3

4.6K 278 48
                                    

Arat Emirzahoğlu;

Araz'ın dediği gibi bu dünyada kimsenin kimseye eyvallahı yoktu.

Herkes kendi derdi, acısının peşine düşmüştü. Halbuki kendi dertlerinden, acılarından kurtulmaya çalışırken etrafına zarar veriyordu. Çok mu zordu derdini kederini paylaşıp birlikte çözüm bulmak?

İnsanlar bir o kadar da bunun için sevgisini paylaşmıyor muydu? İnsanlar bir ömürlük hayatına dert ortağı aramıyor muydu?

Hayat gerçekten çok dengesizdi...

Kimisi oyun ortağı arıyordu, kimisi dert ortağı...

"Bir daha sakın Uğur! Bir daha kardeşlerine böyle laflar ettiğini duymayayım, yoksa ben senin o ses tellerini söker atarım! Şimdi geç odana, sabaha kadar gözüm görmesin sizi!" Uğur ve Yalın abi bize nefretle bakarak salonu terk ederken Alp ve Onur abi onların peşinden gitmişti.

Araz, sinirle derin nefesler alıp veriyorken ben babamıza baka kalmıştım.

Adam bizim yaşlılığımız!

Ve bu yaşına rağmen bayağı uzun, aynı zamanda kalıplıydı. Bana sırıtıp dibime girdi. Yüzümü elleri arasına alınca derin bir nefes aldım.

Bu, o değil Arat...

"Ulan siz benim küçüklüğümsünüz lan! Ekmek Kuran çarpsın kendimden iki tane klonlamışım!" Yanaklarımı öptü hızlıca.

"Canım oğullarım!" Dediğinde gülümsedim istemsizce.

İşte bu!

Yuvayı kuran da, yapan da anneyle babadır. E bu aile de bizim tek yanımızda duran annemizle babamız. Biz onlarla birlik kurduktan sonra bırak abilerimizle barışmayı, İstanbul'u bir kere daha fethederiz be!

Araz'ı dün zar zor babamla -evet babam- sakinleştirmiş. Daha sonradan seslerimizi duyan anneme -evet annem- anlatmış odalara çekilmiştik.

Şimdi ise kahvaltı yapıyorduk.

Abileri saymazsak benim için mükemmel geçiyordu şuan, tabii Araz için aynısını söyleyemem... Konuşmam gerekiyor bugün onunla.

"Araz, oğlum niye yemiyorsun?" Babamın sorusuyla Araz sinirle güldü. Saf öfke dolu bakışlarını babama dikti.

"Kolay mı bu kadar?! İki gün önce on yedi yıldır birlikte yaşadığınız oğullarınızı defolu mal gibi değiştirmek?! İki gün önce olanları unutmuş, karşımda mutlu aile oynuyorsunuz! Sizin de gerçek yüzünüzü göreceğim ben, yakındır o zaman! Afiyet olsun size mutlu aile!" Deyip sinirle kalktı masadan ve odaya çıktı.

Herkes sessizleşti.

"Ben biraz konuşayım onunla.." diyerek kalktım masadan ve hızlıca odaya çıktım. Sinirle volta atan Araz beni görünce sabır çekti.

"Araz..."

"Ne?! Araz ne, Arat?! Abi siz deli misiniz?! Aklım almıyor! Ulan biz iki gün önce aile değiştik, ev değiştik! Ne bu hemen alışma, güvenme, sanki iki gündür değilde yıllardır yaşıyormuşsun gibi sahiplenme?! Ulan şu ağzımı açıpta seni kırmak, üzmek istemiyorum ama sen ve onlar inadına damarıma basıyorsunuz! Daha dün akşam kavga ettim lan ben! Dün sakin ol demekten başka bir kere dedin mi haklıymışsın Araz diye, bir kere!" Gözlerim yanmaya başlayınca başımı cama çevirdim.

"Lan bende istiyorum, bende! Bende düzgün ilerleyen, mutlu huzurlu olduğum bir hayat istiyorum Arat! Ben keyfimden mi böyleyim?! Ben senin için endişeleniyorum Arat! Yine seni kırıp dökecekler diye endişeleniyorum aptal!" Gözümden bir damla yaş aktı.

"Sende aynısını yapıyorsun..." duraksayıp bana döndü.

"Ne diyorsun?"

"Hani hep diyorsun ya insanları düşünmeyi bırakıp birazcık kendini düşün diye, sende aynısını bana yapıyorsun. Kendini değil, beni düşünüyorsun. Halbuki aynı acıları sende çekiyorsun..." Sessiz kaldı bir süre.

"Aynısını yapmıyorum Arat, sen insanları düşünüyorsun bizi değil. Ben ise sadece bizi düşünüyorum. Keşke sende birazcık etrafa göre şekil almayı bıraksanda etraf bize göre şekil alsa. Tek başıma olmuyor..."

Haklıydı, o hep bizi düşünmüştü aslında, hatta sadece beni...

Ama ben onu görmezden geldim...

Onu hayata bu denli öfkelendiren nedenlerden biri de sanırım bendim...

ARAT?

ARAZ?

AİLE FERTLERİ?

HİKAYE HAKKINDA İSTEDİĞİNİZ BİR SAHNE, BİR REPLİK?

VE BÖLÜMLER DARKINDAYIM BİRAZ KISA AMA UZATIP MAHVEDECEĞİMDEN KOKRUYORUM
O YÜZDEN KISA AMA ÇOK BÖLÜM YAZICAM

𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮)  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin