Kamp-Bölüm 19

57 5 0
                                    

En güzel hediye de kan bağı olmadan sahip olduğunuz kardeşlikler...


AREL'DEN:

Sabah gözlerimi açtığımda arayanın 'Şiirim' olduğunu görünce yatağımda dikleşip kendime çeki düzen vermeye başladım. Bu sırada Yalın kafasını yataktan uzatıp yastığı üzerime fırlattı.

"Oğlum sanki düğüne gidiyorsun, açsana şu telefonu... Kafam şişti, kafam."

"Bağırmasana sen ya. Rimam arıyor sus!"

"Ooo baldız yemgem... Bende diyorum ne bu heyecan. Selam söyle, selam."

Yalın'a yastığı geri fırlatıp telefonu açtım. 

"Arel, uyuyor muydun canım?"

"Hayır canım, Yalın ile uğraşıyordum."

"Tamam o zaman o şebekle, uykucuyu da alıp bize gel."

"Bir şey mi var canım?"

"Hayır canım merak etme."

"Beni mi özledin yoksa?"

Kıkırdayıp "Arel ya!" dedi. "Hadi kapatıyorum ben bir an önce gelin."

Çınar'ı zorla kaldırıp sonunda eve geldik. Kapıyı Derin açtı. Burnuma gelen enfes kokulara dayanamadım.

"Hımm, bu kokularda ne böyle?"

"O kadar şanslısın ki yetenekli sevgilin döktürüyor yine."

Ben içeri geçerken Yalın da elini Derin'in ellerine kenetledi.

"Benim küçük hanımım neler yapmış acaba?"

"Üzgünüm, o işler bana biraz ters. Bizim yemeklerimizi Rima yapacak ukalam. Hatta hep onu yakınımda tutmayı düşünüyorum."

Rima mutfaktan göründü. Başında topuz, üzerinde önlükle oldukça tatlı... Hımm hamarat... Ya da sempatik... Ben düşüncelerimle boğuşurken o her zamanki neşesiyle Derin'e doğru gülümsedi.

"Tabi canım, tabi. Ben size özel yemek yapmaya gelirim hatta. Yandın enişteciğim anlayacağın."

"Olsun baldız yengem, biz de birlikte yapar öğreniriz."

Yalın ile Derin kıkırdaşıp salona geçerken Rima'nın kulaklarına eğilip sarıldım. "Ben dünyanın en şanslı adamıyım."

Kıkırdadı. "Ben de dünyanın en şanslı kadınıyım."

Mutfağa birlikte girdik. O da tavaya koyduğu pan keklere döndü. Kapı çalınca ona baktım. 

"Kim gelecekti canım?"

"Denizler gelmiştir canım, kızlar bakar."

"Ne? Onun ne işi var burada?"

"Sevgilim sakin ol. Biliyorsun bizimkiler orada kaldı. Üstelik herkese söyleyeceğim bir şeyler var."

Nasıl da huzur veriyor sesi. O deniz fenerine olan sinirim bir anda kayboldu. Ona tekrar sarıldım. Sonunda kahvaltıyı hazırlayıp oturduk. Bu kadar şeyi ne zaman almış, ne zaman yapmış bilmiyorum ama gerçekten hamarattı benim sevgilim. Biz yemeye devam ederken o çatalını kenara koyup her zamanki, hiç silinmeyen gülümsemesiyle konuşmaya başladı.

"Gelelim bugünkü asıl toplanma sebebimize. Kamp'a gidiyoruz... Hey bakmayın öyle. Tamam açıklıyorum. Gideceğimiz yerde kamp eşyalarını kiralayacağımız bir yer biliyorum, üstelik de şimdi karar verirsek akşama orda oluruz."

BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin