9:A Little Talk With An Stranger

737 62 48
                                    

Merabalar.
Keyifli okumalar.
*******************************

Kuzey Lilian köyünün ruh hali artık eskisi gibiydi. Köylüler yastan çıkmış,esir olan omegalardan bazıları diplomasi yoluyla yada kral ve kraliçeye olan saygılar neticesinde geri verilmişti. Hayatını kaybedenler ise onurlu kişiler olarak anılıp defin edilmişti. Anlayacağınız artık hayat eskiye dönmüştü.

Ron ise bundan keyif alamıyordu. Geri dönüşü olmayan bir yola girmişti,zengin bir duke'ün oğluyla nişanlayacaklardı onu. Anne ve babası Duke Krum ile konuşmuştu,Duke durumdan memnun gibi görünmese bile kabul etmişti. Neticede oğlu Viktor Ron'u sevmişti bir kere,peşini bırakmazdı.

Ron içindeki devasa sıkıntı içinde boğuluyordu,içinden uzaklara kaçmak geçiyordu. Ama yapamazdı,Viktor bunun bedelini ailesine ödetirdi,bunu göze alamazdı. Bill ve Fleur'u tehlikeye atamazdı,Felur bir bebek bekliyordu. Olmazdı.

Evlerinin biraz ötesinde olan ormanlık alana bakarken sıkıntıyla iç çekti,abisine derdini anlatsa çare bulurdu,ama bu Viktor ile kavga etmesi demekti. Çaresi yoktu işte,çözüm bulamıyordu!

"Ron?" Bill gülümseyerek yanına oturduğu sırada sesli düşünüp düşünmediğinden endişe etti Ron,ama yüzüne bakılırsa duymamıştı. "Ne o? Neden bu kadar keyifsizsin?" Yutkunarak bakışlarını tekrar ormana çevirdi "Abicim neden bu kadar üzgünsün sen? Nişanlanacağın için mutlu olman gerekiyordu?"

Bill'in kaşları iyice çatılırke panikle "Hayır Hayır! Sadece sizden ayrılacağım için üzgünüm!" diyerek durumu toparlamaya çalıştı Ron,Bill bu nişanı istemediği öğrenirse evde kavga çıkardı. Bill anlayışla kardeşinin sırtını okşadı "Üzülme,biz hep burayız,ne zaman istersen kapımız açık."

Ron dolan gözlerini saklamak için gülümsedi,mavi gözleri azıcık ışığını geri kazanmıştı. Bill sahte bir şekilde ağlarken "Minik kardeşim büyümüşte nişanlanmış!" diyerek Ron'u kolları arasına aldı,hala ağlıyormuş takliti yapıyordu. Ron abisinin göğsüne kafasını yaslarken kahkaha attı,Bill onun her halini bilirdi,her sırrını anlatmıştı.

"Gül işte böyle! Abin senin gülmeni istiyor!" Ron kafasını kaldırıp abisinin yüzüne baktı "Teşekkür ederim abi,her şey için." "Rica ederim kızıl kafalı bücür." "Bill,bakar mısın?"

Fleur'un sesi duyulurken Bill ayağa kalktı "Geliyorum!" Ron giden adamın peşinden bakıp gülümsedi,morali yerine gelmişti işte.

Belki de gidip ufak bir yürüyüş yapmalıydı? Sonuçta son günlerini telaş içinde geçirecekti,şimdi biraz özgür olmanın tadını çıkarabilirdi  değil mi? Üstünü sirkeleyerek ayağa kalktı,köyde gezintiye çıkarsa kesin Viktor ile karşılaşırdı,bunu hiç istemiyordu işte. "Ben yürüyüşe çıkıyorum!" "Tamam!"

Ellerini ceplerine koyarak ormana doğru yürümeye başladı,elleri ceplerini bulmuştu. Dudakları ufak bir tebessümle kıvrılmışken eskiden Harry ve Hermione ile oyun oynadığı söğütün yanına gidiyordu. Söğütün bulunduğu yer,ormanın tam ortasındaki yeşillikti.

Ormanın bir kısmı kraliyete aitti,o yüzden üçlü söğütten ileriye gitmemişlerdi,kafalarını kaldırınca şatoyu görecek kadar yakındaydı ama yasaklı bölgeyi geçmiyordu söğüt ağacı.

Gözüne çarpan ağaç ile gülümsemesi büyüdü,biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı. Adımları söğütün altına geldi,diz çökerek bağdaş kurdu. Ellerini bacaklarına koyup etrafı dinlemeye başladı. Konuşacak birisini aramıyordu,tavsiye alacak birisini istiyordu. Ama kendi acısıyla arkadaşlarını rahatsız edemezdi ya.

You're Mine.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin