Benim en uzun yolculuğum senin kalbine. Durağı yok, durası hiç yok...
Erva koşup hemen üzerime atladı. "Uyayan güzel... Çok özledim seni..."
Özlemle sarılıp kulağına eğildim. "Bu uyuyan güzel konusunu konuşacağız Erva Hanım."
Erva'dan ayrılınca Sale her zamanki neşesiyle kollarını açtı. "Maviş... İyi gördüm seni. Ah nasıl da özlemişim."
Ardından Efil'e baktım. "Efil hadi ama çok özledim. Gel bu seferlik sarılayım sana."
Kollarını açtı. "Gel narin gel." Efil kimseye sarılmazdı, öpmezdi de sadece arada bir özel anlar olurdu işte.
Kızlar içeri girerken ardından Taha ve Mert ile tokalaştık. Onlar da içeri geçince tam kapıyı kapatıyordum ki biri kapıyı tuttu. Birden kapıyı açıp, şaşkınca önümdeki esmer, uzun boylu çocuğa baka kaldım. Oda şaşkın görünüyordu, sonra gülümseyip elini uzattı.
"Sanırım dışarıda kalıyordum. Ben Poyraz, Efil'in partneriyim." Partneri mi? Şaşkınca bende elimi uzatıp gülümsedim.
"Şey, memnun oldum. Kusura bakma görmemişim de bende Rima. Gir lütfen."
İçeri geçince Poyraz Efil'in yanına gitti. "Beni unuttun partner!"
"Buraya gelmeyi sen istedin partner!"
Onlar aralarında konuşurken, ah pardon tartışırken Yalın her zamanki sempatikliğiyle araya girdi.
"Kimse tanıştırmadı ama ben hemen sizleri tanıştırayım. Tabi öncelikle ben Yalın." Sonra Derin'in elini tutup havaya kaldırdı. "Bu küçük hanım da benim Derin'im."
Ben kıkırdamaya başlayınca Derin kahkaha atmaya başladı. Yalın da bize şaşkınca bakıyordu.
"Derin'i zaten tanıyorlar enişteciğim."
"Aşk olsun baldız yengem ya bu şimdi mi söylenir? Sana da aşk olsun küçük hanım, gülüyor bide. Seninle sonra hesaplaşacağız."
Kısa bir tanışma faslından sonra, bende soğuyan kahveleri tazelemek için mutfağa gittim. Kahvenin köpüklenmesini beklerken belimi saran elleri fark etmemle ellerini tuttum. Kafamı geriye doğru yasladım.
"Teşekkür ederim."
"Güzellik asıl ben teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Her şey için. En çok da benimle olduğun için."
Ellerimi çekip ona döndüm. Ellerimi yanağına koydum. "Arel... Bugün için, bu ev için, kızlar için ve... benimle olduğun için teşekkür ederim. Ve..." derken öksürme sesiyle kahveye döndüm Arel de "Ben içeri geçeyim o zaman canım." deyip mutfaktan çıktı.
"Bak bak bak. Mutfakta romantik dakikalar."
"Kahve yapıyorum Derinciğim. Lütfen yanlış anlaşılmasın."
"Tabi kahve nerde pişiyor? Arel'in gözlerinde mi?"
"Eşek ya. Hem nerde senin ukalan?"
"İçerde... Baldız yengesinin bir türlü götüremediği kahveleri bekliyor."
"Ayy tencere yuvarlanmış..." Kolumda hissettiğim Derin'in tırnaklarıyla sustum. "Tamam tamam ama yalan mı canım? Neyse burda bir cinayete kurban gitmeden ben kaçayım içeri..."
"Hani o fincanların tabakları? Leyla ya! Hadi git ben getiriyorum."
Kahveleri yudumlarken devam eden tatlı sohbet yerini kahkahalara bıraktı. Espriler, anılar, geçmişteki olaylar havada uçuşurken gülmekten kasılan çenemi sonunda açabildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ
Teen FictionGeçmişim, geleceğimdi... Gerçekten gelecek miydi, yoksa hep bekleyecek miydi? Rima ve Arel geçmişte aynı geleceği düşlerken, farklı geleceklerde geçmişin izlerini bulabilecek mi?