Aslandan gelecek cevabı bekliyordum.
'E tamam Savcım. Buyrun önden gidin.'
Vay vay vay. Centilmenlik de yapıyor paşam.
Aslan bana döndü.
'Hemen geliyorum.'
Beraber gittiler.
Şuan benimde gitmem gerekiyor mu? Yanlız bırakmalı mıyım? Aman canım sanki ne yapacaklar? Odayı gösterip geri gelecek. Sakin. Bir şey yok.Ben de işime döndüm.
'Erkan, bu Tarık hakkında bir gelişme oldu mu?'
'Amirim şöyle ki şahit falan olmadığı için bir iz süremiyoruz. Sadece o parkın karşısında bir bakkal var. Oranın sahibi ile görüşelim isterseniz.'
'Tamamdır. Yılmazı da al gidelim.'
'Nereye gidiyorsunuz?'
Aslanın sesiyle arkama döndüm.
'Olay mahalline gidiyoruz.'
'Ben de geliyorum.'
'Aa Aslan amirim ne gerek var? Siz burada Savcı Hanım ile kalın. Buraları gösterirsiniz. İşte tuvaletiydi, masasıydı ne bileyim dağı taşı toprağı. Savcı bulamaz falan..'
'Miray amirim benimle bir dakikalığına gelebilir misiniz?'
Erkan döndüm.
'Arabayı hazır et. Hemen geliyorum.'
Aslan ile başka bir odaya geçtik.
'Evet amirim sizi dinliyorum.'
'Miray. Hayırdır?'
'Ne hayırdır?'
'Trip mi yiyorum ben şuan?'
'Ne tribi Allah aşkına, işim gücüm var benim!'
Tam yanından gidecekken kolumdan tuttu, kapıyı kapattı ve duvara sırtımı dayadı.
'Miray.'
Kulağıma fısıldayarak konuştu.
'Kıskandın mı sen beni?'
'Ne kıskanması? Kıskanma yok. Bir şey olmadı.
Hadi bırak beni.''Hayır, ikna olmadım. Söyle ya, de ki ben kıskandım'
'Ben kıskanmam canım benim.'
'Yaa, gözlerin öyle demiyor ama..'
'Ne diyormuş gözlerim?'
Dudağıma yaklaştı ve öptü. Geri çekildi.
'Bunu diyordu.'
'Sen- sen var ya, çok yanlış anlamışsın ne dediğini gözlerimin..'
'Bence yanlış anlamadım.'
Aslan ellerimle göğsünden ittirdim.
'Tamam ama artık bu nedir ya Allah Allah durup durup öpüyor. Hadi kardeşim işimiz gücümüz var.'
Kapıyı açıp çıktım.
Yüzümde neden mal bir sırıtma vardı? Hayır miray şuan Aslan odununa sırıtamazsın. Kendine gel!Karakoldan çıkıp parkın oraya geçtik.
'İşte amirim, bakkal burada.'
'Bi konuşalım bakalım.'
İçeri girdik. 50 yaşlarında bir amca vardı.