-Üçlü Kısır-

74 21 3
                                    

Sabah yatağımdan çok zor uyandım.
Yatağa iple bağladıklarını düşünmüş bile olabilirim.
Dün akşam duyduklarım sanırım ben de çöküntü etkisi yarattı. Tepki bile verememiştim.

İşe gitmek için artık kalkmam gerekiyordu. İçinde olduğumuz dava beni çok yoruyordu. Elimizde bilgi olmadan katil bulmaca oynuyorduk.

Evden çıktım. O sırada yan apartmanda benden küçük diyebileceğim bir kız yanında bavuluyla merdivenlerde oturuyordu. Acaba başı dertte miydi? İçimdeki vicdan gereksiz yere beni dürtmüştü. Yanına gittim.

'Merhaba.'

Kafasını kaldırıp bana baktı.

'Merhaba'

'Burada böyle Karadeniz de gemilerin batmış gibi oturuyorsun. Bir sıkıntı varsa yardımcı olabilirim.'

'Bir sıkıntı yok. Elimde valizle bekliyorum. '

Uzaktan geldiği belliydi ama bu apartmanda kim için gelmişti. Bir tahminim vardı.

'Sen Aslan Dinçtürk'ü tanıyor musun? '

'Evet. Kendisi abim olur. Sen nereden tanıyorsun?'

'Sapığım kendisi. Şaka şaka, iş yerinden tanıyorum.'

'Anladım. Sen işe gidince söylesen olur mu?'

Kızın Aslan'ın kardeşi olması ile resmen batış anım yaşanmıştı. Dün Aslan'a sorduğum şeyin cevabını almıştım. Buradan r yapmak oldukça zor olacaktı.

'Dur ayarlarız onu. İlk önce isminizi alayım hanımefendi.'

'Deniz.'

'Ben de Miray. Şimdi benimle geliyorsun.'

Üst kata hemen evime çıkardım.
Açelya'yı hemen eve çağırdım. Bugün izinli olması iyi olmuştu. Üçümüz oturduk ve önce dün yaptığım kısır artı sarma ikilisinden yedik. (ana olacak kadınım.)

'Heh şimdi mükemmel kahvaltımızı yapmış olduk. Evet Deniz, bu Açelya ablan abinin alt komşusu, beni biliyorsun zaten. Biz dedikodu yapmayı sevmeyiz, değil mi Açelya?'

'Aa asla bizlik şeyler değil, hiç sevmeyiz.'

'Heh aynen. Ama senin bu abin bir sır küpü. Bak kız kardeşi olduğunu bile şuan öğrendim. Şimdi ben işe giderim abine söylerim, istersen fırça bile atarım.'

'Oldu olalı öyle zaten de neyse teşekkür ederim. Kısır çok güzeldi bu arada.'

İşe geç kalıyordum. Açelya ile Deniz evine geçip ben de karakola doğru yol aldım.

'Hoşgeldiniz amirim. Size iki iyi bir de kötü haberim var.'

'Ulan ibo iki gündür haber veriyorsun. Biri kötü diğeri ondan da kötü. Lafı uzatma dal birinden.'

'Tamam şöyle ki iyi olan bu şüpheli şahıslardan birini bulduk. İkinci iyi haber de bununla bağlantılı olarak ikinci vaka da parmak izinden çıkan kişi bu bulduğumuz adam.'

'Şükür iyi haber geldi. Kötü olan ne?'

'Adam konuşmuyor.'

İbo'nun dediğiyle rahatlamıştım. Birini konuşturmak işin en kolay kısmıydı benim için.

'Hah ibocum sen hala amirini tanımamışsın. Sorgu odasına al. Geliyorum.'

'Tamamdır amirim.'

İbo giderken son anda seslendim.

'Gel bi.'

'Efendim amirim.'

'Aslan amirin nerede?'

'En son terasta dosyalarla ilgileniyordu.'

