3

85 14 11
                                    


Yoongi, Jimin'in yanından ayrıldıktan sonra salona geçmişti. "Anne, hoşgeldin. Kusuruma bakma, beklettim biraz." Yoongi saygıyla eğilmişti. "Sorun yok güzel oğlum." Annesi ona sıkıca sarılmış ve elinden tutup yanına oturtmuştu. "Bugün erken çıkmışsın, baban söyledi."

"Evet, Jimin'e vakit ayırmak istedim." Bu sırada Jimin salon kapısına gelmişti ki durup hemen duvara yaslanmıştı. "Oğlum, onun nesini seviyorsun anlayamayacağım sanırım." Yoongi durup kaşlarını çatmıştı. "Bu konu kapandı demiştim size değil mi anne? Onun hakkında konuşmayacaksınız demiştim."

"Şirket işlerini kenara atıp onunla ilgilenemezsin Yoongi! Şirket daha önemli tabii!" Annesinin sesi yükselmişti. Jimin yaslandığı duvardan tutunuyordu. Gözleri doluyordu, birtanecik eşini zor duruma sokmuştu. "Jimin'i reddettiğinizde ve şirketten pay alamayacağımı söylediğinizde ben şirketten vazgeçmiştim anne, hatırlıyorsun değil mi?"

Jimin bunu bilmiyordu işte. Yoongi'nin ailesinin sorun çıkardığını biliyordu ama işlerin bu derece ilerlediğini bilmiyordu. "Bunu ben söylemedim Yoongi! Baban istedi, biliyorsun." Yoongi gözlerini devirmişti istemsizce. "O benim eşim, ben de onunla evliyim. Bunu kabullenin ya da yıllar önce dediğiniz gibi evlatlıktan reddedin."

"Hayır oğlum! Elbette böyle bir şey olmayacak! Sen bizim çocuğumuzsun, her şeyimizsin." Annesi Yoongi'ye sıkıca sarılmış ve sahte gözyaşları dökmeye başlamıştı. "Aramız bozulmasın oğlum lütfen. Eşin yüzünden anneni bir kenara atamazsın! Bunu yapma ne olur!?" Annesi feryat figan ağlarken Yoongi onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Jimin de odanın dışında, kapının yanında, yere çökmüş sessizce ağlıyordu. "Seninle vakit geçiremiyoruz oğlum, seni özlüyorum."

"Tamam anne, vakit geçiririz." Annesi ona gülümsemişti. "Yarın? Yarın olur değil mi?" Yoongi bunun reddetmek zorundaydı çünkü ertesi gün Jimin'in doğum günüydü. "Hayır olma-"

"İtiraz yok! Yarın sabah seni almaya geleceğim!" Annesi gülerek yerinden kalkmıştı. "Şimdi gideyim de yarın için hazırlık yapayım!" Annesi bunu söyleyince Jimin hemen çöktüğü yerden kalkmış ve kendini yatak odalarına atmıştı. Onunla karşılaşmak istemiyordu.

Annesi çıktıktan sonra Yoongi sıkıntıyla yerine oturmuştu. "Siktir, yarın olmamalıydı." Jimin'in doğum gününü kutlamak için bir sürü plan yapmıştı. Ama annesi işleri bozmuştu böyle. Morali bozulsa da Jimin'e belli etmemeye karar vermiş ve yerinden kalkarak tekrar yatak odasına dönmüştü. "Bebeğim?" Jimin arkası dönük bir şekilde yatakta yatıyordu. Tek isteği Yoongi'nin onun ağladığını fark etmemesiydi.

Yoongi, o cevap vermeyince uyuduğunu düşünerek yavaşça arkasına yerleşmişti. Onun da tek istediği eşinin güzel kokusu içinde huzurla uyuyabilmekti. Onu sımsıkı sarıp sırtını göğüsüne yaslamıştı. "Güzel meleğim, her şeyim."

*

Saatler boyunca çektikleri güzel uyku son bulmuş ve önce Jimin uyanmıştı. Yavaşça dönerek Yoongi'yi izlemeye başlamıştı. Yanaklarını okşuyor ve pürüzsüz teninde gözlerini gezdiriyordu. Yoongi'si çok eşsizdi, bir taneydi ve onundu. "Canımın içi, keşke ne zorluklar çektiğimi bilseydin sen de. Keşke birbirimize karşı dürüst olabilseydik."

Bunları Yoongi'nin uyuyor olduğunu düşünerek söylemişti. Ama öyle değildi. Yoongi uyanıktı ve hepsini duymuştu. Gözlerini açmadan yanağındaki eli tutmuş ve avucuna öpücük kondurmuştu. "Sorun ne bebeğim? Söyle bana, anlat."

"Yoongi'm, yarını beraber geçiremeyecek miyiz?" Yoongi hızla gözlerini açmıştı. Annesi ile olan konuşmayı Jimin'in duyduğunu düşünmemişti. "Sadece sabah olmayacağım güzelim. Akşamımız beraber geçecek söz veriyorum."

black rose | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin