Sorunun geldiği ses tanıdıktı.
Arkamı döndüm. Aslan Dinçtürk...
Bu adam beni hep bu pijamalarla mı yakalayacaktı?
Oturduğum yerden kalkıp üstüme başıma biraz çeki düzen vermiştim. Ne kadar verebilirsem(!)'Amirim e- siz ne yapıyorsunuz burada?'
'Gideyim istersen?!'
Bunu derken refakatçi koltuğunu çekip oturmuştu.
'Yok yani o anlamda demedim. Saat geç oldu, evinize gitseydiniz.'
'Miray amirim bugün 1.7 lik mermi neredeyse kalbinize denk geliyordu. Ve bu benim sorumlu olduğum bir görev esnasında oldu. Bunun olmasında benim de payım var.'
Aslan amirin böyle düşünüyor olması beni rahatsız etmişti. Sonuçta benim vurulmam onun suçu değil, tamamen kendi dikkatsizliğimdi.
'Amirim lütfen, sakın öyle düşünmeyin. Bunun sizinle alakası yok. Zaten sizin sayenizde yakaladık.'
Oturduğu yerden kalktı. Yavaş adımlarla olduğum yere geldi ve önümde durdu. Bütün hareketleri izliyordum. Ve ne yapacağını anlamaya çalışıyordum.
Giydiği ceketinin iç cebinden bir adet çiçek çıkardı. Bana doğru uzattı.
'Bugün gelen sesi duymasaydın o şerefsiz katili bulamayacaktık. Bu çiçekte binlerce gencin hayatını kurtardığın için...'
Ayı diye bahsettiğim karşımdaki adamın şuan yaptığı hareketle neredeyse bayılacaktım. Neler oluyordu? Neden kalbim yine hızlı atmaya başladı? Küçük bir çiçekten neden bu kadar etkilendim?
'Amirim ne desem bilemedim. Çok teşekkür ederim. Hayatımda aldığım anlamlı çiçeklerden bir tanesi oldu.'
Gözlerim bir çiçek bir de Aslan amir'in gözleri arasında gidiyordu. Gözlerinin içine bakamıyordum. Bir süre sonra bakmaya başladım ve saniyeler dakika oldu.
Ama bu sessizlik kapı sesi ile bozulmuştu.Gürkan başsavcı gelmişti.
'Miray amirim öncelikle çok geçmiş olsun. Bir daha lütfen daha dikkatli ol. Bizi çok endişelendirdin. Düzelene ,kendini iyi hissedene kadar da dinlen. Ve ayrıca tebrik ederim. Bugün çok güzel işler başardınız.'
'Bugün dinlensem yeter Başsavcım. Teşekkür ederim.'
Biraz daha konuştuktan sonra çıkmışlardı.
Açelya hemşire ile gelmiş kontroller yapılmıştı. Bir gün daha hastane de kalmam gerektiği için sabaha kadar burada kalmıştık.
Biraz ağrılı uykunun ardından sabah olmuştu.
Çıkış yapacaktık.
Artık eve gidip şu lanetli pijamaları çıkarmak istiyordum.
Çıkış işlemleri için lobiye indik.
İmzalanacak kağıtlara bakarken üst kısımda refakatçi listesini görmüştüm.16.07 Aslan Dinçtürk
22.35 Açelya UlubeyNasıl yani 6 saat Aslan amir benim yanımda mı durmuştu?
Neden bana söylemedi?
Yüzümde anlamsız bir sırıtma ifadesi belirmişti.
Sonradan kendime ne sırıtıyorsun diyerek imza atıp çıkışa yöneldik.Eve geldiğimde direkt kendimi yatağa atmıştım. Açelya da ne olur ne olmaz diye bu gecelik yanımda kalacaktı.
Sabah olmuştu.
Bugün işe gitmeyeceğim için biraz geç kalktım.
Açelya ile kahvaltı yaptık.
Sargılarımı değiştirmem gerekiyordu. Pansuman dolabından sargı bezi aradım. Ama sanırım yoktu. Açelya da olacağını düşünüp ona sormaya karar verdim.'Açelya senin evde sargı bezi falan var mıdır? Benim ecza dolabında kalmamış.'
'Ay bilemedim ki? O değil de ben işe geç kalıcam. Bana geçelim sonra sana anahtarı veririm bakarsın. Akşam senden alırım.'
'Tamamdır, ayarlarım. Teşekkür ederim.'
Açelya 'nın evine geçmiştik.
'Bak bir şey olursa hemen arıyorsun. Şak kapıdayım. Hadi görüşürüz.'
'Tamam 400 defa söyledin. Hadi görüşürüz kolay gelsin.'
Uğurladıktan sonra ecza dolabını aramaya başladım. Sormayı aklım kesmemiş olabilir. Evin bakmadığım yeri kalmamıştı. Etrafa bakmaya devam ederken kapı çalmıştı. Kesin Açelya bir şeyini unutmuştu.
'Bakalım neyini unuttun Açelya-'
Kapıyı açmamla gördüğüm kişi dumura uğratmıştı.
Aslan Başkomiser.
Bu aralar herkesten çok görür olmuştum.'Bana bir şaka mi dönüyor? Sen yan apartmanda oturmuyor musun?'
'Yok. Yani evet de şaka yok. Burası arkadaşımın evi. Öyle. Siz niye gelmiştiniz amirim?'
'Ben? Şey Açelya bana bir tatlı vermişti de çıkarken tabağı vereyim dedim.'
Ah Açelya tatlı bile yapmış kız. Seni gidi hamarat.
'Anladım. Ben söylerim.'
'Tamamdır o zaman. Sen iyisin değil mi bu arada?'
'İyiyim iyiyim. Toparladım.'
'Güzel. O zaman ben gidiyorum. Görüşürüz.'
Tam gidecekken dilimin kemiği olmadığı dakikalar yaşandı.
'Bu akşam boş musun?'
Aslan amir dediğim şeyle bana doğru tekrar dönmüş ve gülmesini tutamamıştı.
Güldüğünü görünce yerim dibine kendimi soktuğumu da farkettim. Çıkartmak için çabaladım.'Yani boş musun derken bu akşam müsait misiniz anlamında şey ettim.'
'Öyle mi şey ettin?'
'Hıhı..'
Kafasını biraz öne eğdi kulağıma fısıldayarak ;
'Üzerinizdeki koyunlu pijama hatırına daveti kabul ediyorum. Akşam saat 8 de kapının önünde... '
Merdivenleri inmesine rağmen ben hala kapıda donakalmıştım. Daha demin ne yaşanmıştı? Evet yine bu koyunlu pijama... Gerçekten atmak şart olmuştu.