'Tamam. Kaykıl.'

'Amirim ne yapacaksınız ki Aslan amiri?'

'İbo, kaykıl.'

İyice meraklı bir şey olmuştu bu İbo.

Sorguya geçmeden şu işi halletmem lazımdı. Terasa geçtim. Yanına gitmek için hiç yoktan 36 defa düşünmüştüm. Dün konuştuklarımız tekrar tekrar canlandı. Yavaşça gittim.

'Aslan.'

'Miray.'

'Müsait misin?'

'Sana her zaman amirim.'

Dur be adam. Şurada iki dakika nefesim daralmasın.
Önce dün için söylemem gereken şeyleri dökmek istedim. Bir daha böyle fırsat bulamazdım.

'Ben nasıl söylesem.. dün için bir şey diyemeden gittim. Özel hayatına karışmak istemezdim. Ama merak ettiğim için duramadım. Birini sevdiğini-'

'Birini seviyorum ve o bunu hala anlamadı. Şuan karşımda dikilmiş bana açıklama yapıyor.'

'Yani tamam anlam- NE?'

Bir dakika burada şok geçirmem mi gerekiyor? Aa nabzım atmıyor? Alo, imdat! Doktor yok mu?

'Nasıl yani karşında ben dikiliyorum. Ben açıklama da yapıyorum.'

'Aynı zamanda sevdiğim kişi de sensin. Tesadüfe bak.'

Ağzı kulaklarına varana kadar sırıtıyordu.

'Senin sevdiğin kişi ben miydim?'

'Şükürler olsun anladın Miray amirim. Ama sanırım arkadaş olarak kalacağız.'

'Niye arkadaş kalıyoruz pardon. Niye yine amir oldum ben?'

'E baksana karşılık alamadım.'

Haklıydı. Benim de onu sevdiğimi söylemem lazımdı. Ama bunu söylemek yerine başka bir şekilde göstermek istedim.

Kollarımı açtım. Sıkı sıkı sarıldım.
O da kollarını belime doladı.
Kafam göğsüne yaslıydı. Bu adam nasıl bu kadar uzun lan?

'Ben iki gündür ne yaşıyorum haberin var mı? Mesajlar geliyor. Telefonda birileriyle konuşuyorsun
Merak etmeyip ne yapayım?'

'Bir dakika bir dakika sen benim telefonla konuşmalarımı dinleyip mesajlarımı okuyup bir de karşıma geçip konuşuyor musun?'

'Tamam biraz ayıp etmiş olabilirim. Ama denk geldi. Bilerek yapmadım.'

'Peki öyle olsun hanımefendi. Artık ikimizde birbirimizi bildiğimize göre rahatlayabiliriz.'

Konuşmaya devam ederken asıl konuyu unutup lafı oraya getirmiştim.

'Sen telefonlarına neden bakmıyorsun?'

'Şarjım yoktu. Şarjda şuan. Neden ki?'

'Kardeşin gelmiş canım benim. Sen burada teras havası al.'

'Ne? Ne zaman? Sen nereden biliyorsun? Neredeymiş şimdi?'

'Bir sakin. Eve git. Açelya' nın evinde akşam konuşuruz şimdi ben sorguya giricem hadi hadi! '

'Tamam. Gidiyorum.'

Tam gidecekken;

'Ben bir şey unuttum!'

'Ne unuttun?'

Hızlıca yanıma geri dönüp yanağımdan öpmüştü.

'Heh tamam aldım.' diyip sırıttı.

Sonradan hızlı hızlı terastan indi.

Yanağımdan öpmüştü. Gerçek miydi bu? Rüya mı görüyordum? Daha 1 ay önce kedi köpek olduğum adamla terasta birbirimizi sevdiğimizi söyledik. Ulan öptü beni öptü. Ben şuan terastan bağırsam biri duyar mıydı? Neyse rezil olmaya gerek yoktu.

Son Başlangıç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin