Yazmayan'dan;
"Tim!" Tim hızla Arslan'ın etrafına toplandı ve dikkatli bir şekilde komutanlarını dinlemeye koyuldular.
"Emire itaatsizlik istemiyorum, plana uyacaksınız! Başınıza buyruk hareketinizi görmeyeceğim!"
"Emredersiniz komutanım!"
"Bu gece buradayız, Mirza komutan dışında içeride sivil var mı bilmiyoruz henüz."
"Kartal!"
"Emredin komutanım?!"
"Kendini kamufle edebileceğin yer bul hemen, şu karşı tarafı da gözetle. Her an bir hareketlenme yaşanabilir."
"Emredersiniz komutanım!" Demiş ve kendini kamufle edeceği bir yer aramaya başlamıştı Kartal.
"Bizde dört saatte bir nöbet sırası değişeceğiz! Şimdilik benimle Rüzgar nöbette olacak, dört saat sonra kararlaştırırız kimin nöbet tutacağını."
Emirlerini yağdırmış kenardaki ağacın dibine çökmüştü ve karşıdaki dağı izlemeye başlamıştı.
Koordinatlara göre İhtiyar oradaydı.
İhtiyar'ı kurtaracak olan timin kendi timi olduğunu karargaha geçince öğrenmişti.
İşte o an kardeşleri ne kadar bilmese de onlara içinden abi sözü vermişti...
İhtiyar'ı sağ sağlim onlara götürecekti!
≠
İki parmağını birleştirip havaya kaldırdı ve sağa doğru salladı, timdekiler görevlerini bilerek sağa doğru ilerledi.
"Saat iki yönünde, hareketlilik mevcut komutanım. İzin var mı?" Kartal'ın sorusuyla konuştu hızla.
"Sessizce Kartal, Allah ne verdiyse..."
"Emredersiniz..." kulaklıktan kesilen sesle ilerlemeye devam etti Arslan.
Önündeki aydınlık koridordan gelen adım sesleriyle durdu olduğu yerde, önünden geçen teröristi ensesinden tutup olduğu dar alana çekti ve tuttuğu ensesini yere bastırıp dizini, yüzüne geçirdi.
Susturucusu takılı olan tabancasıyla kafasına sıkıp kenara sürükledi ve kimsenin göremeyeceği yere gizledi.
Elindeki tabancayı boynunun hizasında tutup temkinlice ilerlemeye devam etti. Eski, yıpranmış kapıya ilerledi.
"Bana bakasın hele öğretmen Hanım!" Öğretmen lafıyla dumura uğradı, tahmin ettiği gibi başka siviller de vardı.
"Yani güzel kadınsan şimdi de! Türk'sün! Olmaz senden bilin mi?!"
"Bende sana çok meraklıydım zaten!"
"Sen mi susarsın yoksa ben mi kesem sesini ha?!" Demiş ve iğrenç kahkahasını atmıştı. Hızla kapıya tekme atmıştı Arslan, kapı yıpranmışlığından kırılmış ve çoktan açılmıştı.
İçeri girip elebaşına silahı doğrulttu.
"Anam! Sen nereden girmişsen içeri gomutan?!"
"Senin Türkçe'ne sıçayım! Geç şuraya!" Kulaklığını aktif hale getirdi.
"Tim! Dikkatli bir şekilde yanıma!"
"Emredersiniz!" Sandalye de bağlı olan öğretmene baktı.
Korkudan yüzü solmuştu ama korktuğunu belli etmemek için başı dik olanları izliyordu.
Ama haberi yoktu ki yanaklarına ve burnunun üzerine serpilmiş çilleri onun bu dik başlılığını tatlılığa çeviriyordu...Arslan hızla aklındaki düşüncelerinden çıkıp elebaşına geri döndü. Korkudan altına yapacaktı az kalsın...
"Komutanım." Rüzgar'ın sesiyle onlara döndü.
"Öğretmen Hanım'a bakın bir sıkıntısı var mıymış? Şu iti de alın ters kelepçe yapın!"
"Emredersiniz!" Hızla odadan çıkıp diğer odalara baktı, çoğu odalar teröristle doluydu ama hepsi tim sayesinde etkisiz hale getirilmişti.
En sonda ki odaya girdi bir anda. Mirza komutan yüzündeki yaralarla kapıya döndü ve gülümsedi. Arslan da gülümsemesine karşılık verip büyük iki adımda ona ilerledi, çıkardığı çakıyla bağlı olduğu ipleri kesti.
"İyi misiniz komutanım?"
"Gayet iyiyim aslanım, bunlar beni yıldıramazlar." Gülümsemesi genişledi Arslan'ın.
Kardeşlerine verdiği sözü tutmuştu...
≠
ARSLAN ELDEN GİDİYEEAAHHH
SAHİP ÇIKAE MSIINIZ
MFMDMFMDMDM
HADİ ÖPTÜM SİZİİİ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘈𝘳𝘢𝘻 𝘐̇𝘭𝘦 𝘈𝘳𝘢𝘵 (𝘎𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘈𝘪𝘭𝘦𝘮) ✅
Random"Bak Arat... İyisin, hoşsun, şu dünyadaki herkesi alabilecek geniş bir kalbin var ama bu dünya o dünya değil kardeşim. Anlıyor musun? Kimsenin kimseye eyvallahı yok Arat. Ulan boşuna dememişler bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin diye!" "Tamam...