Ada-Bölüm 23

26 2 1
                                    

Leyla ne diler Mecnunundan başka? 

Ve Mecnun ne diler Leylasından başka?


Sabah dinlenmiş bir halde kıpırdanırken sıcak derin bir nefes, ardından da bir kıkırtı duydum. Gözlerimi açtığımda Arel'in kolları arasındaydım. Ya da sanırım o benim kollarım arasındaydı. Yeni uyandığını belli eden gözleri gülüyor, dudaklarını kıvırmış gülüyordu. Hale bu duruma alışamadığım için huzursuzca kıpırdandım. En sonunda da bu etkileyici gülüşün sebebini merak ettim.

"Bu kadar komik olan ne bakalım?"

Kafanı sallayıp bir kahkaha attı. Ona şaşkınca bakarken dayanamamış olmalı ki sonunda konuştu.

"Uyurken hiç de bu kadar masum değilsin?"

Şaşkınca doğruldum. "O da ne demek?"

"Benimle kavga ediyordun rüyanda. Söyle bakalım ne yapmış bu eşek sana?"

Ah hayır ya nasıl da unuturum? Uyku sayıklamalarım. Utançla gözlerimi devirdim. "Şey ben... Aslında çok sık olmuyor, ama arada bilinçsizce oluyor işte. Afedersin seni gece gece bağrışlarımla mı uyandırdım?"

"Uyandırdın, ama çok güzeldi. Böyle kaşlarını çatmış, benimle sıkı sıkıya atışıyordun. Bir süre seni izledim, çok güzeldin."

"Çok ayıp ama bir de utandırıyorsun beni."

"Gel buraya gel. Hem hırçın, hem tatlı, hem güzel, hem olgun sevgilim. Bide uykusunda konuşan..." Beni kollarının arasına alırken balkondan gelen seslere odaklandım. Balkonda kim kalmıştı? Efil ve Poyraz. Telaşla terliklerimi giydim, Arel hiçbir şey anlamadan bana bakarken gel işareti yapıp balkona koştum. Çınar karşı balkona doğru bir şeyler söylerken Sidelya da kolundan tutmuş onu geri çekiştiriyordu. Efille Poyraz ortalıklarda yoktu. Çınar çok sinirli, Sidelya da bıkmış görünüyordu.

"Bir de yalnız gelecektiniz buraya baksanıza kurtlar kuşlar varmış burada!"

Çınar'ın sinirli sesine karşılık karşı balkondan sakin bir ses geldi. "Ya kardeşim niye anlamak istemiyorsun, bir dinle yanlış..."

"Neyi dinleyeyim? Sevgilime ne diye kağıt atıyorsun oğlum sen?"

En sonunda araya girdim. "Tamam, tamam. Durun ne oluyor burda?"

Sidelya bir oh çekip bana döndü. "Şükür ki sesimizi duydun Rima. Tükendim burda sabah sabah."

Sonra karşı balkondaki komşumuzu gördüm. Korkmuş gibi bir hali vardı. Hemen bana döndü. "Rima! Seni gördüğüme ne kadar sevindim anlatamam. Bu arkadaş beni yanlış anladı. Aslında..."

Çınar yine araya girdi. "Ne aslında? Ne yanlış anladı? Bu adam benim sevgilime..."

"Ay yeter Çınar! Dur bir anlatsın."

"Rima sabah balkona çıkınca bu sert arkadaşın sevgilisi sırtı dönük uyuyordu. Bu arkadaşta görünmüyordu. Bende sen sanıp okuduğum gazeteden bir parça kağıt koparıp sana doğru, yani balkona doğru attım. O da bu arkadaşa geldi ve uyandı. Ee tabi beni de dinlemeyince..."

Bu sefer Arel araya girdi. "Rima'ya niye kağıt atıyorsun sen acaba?" Ardından da Çınar yine dayanamadı. "Açıklamaya bak. Kaşınıyor musun oğlum sen?"

Sidelya gerilmiş sinirleriyle Çınar'ın kolunu bırakıp kapıya yöneldi. Giderken de bağırdı. "Maço birdi, iki oldu. Ben daha fazlasına katlanamam." Sidelya giderken komşumuz devam etti.

"Bak kardeşim sen de Rima'nın sevgilisi olmalısın. Sende beni yanlış anladın. Rima benim burdan çocukluk arkadaşım. Yazları birimiz birimizden önce gelince böyle uyandırır sürpriz yapardık. Nostaji olsun dedim. Şaka yapayım dedim, yapmaz olaydım!"

BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin