Aslan Dinçtürk...
İstanbul'un en başarılı Başkomiser'lerindenŞaşkınlığımı belli etmemeye çalışırken ekibe de göz atmıştım. Garip bir şekilde bizim ekip 4 erkek 1 kız iken onlarda da 4 kız 1 erkek vardı.
Kovboy filmleri aratmayan bu sahneyi Erkan'ın yorumu bozmuştu.
'Amirim bu ekip charlie' nin melekleri falan mı?' dedi kulağıma fısıldayarak.
Erkan' a kısa bir sus bakışı attıktan sonra Aslan Başkomiser'le göz göze geldik.
Birbirimize 15 senelik düşman gibi bakıştık.
Bu olmaması gereken bir durumdu.Gürkan Başsavcı da yanımıza gelmişti.
'Evet, operasyon avcıları tanıştınız mı bakalım?'
'Başsavcım henüz tanışmadık. Ama ben başlayabilirim. Sağım da Nazlı var. Kendisi büro yönetiminde. Diğerleri Çiğdem, Merve ve Aslı
Onlar da saha da benimle beraber.' dedi soğuk sesiyle Aslan amir.Bu tanıtımdan sonra sıranın bana geldiğini düşünerek öne atladım.
'Ee o zaman, sağımda gördüğünüz İbrahim namıdeğer sağ kolum. Yanında büro da işin bel kemiği Erkan var. Sol tarafımda ise pratik düşünme yeteneği ile Yılmaz, son olarak da Katil avcısı Onur. Yanlız küçük bir dipnot düşmek isterim. Kendileri geleceğin en iyi polislerindendir.'
Kendimden emin şekilde geri çekildim. Karşımda ekipte gözlerinde anlamlandıramadığım bakışlar vardı. Ne yani ekibimi öve öve anlatmayacaksam neden varlar?!
'Başkomiserim siz hep bu anı beklemişsiniz sanırım.' dedi Nazlı mı yoksa aslı mı olduğunu unuttuğum kız.
Daha yeni tanışmamıza rağmen eksi yönler oluşmuştu. Başsavcı lafa girdi.
'Tamamdır. İlk tanışma olduğuna göre herkese kolay gelsin. Siz başlayın. Bizimkiler size ofisi gösterir. Yarın hepinizle detaylıca konuşucaz. Şimdi çıkmam gerekiyor.'
Başsavcım bizi birbirimize bırakıp gitmişti. Umarım ölü sayısı çok olmazdı.
'Evet. İsterseniz size dosyayı bir anlatalım. Toplantı odasına geçelim.'
'Hanımlar isterseniz bizi takip edin, size ofisimizi gezdirmiş olurum. Buyrun.'dedi Onur çapkın diyebileceğim bakışlarla.
Bizim ekibin hepsinin bekar olması hiç iyi değildi. Üstüne üstlük karşı tarafta da aynı durum ise gerçekten hiç iyi değildi.
'Ah çok naziksiniz. Teşekkürler.' dedi Çiğdem.
Odaya doğru geçiyorlardı.Bu sırada anlamsız gözlerle onlara bakıyordum. Ben de arkalarından gidecekken adımı duydum.
'Başkomiser'im'
Arkamı döndüm. Aslan Başkomiser bana bakıyordu.
'Buyrun Aslan amirim.'
'Ekibi tanıttık. Ama sanki bir şeyi unuttuk.'
'Neyi?'
Yüzüne sırıtma ifadesi geldi. Elini bana uzattı.
'Ben Aslan Dinçtürk. İsminizi bahşeder misiniz?'
Saçma bir şekilde kalbimde hızlanma olmuştu. Hani öğretmen sözlü yapacaktır da listeden isim seçer de size denk gelme heyecanı vardır ya işte tam olarak onu yaşıyordum.
Ben de elimi uzattım.'Miray Parlak. Tanıştığıma memnun oldum.'
'Ben de.'
Öne geçmem için eliyle yönlendirdi.
Oda da genel hatlarıyla örgütü, yapılması gerekenleri ve tek tek nasıl gideceğimizi konuşmuştuk.Sonrasında diğer ekibin odalarını göstermek için seslendim.
'Evet arkadaşlar, Çiğdem, Aslı ve Merve ; siz Yılmaz, ibo ve Onur' un yanında orta gruptasınız. Nazlı sen de Erkanla beraber büroya geçersiniz. Erkan sen gösterirsin.
Erkan'ın yüzünde ona talip çıkmış gibi sevindiğini görmüştüm.
Herkese yerini söyledikten sonra ekip dağılmıştı.
'Ee Miray amirim, ben kapı dışarı edildim sanırım' diye yanımdan sitem gelmişti.
Aslan amire döndüm.
'Sizi unutur muyum hiç. Ne hoştur ki Başsavcımın talebiyle sizle aynı odadayız. Buyrun geçelim.'
Odaya götürdüm ve masasını gösterdim.
'Tamamdır.'
'Burayı da gördüğünüze göre ben bir telefon görüşmesi yapıcam. Size kolay gelsin.'
Tam çıkacağım sırada söylediği şeyle donmuştum.
'Miray Amirim bu operasyon da bir hata daha yapmazsınız sanırım?'
'Anlamadım.'
'Bu örgüt size geçen senelerde de gelmiş. Ama tutuklanmamış. Bir hata yüzünden olsa gerek.'
Her cümlesinde bir kez daha o an gözümün önüne geliyordu. Adamları yakaladık diye sevinirken arkamızdan dolaşmışlardı. Hatta bu yüzden bir polis arkadaşımız yaralanmıştı.
' Bir hata değil. Yanlış bilgi sonucu adamların bir kısmının arkamızdan geldiğini görmedik. Ve bu yü-
' Ne yani bu bir hata değil mi? '
Sözlerinde bir ima vardı. İşimi iyi yapamadığımı söylemeye çalışıyordu sanırım.
'Pardon Amirim. Kusura bakmayın ama eğer bir şey söylemek istiyorsanız direkt söyleyin lafı eveleyip gevelemeyin.'
'Yok hayır. İma ettiğim yok. Sadece bilgi almaya çalışıyorum.'
İyice sinir küpü olmuştum hareketleri ve sözleri yüzünden.
'İyi o zaman zamanla bilgi alırsınız. Size iyi çalışmalar!'
Sinirle odadan çıkıp kapıyı sertçe kapatmıştım.
Fazla mı tepki verdim diye düşünüyordum. Ama sanırım yerindeydi.Telefondan mahallemizde ki en yakın arkadaşlarımdan olan Açelya'yı aradım.
Sinirlerimin yatışmasında net çözümdü.'Kuzum nasılsın iyi misin?'
'İyiyim Mirayım. Senden ne var ne yok?'
'Ben de işte bazı ayılarla uğraşıyorum o kadar.'
'Allah bilir neler neler oldu yine. Akşam bana gel de iki lafın belini kıralım. Zaten benim de sana anlatacak şeylerim var.'
'Diyosun. Tamamdır bakarım. Bir sıkıntı yok dimi?'
'Yok yok. Üst katıma yeni bir komşu geldi.'
'A iyiymiş. Tanıştın mı?'
'Yok henüz değil. Amaa taşş mübarek.'
Açelya'nın bu cümlesiyle kahkaha atmıştık.
'Ya Açelya ne diyorsun kızım. Kendine gel. Tövbe tövbe. Akşam gelince konuşuruz. İşe döneyim. Hadi konuşuruz.'
'Tamamdır canım. Kolay gelsin.'
Biraz da olsa kafamı dağıtmıştım.
Eve gitmek için sabırsızlanıyordum.