24. Bölüm ''Yemin.''

359 36 19
                                    

Sırlar gömüldükleri yerde uyumazlar. Gün ışığına çıkmak için vakitlerini beklerler.

Suikastçi Tarikatı Kuralı: Her üye suikastçi tarikatın efendisine itaat etmek zorundadır. 

*** 

Görüşümü açık tutabilmek benim için zordu. Dudaklarımda hissettiğim yumuşak baskı korumakta zorlandığım zihnimi tamamen karmaşa içerisinde bırakıyordu. Bedenimin her zerresinde geçen dalgalanmanın bana sımsıkı sarılan bedene doğru aktığını görebiliyordum. Sanki gücüm benim bedenime ait değil onun bedenine aitti. Kalbimin derinliklerinde atan duyguları saklayabilmenin zamanı değildi. Mantıklı düşünecek halde değildim. Büyük avcunu yanağıma yaslamış diğer eliyle omuzlarımdan beni sabit tutuyordu. Bastırdığı dudaklarını hiç hareket ettirmiyor öylece bekliyordu. Dudaklarının arasından içime verilen nefes, ciğerlerim karşısında memnuniyetle karşılanmıştı. Kalbim, bedenim ve ruhum tamamen ayrı dünyalardaydı şu an.

Hareketsiz şekilde dururken gözlerini kırpmadan gözlerime odaklanması bulanıklaşan zihnime battı. Kara gözlerinde parlayan lacivert parıltıları hiç bu kadar yakından görmemiştim. Her biri birer yıldız gibiydi ve her seferinde gözlerindeki yıldızların sayısı artıyordu. Öncesinde suyun altındaymış gibi sesini duyamamıştım ve bu his yavaşça kaybolmaya başladı. Bedenim teninin temasına karşılık elektrik verilmişçesine heyecanlandı. Çevremizde neler olup bittiğini göremiyordum ama canlılığın hareketlerini fark edebiliyordum.

Ağaçlar fısıldaşıyordu. Kendi aralarında konuştuklarından emindim ama bazı kelimeler fazlasıyla ilgimi çekiyordu.

Biliyordu.

Efendi, biliyordu.

Eve, sorgulamasın.

Efendi birçok şey biliyor.

Bilincim durumu kavradığında yapabildiğim tek şey titrek gözlerimi sıkıca yummak olmuştu. Dudaklarının yumuşaklığı tenime hiç yabancı değildi. Zaman aktı. Leon belli aralıklarla dudaklarından bana aktardığı havayı bıraktı ve yavaşça geri çekildi. Parmaklarım istemsizce kıyafetine sıkıca tutundu. Tutuşu düşmeme izin vermeyecek şekildeydi ve ben düşmeye çok meyilliydim. Endişeliydi. Onda hissettiğim en baskın duygu buydu. Kalbinin atışları benim kalp atışlarıma karışırken arada gezinen duygularda yer alıyordu. Leon benim için endişeleniyordu. Yanağımda duran elini çektiğinde sıcaklığın kaybolması ile bedenim üşüdü.

Bu onun duygularını ilk defa öğrenebildiğim andı. Daha öncesinde de temas etmişti bana ama hiç hissetmemiştim. İlk defa, duygusunu içimde hissetmiştim.

Sessizlik.

Bir süre sessizlik içerisinde beklerken sadece ikimizin nefes alışverişleri duyuluyordu. Kendisini geri çekse de gözlerimi açmayı reddettim. Sanki gözlerine bakarsam beni yakalayacaktı. Hoş, bu zamana kadar beni kollarının arasından bırakmamıştı. Bedenimden taşan enerji sakinleşiyordu ve acılar birer birer diniyordu ama Leon'un ne yaptığını fark eden bilincim çoktan hareketlerimi kısıtlamıştı.

Beni öpmüştü.

Daha doğrusu dudaklarını benimkilerine bastırmıştı ama bu öpücük sayılırdı değil mi?

Daha önce kimse ile öpüşmemiştim. Hayır daha önce kimse ile bu kadar yakınlaşmamıştım.

Bunu nasıl yapabilirdi? Korkutucu değildi ama...Bedenimin bu kadar uysal olması korkutucuydu!

Gözlerimi açmayı reddettim. Anlıma düşen saçlarımı geriye doğru attığında parmakları nazikçe hareket etmişti.

''İyisin,'' dedi yumuşak tınıyla. Telaşlı sesi beni gördüğü andan itibaren çıkmış ve şimdi bile dinmemişti. Ansızın ortaya çıkması yetmiyormuş gibi şu an bana sarılışının değiştiğini bile hissedebiliyordum. Kafa karışıklığımın baş sebebi olmasına yetecek kadar hareketi vardı ve ben ne kadar zihnimden silmek istesem o kadar yer ediniyordu. Saç diplerimdeki elini çekti ve bedenimi doğrulttu yavaşça. Başımı göğsüne yaslayıp kollarıyla kafeslediğinde titrek nefes aldım. ''Derin nefesler alma. Yavaş yavaş al.''

YAŞAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin