7.Bölüm''Tesadüf.''

861 95 20
                                    

Control (String Version) Zoe Waes, 2WEI ve ABBOTT

Burnumun ucunun kaşınmaya başladığını hissettim. Göz kapaklarım titreşerek açılırken görüş alanıma giren şey ahşap bir tavan olmuştu. Bulanıklıktan netliğe doğru giden gözlerimi birkaç kez kapatıp açtım ve göğüs kafesimi yukarı kalkacak kadar havayla doldurdum.

Yumuşak bir yerde yatıyordum.

Başımı çevirip nerede olduğuma baktım. Baktığım yönde duvarı baştan sona kaplayacak raflar bulunuyordu. Rafların üzerlerinde çeşitli boylarda içleri farklı renklerle sıvılarla dolu şişeler, rafların altında uzun bir tezgah, tezgahın üzerinde tanıdık gelen aletler bulunuyordu.

Bedenim yeni uykusundan uyandığı için gevşemiş şekildeydi ama herhangi kötü sızı ya da acı hissetmiyordum. Nerede olduğumu kafa karışıklığının yanına çözmesi için bırakırken dirseklerimi dayayarak doğruldum. Oturur pozisyona geçtiğimde üzerime örtülmüş ince örtü kucağıma düştü.

Saçlarım açık ve omuzlarımdan aşağı belime kadar özgürce iniyordu. Derin nefes aldım. Ellerimi kaldırıp parmaklarıma baktığımda dikkatimi bileğimde sallanan taşlar dikkatimi çekti. Bakır demirlerle sarılı mavi taşlar...Bu benim bilekliğimdi!

Zihnimde bir şimşek çaktı.

Karışık hafızasının bulutları çakan şimşekle bir anda dağıldı ve anılar ortaya çıktı. En son hatırladığım canavar ile burun buruna geldiğimdi. Neredeyse ölmek üzere olduğumu hissetmiş ve yaşamak için haykırmıştım. O sırada hatırladığım patlamanın benden çıkmış olması karışıklığın üzerine eklendi.

Sonrasında çukur gibi bir yere düştüğümü anımsadım. Şaşkınca bakan bakışlarım hatırladığı acı anılarla aldığı yaraları önüme serdi. Kucağımda duran örtüyü bir çırpıda attım ve ayağımda olduğuna emin olduğum yaraya uzandım. Üzerimde beyaz rahat kıyafetler bulunuyordu. Kesinlikle benim değillerdi. Giysinin paçasını sıyırdığımda yaraya baktım fakat beyaz tenimin üzerinde hiçbir şey yoktu.

Zihnimi zorladım. Çukura düştükten sonra birisi gelmişti yanıma fakat yüzünü görmemiştim. Boğuk sesi kulaklarımda çınladı. Beni iyileştirmişti. Evet, emindim. Acıdan kıvranan bedenimin rahatladığını ve aldığım nefesi hatırlıyordum.

Bacağımda beklediğim pençe izinin olmaması bu yüzdendi. Sırtımda da herhangi bir şey hissedemiyordum. Başımı çevirip görmek istedim ama olumsuzdu.

Peki şu an neredeydim?

Yavaş yavaş gelen adım seslerini duyduğumda sıyırdığım kıyafetimi kapattım ve sese baktım. Kapısı olmayan yerden gelen kişiyle göz göze geldim. Attığı adımların neden yavaş olduğunu görünce anladım.

Ellerinin arasında tuttuğu tepsiyi neredeyse iki büklüm şekilde taşıyan yaşlı bir kadın vardı. Ona şaşkınca baktığımı görünce yüzündeki kırışıklıklara rağmen kocaman gülümsedi. Gülümsemeyle gözleri tamamen kaybolmuştu.

''Uyanmışsın,'' dedi kısık sesle. Ardından yavaş adımlarını bana yöneltti. Gümüş renginde tepsinin üzerinde bir kase ve kaşık bulunuyordu. Yanıma gelesiye kadar sabırla bekledim. Tepsiyi yatağın yanındaki küçük masaya bıraktı ve yatağın ucuna oturdu. Otururken elini beline atmış ve dik durmak istiyor ama duramıyormuş gibi bir ifade barındırmıştı yüzünde.

Koyu kahverengi gözleri, beyazlarla boyanmış saçları ile beni izledi. Ardından ellerini uzatıp kucağımın üstünde duran elimi kavradı ve parmaklarını bileğimin üstünde tuttu. Bense sessizce izliyordum.

YAŞAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin