Operasyon çalışmalarına 2 haftadır devam ediyorduk.
Aslan amirin ekibiyle sandığımızın aksine iyi anlaşmıştık.
(Bizim çocukları iş yaparken hiç bu kadar mutlu görmemiştim.)Örgütün mekanını tespit etmiştik. Son ayarlamaları yapıyorduk. Bu sefer hataya yer yoktu.
Birazdan olay yerine gidip baskını yapacaktık.'Evet destek ekip hazır mı? Çıkıyoruz. Hadi çabuk çabuk.'
'Nazlı konum bilgilerini herkese atıyorsun. Telsizlerinizi ayarlayın.'
'Silahlarınızı kontrol edin.'
Herkeste panik vardı ama bir o kadar da temkinli olma çabası vardı .
'Yılmaz, Onur, İbo kızlarla beraber ekip otosuna gidin. Biz de arkanızdan sizinle gelicez.' dedi Aslan amir net tavrıyla.
Ben kendi aracıma doğru ilerlerken ;
'Miray amirim!'
Aslan amir sorgularcasına bana bakıyordu.
'Efendim.'
Kendi arabasını göstererek;
'Biz de arkanızdan gelicez derken siz de vardınız.'
'Ben kendi aracım-'
Lafımı bitirmeden arabanın ön kapısını açıp beni beklemeye başladı.
Diretmeye gerek olmadığını düşünüp tıpış tıpış ön koltuğa oturmuştum.
Ben bu adamın yanında oldukça dün geceki rezilliğim aklıma geliyordu. Koyunlarr...Olay mahalline varmıştık.
Bundan sonra daha sakin ve adım adım gidecektik.
Her şeyin düzgün gitmesini istiyorduk özellikle ben.
Adamların bulunduğu alan terkedilmiş bir malikane gibiydi.
Ufacık hata herşeyi biterebilirdi.
Ses çıkarmadan arkalarından dolaşacaktık.
Bize zamanında yaptıkları gibi...
Aslan amir ilk komutu vermişti.'Merve, Yılmaz, İbo siz sağdan merdivenlere geçin.'
Aslan amirin İbrahim'e İbo demesi yüzümde saçma bir sırıtmaya sebep olmuştu. Toparlanıp kendime geldim.
'Onur, çiğdem siz ön kapıyı tutun.'
Normalde ikimizde Başkomiser olmamıza rağmen operasyonu Aslan yönetiyordu. Çirkeflecektim ama Gürkan Başsavcının emriydi.
Aslan amir bana dönmüştü.
Hemen arkasında olduğum için yüz yüze gelmiştik.
Yine kalbimde bir sıkıntı vardı. Hızlanmıştı.'Miray sen benimle gel. Üst katta olacakları için alt kattan girelim.'
'Tamamdır amirim.'
Arka tarafta güvenlik olmaması işimize gelmişti. Yavaş yavaş ilerledik. Destek ekipler ani müdahale için arkada bekliyorlardı.
İçeri girdik. Herkes olması gereken yere geçmişti.
Biz de üst kata çıkmak için merdivenlere geçerken merdivenlerin arkasından bir ses geldiğini duydum.
Normalde üst kata çıkmamız gerekiyordu. Ama bu ses beni yanıltmıştı.'Amirim arkadan ses geldi. Siz çıkın. Ben bakıyorum.'
'Hayır Miray.'
Aslan amirin net bir şekilde reddetmesine anlam verememiştim.
'Amirim bakıp gelicem. Sıkıntı yok.'
Diretmek istememiş olacak ki nefes verdi.
'Seni tek gönderemem. Ben de geliyorum.'
'Gerek yo-'
'Var.'
Aslan amir beni arkasına alıp önüme geçmişti. Yanımıza iki polis daha alıp gidecektik. Diğer kalanlara beklemelerini söylemişti.
Odanın önüne gelmiştik.
İçeriden ses gelmiyordu.
Ses çıkarmamak adına elimle 3-2-1 yapıp gireceğimizi söyledim. Aslan amir kafasıyla onaylamıştı.3...
2...
1...Kapıyı açar açmaz Aslan amir önden girip karşıdaki adamın ayağına sıkmıştı. Diğer polisler önümüze geçip adamın ellerini tutup kelepçe taktılar.
Tam da tahmin ettiğimiz gibi Tekin Kale şah mat olmuştu.
Aslan amir bana dönüp göz kırpmıştı. Sırıtmıştım.
Hayır Aslan amire değil (!) Genel bir sırıtmaydı.
Bizden çıkan silah sesiyle adamları uyanmıştı.
Destek ekip üst kata çıkıp çatışmaya başlamıştı.Örgütün ele başı yerde kıvranıyordu.
Bu günü görmeyi çok istemiştim. Sonunda olmuştu.
Biz de üst kata çıktık. Ve ekiple adamlara karşı bir taraf olmuştuk.Uzun süre çatışmadan sonra etraf durulmuştu.
Aslan amire dönüp ;'Amirim bittiler.'
'Biraz daha bekleyelim.'
Beklerken bir andan önümde duran duvarın arkasından yavaşça çıkıp ortalığa bakmaya çalışıyordum.
Yandan adımı bağıran İbo'nun sesiyle ne olduğunu anlamadan bir silah sesi duymuştum.
Dünya bir iki saniyeliğine yavaş çekime geçmişti.
Herkes adımı söylüyordu.'Amiriimm...'
'Miray amirr..'
Aslan amir bana doğru koşmuştu.
Silah sesleri gittikçe artıyordu.
Gözlerim yavaş yavaş karın bölgeme doğru gitmişti.
Kan geliyordu.
Ağrı saplanmıştı. Gözlerim kararmıştı. Yerdeydim.Bazen bir şeyleri başarmaya çalışırken hep hata yapan o tip bendim sanırım.
Hayatta hatalarımdan ders çıkarmaya çalışırken hatalar beni hayatımdan çıkarıyordu.Aradan 7 saat geçmişti.
Gözlerimi açtığımda o klasik sahne yaşandı.
Hastane tavanı, yanımda serum ve ritim cihazı, diğer tarafımda Açelya...
Açelya?
Neden buradaydı?
Bana ne olmuştu?
Benim üzerimde neden koyunlu pijamalarım vardı? Bunları çöpe mi atsam?
Biz- biz baskın yapıyorduk.
Ne oldu?Tüm bu sorgulamam Açelya 'nın başımın dibinde bağırması ile bölündü.
'Aaa valla açtı gözünü, yemin ederim açtı gözünü. Kız kalk. Dedik sana dimi bırak şu işi diye. Sen bu hallere düşecek miydin Miray'ımmm. Yok ya sakalımız yok ki sözümüz dinlensin. Hayır yani-'
Açelya' nın bıraksam 30 dakika daha söyleneceğini düşünerek araya girdim.
'Açelya! yeter mi acaba? Bi dur zaten ağrım var. Bi de sen durmuyorsun.'
'Ay kuzum kusura bakma ama sen de beni sinir ediyorsun. Neyse iyisin değil mi bir şey ister misin?'
'İyiyim iyiyim. Ne olmuş bana? Sen ne zamandır buradasın.'
'Şimdi bunları konuşma zamanı değil bir kalk sonra konuşuruz. Zaten sana azar şov başlatıcam. '
'Eyvah desene. Bu arada şu telefonu bir ver bizimkilere haber vereyim. '
'Pardon şekerim de neyin haberini veriyorsun? Ben senin haberini geç aldım. Şimdi geldim. Benden önce zaten 6-7 saattir biri bekliyormuş. İkinci refakatçi olarak bulunuyorum. Haberleri vardır yani.'
'Nasıl yani? Senden başka kim kalır ki o kadar saat?'
'Evet ben de düşündüm düşündüm bulamadım. Ayrıca kendime çok kızdım. Benim mirayımı kim benden daha çok sevebilir?'
'Bak onu doğru dedin.'
'Neyse dur ben hemşire çağırayım bir baksın sana.'
O sırada biraz doğrulup oturmak istedim. Sonradan kapı açıldı ve içeri biri girdi.
'Bu koyunlu pijamaları nereden aldınız Miray amirim?'