azrardc i miss u my sis .... müzeyyenardc ve 2987 kişi beğendi
shrardc : yalanını yiyim
azrardc : kırıldı parfüm şişeleri
shrardc : ııı şey, gözünün yağını yiyim diyecektim
Kardeş işte, insan biraz uzak kalınca onu bile özleyebiliyor. Aslında bu, ailemden ilk olmasa da en uzun mesafeli ayrı kalışımdı. Bilmediğim bir ülkede, yeni yeni tanıdığım bir adamla karşılıklı odalarda ilk kalışımdı da diyebiliriz. Metehan beye "ben de sizinle gelmek istiyorum" mesajı attıktan sonra tam 37 dakika yanıt beklemiştik. Daha doğrusu Elif, kıçındaki pirelere sek sek oynatırken ben beklemiştim. Fark etmeden dudaklarımı öyle kemirmiştim ki, alt dudağımın kenarına sanki okkalı bir şamar yemişim gibi kan oturmuştu. Nihayetinde beyimiz lütfedip yanıt verdiğinde ise benim için zamanla, mekanla ve en önemlisi de kendimle yarış başlamıştı. Elif'in yanından ayrılıp, Ali amcanın ayarladığı bir araç ile otele dönmüş ve Elif'in siparişini verdiği elbisenin elime ulaşması için gergin bir bekleyişe girmiştim. Adi şerefsiz nasıl bir şey istediğini bir türlü söylemediği için gelecek olan kumaş parçasından ödüm kopuyordu. Odanın içinde basılmadık yer bırakmadığıma kanaat getirdiğim vakit bir görevli tarafından kapım çalındı ve görüş açıma marka amblemini görgüsüz bir şekilde her yanına yapıştırdıkları devasa kutu girdi. "Allah cezanı versin Elif" dedim kendi kendime. Hızını alamayıp gelinlik mi sipariş ettin ne ettin?
Ellerim zangır zangır titrerken kutuyu açtığımda karşımda önce bir kağıt yığını, sonra marka amblemli başka bir ambalaj, ardından o ambalajın yanında duran marka amblemli başka bir kutu ve saten bir ambalajla daha karşılaştım. Markanın logosunu o kadar çok görmüştüm ki artık fenalık gelmeye başladı. Kendi kendime gizem yaratmayı bırakıp eski usul, Allah Allah nidalarıyla daldım ambalajlara. İlk önce elbiseyi kurtardım esaretten. Siyah, diz altına kadar kalem hatta inen ve sağ bacağında neredeyse uyluk kemiğine kadar bir yırtmacı olan saten bir elbiseydi. Göğüs kısmı kaplı, kare yaka dedikleri, askıları ile göğüs hizasını keskin köşelerle birleştiren, sade ama oldukça şık bir tercih yapmıştı Elif hanım. Sanırım zorla izlettiğim "Bu Benim Stilim" programı bir işe yaramıştı. Kutunun içindeki diğer paketlerde, elbise ile kombinlenmiş, ince bantlı şık bir ayakkabı ile ufak cüzdan tipli bir çanta vardı. Hatta eğer dikkatle bakmasaydım gözden kaçıracağım, markaya ait harika bir parfüm ile içi dolu ufak bir seyahat makyaj çantası da vardı. Resmen hastanede yatmaktan cankurtaran olmuştu kız.
El becerilerime güvenirdim. Yaptığım saçı ve makyajı her seferinde beğenirlerdi. Elbisenin asaletini bozmamak için ensemde dağınık bir topuz yaptığım saçlarıma oldukça uygun tek taş küpeleri takmış ve başka aksesuar kullanmaya gerek görmemiştim. Makyajımı da yeni cicilerimle eda ettikten sonra ortalığı topladım. Parfümü en sona bırakmıştım. Kendimden beklemediğim şekilde hızlı hazırlandığımı görünce aynanın karşısına geçip gördüğüm şaheseri tebrik ederken telefonuma bir bildirim geldi. Metehan beyden olduğunu düşünerek hemen yatağın üzerinden aldım. Ancak bildirim, mesaj uygulamasından değil instagramdan gelmişti. Uygulamaya girdiğimde birkaç mesajım olduğunu fark ettim. Çoğu gereksiz şeylerdi ama birisinin adını bile unuttuğum, hatta umursamadığım o gizemli adamdan geldiğini gördüm.
" @_treeworm : Her halin ayrı rüya. Kokunun sindiği bütün ortamlardan geçmek istiyorum. "
Eüzübillahimineşşeyttanirracim! Adam yürüme olimpiyatlarında ipi göğüsledi, ipe tur attırıyor. Şimdi ben buna cevap yazsam ayrı dert, yazmasam iltifatının hatırı kalır. Neyse dedim kendi kendime. Şu geceyi bir atlatayım, eğer ısrarla yazmaya devam ederse bir hal çaresini düşünürüz.
Ben elin bir diğer adamından aldığım iltifatla tereyağı gibi erirken başka bir bildirim geldi. Bu kez gelen beklediğim kişidendi. Odasına gelip hazırlandığını ve beş dakika sonra kapımda olacağını yazmıştı. Böylelerini kapınızda kul edecek kudreti nereden bulduğunuzu bir bilsem aynından ben de dileneceğim ama meslek sırrı gibi saklıyorsunuz sizi gidi küçük kaşarlar.
Bu adam beş dakika dediyse benim geriye sadece üç dakika 47 saniyem kalmış demekti. Ayna karşısında duruşumu, rujumu ve alın yazımı kontrol ettikten sonra YSL markasının hediyesi olan parfümden de sıktım her bir yanıma. Bakın size ufak bir sır hanımlar. Parfüm direk tene ya da kumaşa sıkılmaz. Başınızın ve üst bedeninizin etrafına yakın mesafeden sıkıp koku baloncuklarının içinden geçmenizi öneririm. Bu vesileyle tende ya da kumaşta kalan o keskin kokulardan kurtulur, gün boyunca freş bir şekilde dolaşırsınız. Neyse ben de aynından yapıp ufak çaplı bir öksürük krizine tutunduktan sonnra kapı çaldı.
Eğer Allah'ın sevgili kuluysam bu gece herhangi bir rezilliğe çanak tutmadan bu odaya geri dönerdim. Değilsem de uygun bir dere kenarına götürüp beni vurmanızı istiyorum sizden.
Kunut dualarından bir kuple okuyup asılıyorum odanın kapısına. Aman ya Rabbi bu gök taşının benim kapıma değil başıma düşmesi lazımdı. Tövbeler olsun. Utanır insan, böyle kütür kütür olunmaz be adam. Bu arada biz neden konuşmuyoruz da yeni yeni dört ayağının üzerinde duran buzağılar gibi birbirimize bakıyoruz ki?
" Azra bu geceye katılmak istediğimden pek emin değilim. "
" Ama olur mu Metehan bey? Kaç saattir hazırlanıyorum. "
" İşte onu diyorum ben de. Bu kadar hazırlanmamalıydın."
" Olmamış mı yani? "
" Aklımı aldın, sorduğun soruya bak. Olmamış tabii. "
" Ama neden? "
" Nedenini şimdilik kendime saklasam, geç kalıyoruz. "
" Ama olmamış dediniz nasıl geleyim böyle. "
" Yürü Azra yürü. Olmayan başka şeyler de var. "
Yürü deyince yürünür, başka ne yapılır bilmediğimden ardı sıra yürüdüm ben de. Geride kaldığımı fark edince durdu ve elini belime koydu. Sahiplenici patron tutuşu da böyle oluyordu demek ki. Yan yana yürüdükçe kendi kendine bir şeyler mırıldandığını duyuyor fakat bir türlü anlam veremiyordum. Haliyle kendi kendinize ne konuşuyorsunuz diye de soramıyordum adama. Kattaki asansörlerin önüne geldiğimizde şükürler olsun ki çok beklemedik. Şansımıza asansör de boştu üstelik. Birkaç kat indikten sonra asansör yeni yolcularını almak için durmak zorunda kaldı. Kapılar açıldığında dört takım elbiseli , genç erkeğin konuşarak hatta tartışarak asansöre binişine şahit olduk. Sanki Allah'ın emriymiş gibi susup direk bana bakmaya başlamışlardı. Bu durumda kalmaktan nefret ediyordum. Başımı eğip en köşeye sinsem de gözleri hala üzerimdeydi. Metehan bey beni tekrar baştan aşağı süzdü ve gözü derin yırtmacıma takıldı. Belli belirsiz alt dudağını ısırışına ve kafasını sallayışına şahit oldum. Sonra da oradaki dört adamı umursamadan beni asansörün köşesine adeta hapsedip yaklaşabildiği kadar yaklaştı. Yüzlerimiz arasında o kadar az mesafe vardı ki, gözlerini her kırptığında kirpiklerinin rüzgarını yüzümde hissediyordum.
" Bu elbiseyi giymekle beni büyük bir sınavın içine soktuğunun farkında mısın?"
" Odadan beri elbiseme laf ediyorsunuz Metehan bey. Yakışmamışsa açık açık söyleyin de çıkaralım ama değil mi? "
" Şu an çıkarmaktan bahsetmek için hiç de uygun bir zaman değil Azra. Senden tek bir ricam var; lütfen gece boyunca yanımdan bir an olsun ayrılma, gerekmedikçe kimseyle de konuşma. "
" Oldu olacak bütün gece elimi tutun Metehan bey. Çocuk muyum ben?
" Çocuk değilsin Azra. Sen bambaşka bir şeysin. "
Şimdi sayın seyirciler; asansör geniş ama benim aklım dar. Bu adam bana bu kadar yakın mesafeden böyle lafları söyleyince aklıma başka şeyler geliyor bi hoş oluyorum. Ama aklım bir yandan da kulağıma "salak salak bakma şu adama" diye fısıldıyor. Ben bu aklı bana deli cesareti vermedikten sonra ne diye taşıyorum değil mi?. Bu kadar yaklaşmayın Metehan bey yanlışlıkla öpüşeceğiz ama.
" Yanlışlıkla öpüşmeyelim, gerçek bir öpücük olsun. "
Bence siz benim dudaklarıma mühür falan dökün. Biraz daha aklımdakini ağzımdan kaçırırsam vatan topraklarına cünyır Azra ile döneceğim çünkü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Patron
Roman d'amourSıra dışı bir patron çalışan hikayesi okumaya hazır mısınız?