İyiki geldin. Yazıma deniz, kışıma kar, baharıma çiçek, güzüme yağmur getirdin.
Oysa ben senden önce çöl gibiydim...
Allahım ne sulugöz olmuştum ben böyle? Oysa ben 'gülen kız'dım. Ama o sözleri gözleri gözlerimde okuması nasıl bir manzaraydı? Kendimi tutmam imkansızdı. Göğsüne yasladığım başımı usulca elleri arasına aldı. Parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.
"Bir daha ağlamak yok güzellik." Gülümseyerek gözlerime birer öpücük kondurdu. "Güzel gözlerin artık gözyaşlarına değil öpücüklere boğulacak. Anlaştık mı?" Bende kirpiklerimi kırpıştırıp kafamı salladım. Sonra da başımı omzuna koydum.
"Ne dersin gitsek mi artık? Hem kulüp de dağılmıştır."
"Hep burada kalabilirim. Baksana deniz, iyot kokusu, şiirler, sayfalar, ve birbirinden güzel adamlar. Ve... Sen."
"Sonuncusunu sevdim sanırım." Ufak bir kahkahadan sonra devam etti. "Şuan için denizi ve iyot kokusunu sana veremem ama bu şiirler ve güzel adamlar yakında elinde olacak. Ve ben de hep yanında olacağım."
"Hep yanımda ol..." Başımı omzundan çekip gülümsedim. "Ve bunlar nasıl benim elimde olacakmış bakalım?"
"Sen kızlara güzel sürprizini yap, belki seni de bir sürpriz bekliyordur."
"Öyle mi? Neymiş bakalım o sürpriz?"
"Adı üstünde sürpriz. Çok meraklıyız bakıyorum."
Burnumu sıkarken elini tuttum. "Çok gıcığız bakıyorum."
O kahkaha atarken bende kıkırdadım. "İyi öyle olsun. Önden buyrun beyefendi."
"Birlikte hanımefendi." deyip beni kucağına aldı. Tekneden çıkınca birlikte yürümeye başladık. Sahilde Derin ile Yalın kol kola, Sidelya ile Çınarda yan yana karşılıklı oturuyorlardı. Yalın her zamanki neşesiyle bize döndü.
"Ooo çifte kumrular gelmiş."
"Yalın bey, sanki ben bizden başka kumrular da görüyorum etrafta ne dersin?"
"Yenge derim."
"Bence baldız da diyebilirsin."
"Bak o da olur çok mantıklı." Koluna yediği dirsekle sustu. Derin daha sonra da bana dönüp "Rima!" diye uyardı.
Çınarda "Evet gençler bittiyse çekişmeniz, ne yapıyoruz bakalım?"
"Şey sanırım bugünlük hiçbir Çınar. Şey ama yarın size sözüm olsun hep beraber yemeğe gidelim oradan da bir yere geçeriz."
"Peki öyle olsun bakalım Rima hanım. Neresiymiş bakalım bu bir yer?"
"Yani buldum ben size bir yer... Yarına kadar bekleyin bakalım."
"Bana da mı söylemeyeceksin?" Masumca sızlanan Derin'e döndüm.
"Hiç bakma öyle masum masum. Çifte standart yok."
"İyi be gidiyoruz o zaman bizde." Demişti ki birden geri döndü. "Arel öğrenirsen Yalın'a söyle. Bana söyleyeceğinden değil de o merak etmesin diye söylüyorum."
Sonra Yalın da döndü. "Hiç söyler miyim kardeşim?"
Neyse ki Çınar müdahale edip onları döndürdü. "Biraz daha devam ederseniz yarın bir planımız olmayacak, düşün önüme."
Sonunda vedalaşıp Arel ile kalınca ona döndüm. "Ne dersin Deniz'i arasam mı? Son kontroller için."
"Bence Deniz Fenerin gelmesin. Biz hallederiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ
Teen FictionGeçmişim, geleceğimdi... Gerçekten gelecek miydi, yoksa hep bekleyecek miydi? Rima ve Arel geçmişte aynı geleceği düşlerken, farklı geleceklerde geçmişin izlerini bulabilecek mi?