Evet, yine her zamanki gibi monoton bir sabaha uyandım.
Sabah kalk, işe git, yemek ye, ev, arkadaşlarla gırgır şamata, yemek ye, geri yat.
Tam olarak rutin haline gelen o liste...
İnsan bazen hayatta kendine bir farklılık bulması lazım yoksa kafayı yedirtir, misal bakınız ben hala bulamadım. Kafayı da sıyırdım herhalde.Kısaca bahsedecek olursam bundan 11 sene önce İstanbul'a gelmiş, yeni bir hayat kurmuştum.
Güzeldi İstanbul.Kendi evime çıkıcam diye yeri göğü inleten ben, bu amaca ulaşınca küçük ama çok minicik pişmanlık yaşamaya başladım.
Ailemle yaptığım o kahvaltıları, akşam balkon sohbetlerini özler olmuştum.
Ama zamanı geriye almak mümkün değil.Kahvaltı yapmak için mutfağa girdim. Aşırı sağlıklı beslendiğim için dün bizim İbo'nun doğum günü pastası ile ucunda kalan bir bardaklık kolayı alıp salona geçtim.
İki dakika da yedim. Gönül isterdi böyle aham şaham bir avakodulu tost yapayım de influencer gibi fotosunu çek- şaka şaka, sabah sabah şu pasta kola zevkini hiçbir şeye değişmem.İşe gitmek için hazırlanmaya odama gittim. Tam da alacaklı konseptli kapı çalmaya başladı.
Bak bu çok olmuyordu. En azından bir değişiklik...Bu arada unutmadan ben Başkomiser Miray Parlak.
Bir başlangıç yapalım.