlık atarak arazinin ortasına ilerledim.

"Senin üç adımın beni bir adımım, istediğin kadar koş yakalanacaksın." diyip aramızdaki mesafeyi kapattı. Kar topunun kafama isabet etmesi ile gülüp kaçmaya devam ettim.

                                             〽️

Saatlerce kar topu savaşı yapıp eve döndüğümüzde ikimiz de sırılsıklamdık. Evden çıkarken klimayı kapatmadığımız için evin içi sıcacıktı.

"Sana benim eşyalarımdan getireyim, yemek yiyip yola çıkarız." Mavi'yi başımla onayladığımda birlikte odaya gittik. Eşyalarını alıp, benim giyeceklerimi verip odadan çıktı. Buradaki eşyalarının çoğu ona küçük geldiğinden üzerimde çok bol durmamıştı.

Odadan çıktığımda koltukta oturan Mavi'nin yanına gidip oturdum.

"Güzelim, Ödemiş'e inelim yeni pideci açılmış, yemeğimizi orada yeriz sonra yola çıkarız." dediğinde başımı omuzuna yasladım.

"Tamam, Turan amcamı arayıp haber vereyim." Cebimdeki telefonu çıkarıp son aramalardan Turan amcayı aradım.

"Buyurun?"

Telefonu açan bir kadındı.

"Turan amcamı aramıştım, yanınızda mı?"

"Turan komutanım..."

Kadın cümlesine devam etmedi.

"Ne oldu? Hanım efendi söyler misiniz?"

"Turan komutanım vuruldu. Hastanedeyiz şu anda."

"Hangi hastane?"

Hastanenin yerini öğrenip telefonu kapattım. Mavi telefon haporlörde olduğu için tüm konuşmayı duymuş hazırlanmaya başlamıştı.

                                             〽️

Hastaneye vardığımızda motordan inip koşarak danışmaya gittim. Ameliyathanenin olduğu katı öğrenip yukarıya çıktığımda yedi tane askerle karşılaştım.

"Turan amcam nasıl? Bilgi verdiler mi?" dediğimde bakışları üzerimde dolaştı.

"Hayır, siz kimsiniz?" diye sordu aralarındaki en kalıplı olan asker.

"Arkadaşının, Göktuğ Cesur'un kızıyım." dediğimde hepsinin yüzünü anlamsız bir ifade aldı.

Duvar kenarına çöktüğümde Mavi yanıma gelip yanıma oturdu.

"İyi misin güzelim?" dediğinde başımı iki yana salladım.

"Değilim Mavi, Turan amcamı kendimi bildim bileli tanırım. Öz amcam olsa bu kadar sever miydim bilmiyorum. Şimdi o içeride, ne halde bilmiyorum." Mavi gözümden akan yaşı elinin tersi ile silip bedenimi kendine çekti.

                                             〽️

İki saatin sonunda koridorda bir hareketlenme oldu. Askerlerin hepsi hizaya geçip duruşlarını dikleştirdiler. Adım seslerini duymamla başımı sola çevirip koridorun başına baktığımda istemsizce titremeye başladım.

Karşımda gördüğüm iki kişinin gerçekliğini sorgularken zorlanarak ayağa kalktım. Sesler kulağıma uğultu olarak geliyordu, güçlükle iki adım attım. Hissettiğim mide bulantısı ile eş zamanlı gözlerim karardı, bedenim yere yığılmadan önce birisi beni havada tutup yere düşmeme engel oldu.

LİLA & MAVİ / TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin