Doruk ona doğru konuşacak gibi olunca hızlıca kolunu kavrayarak adam gidene kadar tuttum sıkıca. Bu hareketimi fark edip gözlerini büyüterek bütün aklındakileri ortaya döktü. "Senli benli konuşmaya ne çabuk geçilmiş böyle? Nereden geliyor bu samimiyet, bu rahatlık? Ne kadar uzun durdunuz içeride... Bu kadar uzun ne konuştunuz, delireceğim..." Tam karşısına geçip aynı onun biraz önce bana yaptığı gibi avuçlarımla yüzünü kavradım. "Anlatacağım ama öncesinde doğru anlamam gerekiyor..."
Bunu dememle içeriyi işaret ederek sesini bir ton yükseltti. "İçeride bunca zaman anlayamadın, düzgün anlatamadı mı? Bu adam da kimin nesi Deva? Adam hiç susmadı ki, nasıl anlamadın? Tanışma konuşması mıydı içerideki, ne konuştunuz o kadar?" Sorular ardı ardına gelirken kaşlarım ister istemez çatıldı, sınırını aşacaktı, hissetmiştim. "Ne zamandan beri birbirimizi dinlemeden zan altında bırakmaya başladık?" Ciddiyetimi fark ettirmek için ellerimi yüzünden çekerek göğsümde birleştirecektim ki o sırada çektiğim ellerimi yakalayıp konuştu hızlıca. "Sana demiyorum ki... Demir denilen yabancıya sinirim benim. Çok ani ve anlamsız olaylar yaşanıyor, sadece..." Ellerimi kendi dudaklarına götürüp öptü, geri çekmemi de engelledi. Ama içimdeki ses, laf sokmam gerektiğini hissetmişti. "Ben, eski sevgilin ile ilgili daha ani yaşanan ve bana kalırsa anlamsız olan onca olaya böyle tepki vermedim. Senin tepkilerin... Şaşırtıyorsun beni..."
"Sana demiştim, sorunları olan taraf benim bu ilişkide. Kıskançlığımı... Düzelteceğim. Sen, anlat bakalım. Gerçekten ne konuştunuz? Bu adam da kimmiş böyle?" Otelin içine çıkan kapıya yönlendirdi bedenlerimizi.
"İlk önce sen dövme olayını anlatırsan, anlatırım." Belki de unutacağımı sanıyordu ya da dikkatimi bu yeni vasiyete vereceğimi ama unutmamıştım. Doruk'un geçmişi hala bir kara delikti ve ben, kendi başıma ışık tutmaya çalışmaktan sıkılmıştım. Her şey bir yana, onun geçmişini bilememek bir yanaydı... Her zaman hali hazırda dikkatimi verebileceğim bir önem seviyesine sahipti.
"Deva... O, o kadar uzun bir olaylar silsilesi ki. Gerçekten dinlemek ister misin bilemiyorum?"
Kaşlarım bugün onlarca kez çatılmıştı, asansörün önünde durunca gözlerimizi buluşturdum sinirimi anlaması için. "Niye istemeyeyim? Seni tamamen tanımamı istemiyorsan o başka..."
Tutuştuğumuz ellerimizdeki parmaklarıyla, minik hareketlerle okşuyordu elimi. "Şu an tanıdığın kişi, zaten o kişi değil. Ama tamam..." Devam etti bir kısa nefesle böldüğü cümlelerine. "Hemen anlatayım da sen de şu adamı bana anlat, Demir'miş..." Son kısmı söylenirken fısıldamıştı, güldüm istemeden. Gerçekten kıskanç olduğu ortadaydı. Böyle birinden normalde olsa rahatsız olurdum ama Doruk'un beni kıskanması, dozunda olduğu sürece hoşuma gidiyordu. "O zaman... İkinci kattaki bar kısmında oturabiliriz, hem odada dikkatimizi dağıtacak ihtimallerden de uzaklaşmış oluruz."
Kafasıyla onayladı beni. "Ben senin dikkatini her yerde dağıtabilirim ama tamam..." Müstehcen bir alt planı bulunan bu cümlesi, beni güldürdü sadece. "O noktalara gelmek yok, bugün konuşacak çok şeyimiz var..."
"Konuşalım, sevgilim, konuşalım." Güzel parmaklarıyla butona basarak ikinci kata yönlendirdi bizi ve saniyeler içinde loş ortama ayak basmıştık. Kapıda isim not alan, rezervasyon kontrol eden görevli genç kadının boşluğuna gelmiş olmalı ki bize isim sorduğunda Doruk benim yerime yanıtladı. Gerginliği yatışmış olacak ki espri yapmaktan da geri kalmamıştı. "Dizilerdeki patronuna isim sorarak pot kıran görevli olmak istemezsin bence, Mehtap... İyi çalışmalar..." Tanıdığı görevli bir anda farkındalıkla gözlerini büyütüp konuştu arkamızdan, hafif bir eğilmeyle. "Olur mu öyle hiç? Tanıyorum tabii ki! İyi akşamlar dilerim Deva Hanım, hoş geldiniz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAR AĞACI (Nar Serisi Birinci Kitap)
Romantik"Tadım serüvenimiz sonlandığında size, 'Aradığınızı bulabildiniz mi?' diye soracağım. Tadım esnasında bu soruyu sık sık anımsamanızı isterim. Şimdiden afiyet olsun..." Ay tanrıçası Selene ve Endymion'un Milas'taki sakin Bafa Gölü'nde başlayan ilişki...