Jeongin
"Özledim seni minik şey"
Gülerek kollarımı minho'nun boynuna sardım. Mahkemeden sonra sınav haftası olduğu için tahmin ettiğimden geç gelmişti minho. Aslında hep beni yanına çağırmıştı -Gangnam'a- ama benim taşınma işlerim olduğu için gidememiştim. Şimdi ise o yanıma gelmiş ilk evimin, ilk misafiri olmuştu.
"Bende çok özledim ya! Eksikliğini çok hissediyorum. Mesela sabahları beni okula bırakan birisi yok. Hep masraf şimdi otobüsler." Dedim yüzümü buruşturarak.
"Güzel kullanmışsın beni" dedi tek kaşını kaldırarak. Yani kullanmak değil, kendisi geliyordu ayağıma. Bende kabul ediyordum.
"Öyle demeyelim. Onu boşver evime bak! Nasıl?" Dedim kollarımı açıp karşımdaki manzarayı göstererek. Evimin en can alıcı kısmı oradaydı çünkü. Babamın benim adıma açtığı banka hesabı çok işime yaramıştı. Teşekkürler babacım.
"Sende az zengin değilsin" ıslık çalarak yüksek tavana baktı. "Nasıl temizleyeceksin şu camları?"
"Apartman temizliğine ait. Benim işim değil"
"Harbi mi? Apartman sevmem ama iyiymiş."
Aslında bende sevmezdim ama hazırda kendi adıma olan bir ev olduğu için buraya taşınmak benim için daha kolaydı. Babam ve annemin olan çoğu şey benimdi artık. Bir anda böyle bir yük fazla gelmişti ama alışacağım.
"Bak sana ne göstereceğim!" Elini tutup mutfağa götürdüm. O geldiği için kendi ellerimle yemek hazırlamak istemiştim ve sandığımdan çok daha iyi olmuştu. Yemekten kastım tabii ki sadece pasta.
Hazır almaktansa elimle yapmam onun da hoşuna gitmişti. Dolaptan çıkardığım pastanın üzerindeki yazıyı okuyup kendini yere atmıştı.
"Jeongin 'hayvanlar da vardır' ne tanrı aşkına?"
Küçük bir farkındalık yaratmak istemiştim. Oradaki kedileri görmeyip o yazıya odaklanması kırıcı. Çizim yeteneğim hakkında neden konuşmuyor?
"Minho şu kedilere bakar mısın?"
"Kedi mi var orada?" Dedi yerden kalkarken. Off bakmamış bile.
"Küstüm."
Ellerimi önümde birleştirdiğimde o pastanın üzerindeki kedilere bakıp kahkaha atıyordu.
"Jeongin benim pembe kedim mi var? Jeongin pembe kedi mi var?" Yüzüme doğru eğilip cevap beklerken ben sadece önümdeki duvara bakıp ofluyordum. Ya gıda boyam yoktu. Pancarın suyunu sıktım işte. Tadı da kötü değildir.
"Yemiyorsun minho!"
"Ya tamam şaka yaptım. Gel öpeyim de barışalım." Kollarını bana açıp dudaklarını uzatırken gülerek geriye çekildim.
"Barışmıyorum! Pastamı da yeme"
Masadaki pastayı alıp buzdolabına koydum. Pasta falan yok sana aptal.
Mutfaktan çıkarken son anda beni yakaladığı için kaçamamıştım. Belime sardığı ellerini çekmeye çalışsam da başaramamıştım. Kolları kaslı ondan yapamadım hep.
"Özür dilerim minik. Pastamızı yiyelim."
"Tamam yiyelim. Canım tatlı çekiyor." Dedim. Kollarını benden ayırıp dolaptaki pastayı çıkartmıştı. İki tane çatal alıp salona gidip pastayı kesmeden tadına baktık.
Pastayı bin kere çiğneyip yüz şeklini değiştiren minhoya baktım.
"Ne oldu?"
"Bekle" ağzımı kapatıp bir çatal daha aldıktan sonra elini ağzımdan çekmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
mokita, hyunin
Teen FictionAilesini yangında kaybeden jeongin hiç bilmediği teyzesiyle yaşamaya başlar. -- Mokita, Herkesin bildiği ama konuşmadığı gerçekler. se-le-na, selena, selena. Selam kızlar😉☝️ ❗Yazım yanlışlarının ve olası cringe sahnelerinin kusuruna bakmayın. Takı...