Merabalar.
Keyifli okumalar
*******************************
Sabahın ilk ışıkları. Bazı insanların saatlerce oturup düşündüğü,bazılarının sadece izlediği,bazılarının ise huzur bulduğu saatler. Şüphesiz ki en güzel ve huzurlu saatlerdi,bu yüzdendir ki Blaise Zabini yine bu manzarayı izlemek için ayaktaydı. Düşünceleri ile baş-başa kalmak için ideal vakti buydu.Aklı yine karışmıştı genç prensin. Her konuda dahi olan adam,konu eşine gelince adeta safa dönüyordu ve bu iyi mi,yoksa kötü mü kesinlikle bilmiyordu. Ancak şikayetçi değildi. Tek şikayeti,eşinin yanına yaklaşırken sürekli 'Acaba rahatsız mı ediyorum?' düşüncesiydi,bununla başa çıkamıyordu.
Elleri kendi odasının balkon demirlerini sıkıca kavrarken,gözleri yeni-yeni kendini gösteren güneşteydi. Pembe sarı ve mavinin yoğunluğu kesinlikle şahaneydi.
"Blaise?" kulaklarına ulaşan ses ile kaşları saniyelik çatıldı. Zira,duyduğu ses kendisine bir halusinasyon gibi gelmişti. Çünkü omeganın kendine odasına gelmesini beklemiyordu. "Ron?" Adım sesleri tam yanında durduğunda kafasını sonunda çevirip,kızıl saçlı omegaya baktı.
Gerçektende buradaydı. Saçları alelacele düzeltilmiş,gözleri yeni uyanmanın verdiği yorgunlukla kısılarak sulanmıştı. Üzerinde hala pijaması vardı ve her an geri uyuyacakmış gibiydi. "Senin burada ne işin var?" Elleri ile gözünü ovalarken esnemeden de duramadı "Seni görmeye geldim."
"Beni mi?" Şaşkınlıkla kaşlarını çattı Blaise. Ron'un böyle bir şey diyeceğini hiç düşünmemişti. Hele ki iki gün önce duyduğu konuşmadan sonra. O günden sonra ona biraz yer açmaya çalışmıştı,zaten utangaç yapıda olan eşini daha fazla utandırmamak ve ne zaman hazırsa o zaman kendisine gelmesini beklemek için özellikle sabrediyordu.
"Hmm." Aralarındaki mesafeyi kapatarak,uzun olan adamın göğsüne yaslandı Ronald. Gözleri uykusuzluktan kapanmaya başlamıştı. Blaise ne yapacağını bilemeyerek elini beline doladı,zaten pek rahatsız olmayan Ron,adama biraz daha sırnaşıp alnını göğsüne bastırdı. Epey rahat ve istediği sıcaklığa sahipti. Uyumak için ideal bir yer.
"Uykusuzsan neden yatağından kalktın?" Kalbi artık hızlanmaya başlarken,aklını yerinde tutabilmek için sordu Blaise. Etrafını saran koku aklını başından almıştı bile. "Burası daha rahat ve sıcak." diye mırıldanarak istifini bozmadı Ron,yerini sevmişti ve kalkmak gibi bir isteği yoktu.
Eli gözleri kapalı olan kızılın yanağına çıkarken,işaret parmağının sırtı ile okşamaya başladı yavaşça. Haraketleri yavaş ve tüy kadar hafifti,ama Ronald her bir haraketini teninde hissedebilecek kadar heyecanlıydı. Harry'nin sözleri aklına işlemişti. Artık Blaise'i kabul etmişti,sadece dile getirmekten çekiniyordu. Bu yüzden sözlerle değil,davranışlarla anlatmaya çalışıyordu.
"O düşünceleri aklından uzaklaştır bay sapık." "Sessiz olur musun?"
Blaise göz devirerek yine en olmadık zamanda beliren iç sesine lanet etti. Düşüncelerini duyması hiç işine gelmiyordu. Sanki kendisi bin katını düşünmüyormuş gibi sürekli kendisini ayıplıyordu.
Tamam,kızgınlığı yakın olduğu için düzgün düşünemiyor olabilirdi,ama hala iradesi vardı ve kızıl istemeden asla ona dokunmazdı. Eşini bütün kalbi ve varlığıyla seviyordu Blaise Zabini,bu yüzden öyle bir şey söz konusu bile olamazdı.
Uyku ve uyanıklık arasında gidip gelen omega kendi-kendine mırıldanırken,Blaise onu yatağına koymanın daha iyi olacağına karar verdi. Hava soğuktu,hasta olmasını istemezdi,değil mi? Hemde törene günler kalmışken asla.
"Donacaksın." Ellerini belinden ve bacaklarından geçirerek bedenini yukarı kaldırdı,pek zor olmamıştı. Yıllarca süren antreman ve eğitimler işe yarıyordu. Yatağa ilerleyip,oraya bıraktı. Biraz yanında kalması sorun çıkarmazdı. Nede olsa bir gün aynı odada kalacaklardı. Yada asla öyle bir şansları olmayacaktı...
*******************************
Bölüm sonu
Ne düşünüyorsunuz bakalım?
Adios.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine.
FanfictionVast krallığının soğuk,buz kalpli diye anılan prensi Delta Blaise Zabini,bir gün omega Ronald ile tanışmıştı. Omegaverse,Mpreg.