34

2.6K 201 92
                                    

Arat Emirzahoğlu;

"Lan! Adam gibi dur!" Uğur, Yalın'a dün akşamdan beri bulaşıyordu.

"Senin sevgilin mi var ha?!" Değişik insan ya.

"Uğur vallaha çarpacağım şimdi ağzının ortasına bir tane!"

"Sen bana değil de kızın babası sana çarpacak gibi!" Deyip kahkaha attı. Yanımda telefonuyla oyun oynayan Araz'a döndüm.

"Araz, gelsene bir benimle." Dediğime başını salladığında kalkıp salondan çıktık.

"Ne oldu?"

"Onur'la konuşsak mı? Kaç gündür aklımda, bence artık onun adımına karşılık verme zamanı geldi."

"Olur, dün mutfakta konuştuk biz biraz onunla. Hâlâ çok pişman..." kolumu omuzlarına attım.

"Hadi o zaman, evde yok. Karakola gidelim, biraz da o ortamı gözden geçirelim." Dediğimde güldü.

"Hadi bakalım."

"Anne! Biz çıkıyoruz!"

"Tamam anneciğim! Dikkatli olun! Geç kalmayın!"

"Tamam!" Evden çıkıp taksi çağırmak için telefonu çıkardım.

İçeri girdiğimizde birbirimize baktık.

"E bunun odası nerede?" Araz'ın sorusuyla yanımızdan geçen polisi durdurdum.

"Pardon, Onur Emirzahoğlu. Odası nerede?"

"Onur başkomiser? Siz neyi oluyorsunuz?"

"Kardeşleri." Güvenmemiş olmalı ki cebinden telefonunu çıkarıp birisini aradı.

"Alo. Kusura bakmayın komiserim, sizi rahatsız ettim."

"Ee sizi soran iki yaşıt çocuk var, kardeşlerinizmiş." Gözlerini bizde gezdirdi.

"Emredersiniz komiserim." Telefonu kapatıp bize baktı.

"Beni takip edin gençler." Dediğiyle hızla onu takip etmeye başladık. Bizi sessiz sakin bir koridora soktu.

Başkomiser Onur Emirzahoğlu

Yazan odanın önüne geldik. Kapıyı tıkladım.

"Gel!" İçeri girdik hızla, bizi görünce gülümsedi.

"Hoş geldiniz, geçin şöyle." Masanın önündeki koltuklara oturduk. O da koltuğunda arkasına yaslanıp masada ki dosyayı kapattı.

"Niye geldiniz?" Kaşları çatıldı bir anda.

"Bir sorun yok değil mi?"

"Hayır hayır, biz sadece konuşmaya geldik seninle." Çatılı kaşları düzeldi, rahat bir nefes aldı.

"Ne hakkında."

"Bu sana verdiğimiz zaman hakkında."dedi Araz. Hızla yerinde doğruldu.

"Evet? Açıkçası kabul etmezseniz ağzımı açıp bir kelime bile etmem." Araz'la birbirimize baktık. Kim söyleyecekti. Bu bakışmamızı yanlış anlayan Onur abi konuştu.

"Anladım ben, sorun yok ya. Hakettim ben."

"Evet abi, hakettin." Dedim. Üzüntüyle geri yaslandı arkasına.

Araz güldü, anlamadı hâlâ...

"Hakettin abi! Hakettin! Sana abi dememizi hakettin!" Dedim biraz daha sesimi yükselterek.

Bize çevirdi bakışlarını.

"Ama... O kadar laf ettim, herkesin içinde azarladım... Bu kadar şeyin üstüne gerçekten beni abiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

"Ama sen hatalarının farkındasın abi, bizden defalarca özür diledin. Bize bir adım attın, bize de o adıma karşılık vermek düştü." Gülümsedi genişçe ve ayağa kalktı, bizde kalkıp sıkıca sarıldık.

İşte bir abimiz daha vardı artık...

Gönül ister Uğur ve Yalın'a da abi demek ama onlar hâlâ kendi dertlerinde oldukları sürece imkansızdı...

Belki bir gün o da olur...

Tabii onlar bu kadar kolay affedilmezdi.

Onlar nasıl bizi süründürdüyse, bizde onları süründürecektik!

AFERİN KUZUMM

EE NASILSINIZ

YARIN OKUL VAR YAAA

ACİLEN YAZ TATİLİNE IŞINLANMAK İSTİYORUMMM

ALLAHTAN BİR AY FALAN KALDI

ÇABUK BİTSE DE BİR RAHATLASAK YAAA

NEYSEMM

SİZİ ÖPÜYORUMMM

KENDİNİZE CİCİ BAKINN💅🏻💅🏻💅🏻

𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮)  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin