Jeongin
Bavulumu hazırladığım gibi sessiz hareketlerle gecenin bir vakti evden çıkmaya çalışıyordum. Üzerime geçirdiğim montumun şapkasıyla yüzümü kapatıp çıkmadan önce unuttuğum bir şey var mı diye düşündüm. Her şeyin tam olduğundan emin olduktan sonra kapıyı yavaş bir şekilde açıp evden çıktım.
Bahçe kapısını da geçtikten sonra arabanın önünde sigarasını içen hyunjin'e el salladım. Zaten karşımdaydı niye el sallıyorsam?
Daha bitmemiş olan sigarasını beni görünce yere atıp söndürdü. Bana yaklaşırken gözü bavula kayınca adımlarını yavaşlattı.
"Bakma şöyle, sadece gel ve sarıl" dedim dudaklarımı büzerek. Aramızdaki mesafeyi iki adımla kapatıp ellerini nazik bir şekilde belime koydu. Yanağıma bıraktığı art arda öpücüklerle gözlerimi kapatıp kendimi ona daha çok yaklaştırdım.
Dudaklarını çektiği an bende onun yanağını öptüm. Bu hareketime gülüp bavulumu aldı. O bagaja bavulu koyarken bende ilk defa gördüğüm arabaya bindim. Acaba araba kullanırken de hız yapıyor muydu?
Direksiyona geçip bir süre önüne baktı.
"Kullanmayı unutmuş olamazsın değil mi?"
"Unutmadım sadece seni oraya götürmek istemiyorum." Dedi üzgün bir sesle. Tren istasyonuna gidecektim. Daha kısa sürecekti benim için sonra da amcam beni alacaktı.
Onu arayıp geleceğimi söylemeden o beni arayıp gelmemi söylemişti. Hatta öyle bir korkuyla söylemişti ki gecesine bilet almıştı. Endişeliydim. Bir şey bulmuşlardı ve ben bundan korkuyordum. Neyle karşılaşacağımı bilmiyorum. Bilinmezlikden nefret ediyorum.
"Neyse gidelim o zaman" arabayı çalıştırmadan önce elini tutup bana bakmasını sağladım. Bana bakınca dudaklarına kısa bir öpücük bırakıp güldüm. O bu küçük öpücükle yetinmeyip beni kendine çekti ve dudaklarımı tekrar birleştirdi.
Dudaklarımı öyle sert öpüyordu ki bir süre hiç ayrılmayacağını düşündüm. Sesli bir şekilde ayrıldıktan sonra nefes nefese kalmıştık ikimiz de.
"Tamam şimdi gidiyoruz. Evet gidiyoruz." Kendini motive edip arabayı çalıştırdı.
Gece bomboş olan yolda hız yapar sanmıştım ama o benim düşündüğümün aksine yavaştı.
"Hızlı değilsiniz bakıyorum."
"Seninle daha fazla zaman geçirmek için yavaş kullanıyorum." Dedi yola bakarak.
Onun bu söylediği beni üzerken arkama yaslanıp dudaklarımı dişledim. Gitmek istemiyorum. Şimdi gitmek hiç iyi değildi. Onu böyle bırakmak... Daha birlikte olamadan yarım kalıyorduk.
"Özür dilerim hyunjin. Çok kötü bir zamanda gidiyorum."
"Beklerim ben seni" dedi gülerek sonra da kaşlarını çatıp bir şeyler düşündü. "Hayır beklemem."
Yüzüm düşerken ciddi mi diye ona bakıyordum. Beklemez mi? Şaka yapıyordur canım.
"Bekleyemem. Ben gelirim yanına olmaz mı?" Bana kısa bakış atıp yüzümün haline güldü.
Kalbim duracaktı az kalsın.
"Manyak" diyip gitmeden önce de küçük bir trip attım. E hak etti bunu. Öyle bir anda söylenir mi? Hem daha gitmeye alışamamışken diyordu.
"Günü birlik de olsa hafta en az üç kere yanına gelicem. Senden ayrı kalmak istemiyorum jeongin."
Düşen yüzümün yerini tebessüm alırken hızla ona dönüp kolunu tuttum. Biraz bollaştırdım sonra. Şimdi kaza falan olmasın. Yol boş ama bir direğe girmek istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mokita, hyunin
Teen FictionAilesini yangında kaybeden jeongin hiç bilmediği teyzesiyle yaşamaya başlar. -- Mokita, Herkesin bildiği ama konuşmadığı gerçekler. se-le-na, selena, selena. Selam kızlar😉☝️ ❗Yazım yanlışlarının ve olası cringe sahnelerinin kusuruna bakmayın. Takı...