Kapalı Kapılar Ardında

97 22 5
                                    

Bir keresinde yazlıktayken, komşu siteden şımarık bir kız Çağrı'ya musallat olmuştu. Hem de öyle bir musallat olmuştu ki kızı neredeyse spatula ile kazımıştık. Gideceğimiz her yerde bizden önce biter, teklifsiz masamıza kurulur, içkisini Çağrı'nın bardağından içer ve her anında Çağrı'nın olduğu uçuk kaçık hayaller kurardı. Hatta Mualla teyze, kızın annesini hocaya görünmeye bile ikna etmişti. Çünkü ondaki bu davranış bozukluğu takıntı denemeyecek kadar sıra dışıydı. Ailesi onu bu sevdadan vaz geçiremeyince çareyi Almanya'da yaşayan amcasının yanına göndermekte bulmuştu. Zaten oraya gittikten altı ay sonra da evlendiğini duyduk. Haberi alınca öyle rahatlamıştık ki, cimri Çağrı bizi Muğla'nın en pahalı restoranına götürüp tıka basa doyurmuştu.

İşte şu an o evlilik haberini aldığımız anki rahatlamanın aynısına ihtiyacım vardı. Bir adam bakışlarıyla brini nasıl böylesine bir kapana kısılmış hale koyardı ki?

" Kim olarak Azra'nın yanında olma ihtiyacı duydunuz? Avukatı mısınız?"

" Hayır avukat müvekkil ilişkisi gibi resmi değil aramızdaki. Bizim tanışıklığımız çok eskilere dayanıyor. Her anında onun yanında olmak isteyecek kadar yakın biri diye bilin yeter."

" Tüh! Avukatı olmadığınıza üzüldüm. Çünkü Azra hanımın işe başlarken imzaladığı anlaşmanın feshi biraz sancılı geçecek. "

Ne anlaşması? Ben sadece sıradan başlangıç belgelerini imzalayıp geçmiştim. Çağrı'ya çevirdiğim bakışlarım karşılık bulduğunda beni rahatlatmak için sakince göz kırptı.

" Evet avukatı değilim ama onu çok iyi temsil edecek bir avukat tanıyorum. Madem süreç hukuki zeminde ilerleyecek; o zaman avukatımız sizden resmi görüşme için en kısa sürede randevu talep edecektir. Madem buraya boşuna geldik güzelim, daha fazla burada durmanın bir anlamı yok. Gidip güzel bir yemek yiyelim, sonra ne yapacağımızı düşünürüz. Metehan bey, izninizle."

" Elbette müsaade sizin. Ama önce Azra hanımla özel olarak konuşmak istiyorum. Takip ettiği birkaç dosya ile alakalı ve tamamen şirketin güvenliğini ilgilendiren konular. Bu yüzden yalnız görüşmemiz daha uygun olur." 

Çağrı bana dönüp "ben burada seni bekliyor olacağım." deyince kurbanlık koyun gibi Metehan beyin ardına düştüm. Ama gittiğimiz yol hiç de onun dört tarafı camlı şeffaf odasına varacak gibi durmuyordu.

" Metehan bey nereye gidiyoruz? Odanız diğer tarafta kaldı."

" Odama gitmiyoruz Azra. Lütfen daha fazla soru sormadan beni takip et. Bu iş fazlasıyla uzadı zaten."

Uzamışmış! ben uzattım sanki.

" Tam duyamadım, bir şey mi söyledin?"

" Hayır söylemedim ama bence de çok uzadı bu mesele. Günler öncesinden bitmeliydi."

Kendi kendime mi söyleniyordum yoksa sadece sırtını gördüğüm adama mı saydırıyordum belli değildi. Ama burnumdan soluduğum su götürmez bir gerçekti. 

Biraz daha yürüdükten sonra sıra sıra odaların bulunduğu bir koridora girmiştik. Ne staj yaptığım ne de çalıştığım dönemde şirkentin bu tarafını daha önce hiç görmediğimi fark ettim. Nerelere açılıyordu bu kapılar, ceza odalarına mı? Ben fantastik düşüncelere dalmışken Metehan beyin aniden durmasıyla onun kaya gibi sırtına toslamam bir oldu. Duvara çarpan pinpon topu gibi sektiğimi hissettim. Ama beyfendi yere düşmeme izin vermeyerek belimden tuttu. Sonra da ağzının içinden "bu böyle olmayacak" minvalinde bir şeyler mırıldanıp açtığı kapıdan temas halindeki bedenlerimizi bir odaya soktu. Odada hiçbir eşya yoktu. Sanırım bu kanat tahmin ettiğim gibi henüz kullanıma açılmamıştı. Ben boş odayı incelerken o kapıyı sertçe kapatıp ellerini beline dayadı ve odayı adımlamaya başladı. Oldukça sinirli gözüküyordu. Konuşacak, sinirini çıkaracaktı ama sanki doğru kelimeleri seçmeye çalışıyor gibiydi. Bu işkence daha ne kadar sürecek diye düşünürken burnumun dibine kadar girip yüzümü incelemeye başladı. İlk sözü "İyi misin, kendini nasıl hissediyorsun? " oldu. Ben de "konumuz bu mu şimdi?" deyiverdim bir anda. Sesi yükseldi. Daha önce ondan hiç işitmediğim bir tonda hem de.

Gölge PatronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin