Ekmek...

133 29 3
                                    

Hayati kararlar alırken hep böyle tökezleyecek miyim yoksa hayatın içinden mi geçeceğim onu zaman gösterecekti. Gaza gelerek kabul ettiklerim yüzünden inşallah pişman olmazdım. Çünkü az önce Jale gelip bana görev tanımımdan bahsetmiş ve Metehan beyin katın tamamını gördüğü odasının cam duvarının karşısındaki masamı göstermişti. Resmen kopya çekmeden duramayan haylaz bir öğrencinin, öğretmen kürsüsünün önündeki sıraya zorla oturtulması gibi sancılı bir durumdu. Var oluş sancısı ile gaz sancısını sık sık birbirine karıştırdığımdan, felsefe yapmayı çoktan bırakmıştım ama felsefe; canıma okumayı asla bırakmamıştı.

Şirketten çıktığımda rotamı Elif'lerin evine çevirdim. Elif'im de beni dört gözle bekliyordu zaten. Durumdan ona bahsettiğimde büyük ihtimalle çok sevinecek, beni tebrik edecekti ama içindeki burukluğu gözlerine yansıtmaktan kurtulamayacaktı. Elif, içinde büyüdüğü çevrenin gençlerinin aksine, hakkaniyetli, merhametli ve idealist bir insandı. Ailesine layık olmak için elinden gelenin daima en iyisini yapmaya çalışırdı. Onun bu yaşam dolu halleri gözümün önüne geldiğinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Gözlerimdeki pustan gözümün önünü göremediğim için arabayı sağa çekip kendime gelmeye çalıştım. Metehan bey haklıydı. Elife dayanma gücü vermem için önce kendimi ayakta tutmam ve dağılmamam gerekiyordu. Sayılı zaman psikolojisine girersek, kimse bizi oradan kolay kolay çıkaramazdı. Bu hastalığa yoldaki bir tümsek muamelesi yapıp hızımızı yavaşlatacak ve en az hasarla üzerinden geçecektik. Benim gibi kasisleri atlarken hızınızı ayarlayamazsanız, henüz üç aylık arabanız haftada bir sanayiye gitmek zorunda kalırdınız. Yolumuza devam etmek için arabamıza davrandığımız gibi kendimize davranmayacaktık.

Gözlerimin yaşı kuruyup, yüzüm eski nursuz haline dönünce önümde kalan birkaç yüz metreyi aheste aheste aldım. Evin güvenliği Rıza abi ; " Azra hanım hoş geldiniz. " diye beni karşılayınca; " hanım anandır Rıza abi. "demiştim. Hoşlanmadığımı bildiği halde sırf beni kızdırmak için böyle konuşuyordu. Hanımlığı kim kaybetmiş ki biz bulalım? Hem benim zengin olunca yapılmayacak şeyler listemin başında kapıya adam dikmek vardı. İnsanlara bekçi köpeği muamelesi yapmak gibi geliyordu bana, hoşlanmıyordum.

Arabayı onlara bırakmadan bahçedeki açıklığa park ettim ve elimde Elif'in sevdiği çikolataların olduğu market poşeti ile kapıyı çaldım. Evin hizmetkarı Güler abla kapıyı açmış ve dolu gözleriyle bana sarılmıştı. Elif'i kendi kızı gibi severdi. Haline bakılırsa evde şimdiden bir yas havası vardı. Bu havayı dağıtmak da bana düşüyordu anlaşılan. 

" Elif biliyor musun bugün ne oldu? Jale'yi benzettiğimiz kaktüs vardı ya, onu alıp Jale'ye hediye ettim. Dedim ki görünce sen aklıma geldin Jale abla. Ulan karının yüzünde yine mimik oynamadı. Aaa Ali amca sen de mi buradaydın? Afedersin ben biraz sokak ağzıyla konuştum. "

" Biz seni bu doğal halinle sevdik deli kız. Elif'e mi geldin? "

" Evet, nerede bizimki? "

" Yukarıda, odasında kitap okuyor. "

" Ne anlıyor şu kitaplardan hayret bir şey ya? Ben kitapla bakışma işini YKS hazırlık aşamasında bıraktım. Zihnim pırıl pırıl yemin ediyorum. "

" Kızıma kötü örnek olmaya mı geldin cadı?"

" Ne münasebet Figen teyze, sen asıl kendi kızına bak. Bana kitap almış geçen hafta. Peçete ile tuttum da çantama koydum. "

Evin kasvetli havası sahici kahkahalarla dağılmış ve sesimizi duyan Elif yanımıza teşrif etmişti. İlk anda asık olan yüzü beni görünce gülmeye başlamış ve o da muhabbetimize katılmıştı.

" Azra bu hafta benimle kalır mısın? Gitmeden seninle biraz vakit geçirmek istiyorum. "

" Kalırım tabii kızım. Ama bir şartım var, seninle yatacağım. Misafir odasında korkuyorum ben. "

Gölge PatronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin