9

3.6K 249 31
                                    

Arat Emirzahoğlu;

Hayat beş harf, iki hece. İnsana çilesini düşündürür gece gece...

Biz hayattan yediğimiz darbelere yavaş yavaş alışırken babamızın son anda attığı tekme bizi derinden etkilemişti. Araz'ım, canım ikizim durmadan azar işitmek zorunda mıydı? Yaşadığı kırgınlıkları içine atıp güçlü gözükmek zorunda mıydı?

Bu hayatın zorluklarında ikimizin dertlerini de sırtlamak zorunda mıydı?

Neden hayat bir gün olsun gülmedi bize?

Kaderimiz de bahtımız kadar karaydı.

Araz bahçedeki büyük ağacın dibine oturmuş, büyük gövdesine başını yaslamıştı. Yanına ilerleyip bende yanına oturup sırtımı yasladım. Elindeki dal parçasıyla yeri hırsla deliyordu.

"Kızmadın?" Dediğimde duraksadı.

"Ne için?"

"Üzüldüğüm için, gece ağladığım için." Dal parçasını hızla yere sapladı.

"Kızmadım, çünkü bende üzüldüm Arat. Ve inan ki bugün çok yorgunum." Dün gece uyumadığı göz altlarından belli oluyordu.

Bir anda evin önünde duran bir askeri araç ve başka arabalarla Araz'ın kaşları çatıldı. Askeri aracın sürücü koltuğundan inen asker, arka kapıyı açıp hazıra geçti. Araçtan inen üniformalı babamızla ayaklandık. Diğer araçlardan inen abilerimiz ve amcalarımızla gözlerim irileşti.

Eğer aileniz sizi çoktan aramaya çıkmış ve yakında bulursa o an anlayın ki sizi çok seviyorlar.

İhtiyar bazen çok doğru konuşuyordu sanırım...

İçeriden çıkan İhtiyar kaşları çatık bir şekilde araçlara baktı, babamızı görünce çatılı kaşları düzeldi. Hepsi bahçeye girince İhtiyar'ın yanına geçtik.

"Turan..." dedi İhtiyar, babamız İhtiyar'ı fark edince sertçe yutkundu.

"Mirza komutanım..."

"Ya sabır! Ulan biz bu adamlara sinirlenip evi terk etmedik mi?! Şimdi niye çay götürüyoruz?!" Deyip diğer tepsiyi eline aldı.

Bahçeye çıkarken konuştum gülerek.

"Bakma! Dökeceksin!" Bana attığı bakışla hızla elimdeki çayları dağıtmaya başladım. O ise ilk başta İhtiyar'a vermiş, sonra ise babamıza.

Çayları dağıttıktan sonra oturduk İhtiyar'ın yanına. Babamız bize baktı.

"Buradan birlikte çıkacağız." Araz gözlerini kapattı bir süre. Geri açıp bana baktı.

"Beni şu bayırdan aşağı yuvarlasana." O kadar ciddi söylemişti ki kıkırdadım istemsizce.

"Bu işin şakası yok Araz! Ya bizimle çıkacaksınız, ya bizimle çıkacaksınız! Başka çaresi yok!" Araz derin bir nefes aldı.

"O kadar dediklerinden sonra gerçekten sizinle geleceğimizi mi sanıyorsun? Biraz mantıklı düşün."

"Andım olsun sizi buradan omuzumda çıkarırım." İhtiyar'a döndük. Bize bakmadı. Araz'ın yüzü şaşkınlıktan değişik bir hal almıştı.

"Yazıklar olsun! Biz gelelim burada sana sığı-" İhtiyar ensesine vurunca susmak zorunda kalmıştı.

"Sus lan! Turan'ı öyle bir anlattınız ki dedim herhalde şerefsizin teki! Tamam yapmış bir hata, ben az önce çektim onun kulağını, ben dün sizinle ne konuştum hem?! Bir getirin aklınıza!" Sessiz kaldık.

"Bende öyle düşünmüştüm." Dedi ve çayını yudumladı.

"Dikkat edin, arayı açmayın bir daha. Sık sık gelin. Turan'a haber verdiğiniz sürece istediğiniz zaman kalabilirsiniz."

"Tamam da, anladık." Dedi Araz. Ensesine vurdu.

"Ne istiyorsun ensemden İhtiyar?!" Sıkıca sarıldım. Saçlarımı öptü.

"Sahip çık şu deli yüreğe Arat'ım." Güldüm ve asker selamı verdim.

"Emredersiniz komutanım." Vedalaştıktan sonra araca bindik. Babamız bize döndü.

"Eve gidince kalan eşyalarınızı da toplayın, Rize'ye gidiyoruz." Dediğinde baka kaldık suratına.

"Neden?" Dedim hızla.

"Rize'liyiz de ondan canım oğullarım."

YİİAAAA BENİM BABA BEYİN KARİZMA ŞAKA Mİİİİ

BİRAZ 🤏🏻 GEÇ OLDU MFÖSNNDJSJSJJS

ASLINDA GÜZEL OLDU

SAHURLUK BÖLÜM İŞTE

1K OLMAMIZ İÇİN 240 OKUMA FALAN KALMIŞ AŞKOLARRRR

AHEY AHEYYY

ŞİMDİ BEN UYUMAYA GİDERETTO

SAHURDA GÖRÜŞRÜÜZ PİRANA KOVALAYAN ÇILGIN HAMSİLERİMMMM

𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮)  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin