14

56 8 16
                                    


"Kalbinin durumu iyiye gidiyor gibi görünüyor ama bu bizi yanıltmasın Jimin. İlaçlarına da yaşam düzenine de aynen devam ediyoruz. Yoongi ile son zamanlarda daha çok vakit geçirmeniz de etkili oluyor gibi."

Jimin, Namjoon'un dediklerine gülümsemişti. Yoongi ile son birkaç akşamdır beraber vakit geçiriyorlardı. Gündüz de evde arkadaşlarından biri mutlaka bulunduğu için Bayan Min eskisi kadar gidip gelmiyordu artık.

Jimin kucağında Mingi ile hastaneden çıktıktan sonra eve gitmişti. Mingi'yi giydirmiş ve parka götürmeye karar vermişti. Tabii korumaları olmadan olmazdı. Evlerinin yakınındaki parkta onunla oynarken yanına bir adam ve oğlu gelmişti. Oğlu Mingi'ye el sallıyor ve onunla oynamaya çalışıyordu. "Merhaba."

"Merhaba." Jimin adamı tanıyıp tanımadığını anlamaya çalışıyordu. "Ne kadar tatlı bir bebeğiniz var. Bu da oğlum Yunho. Pek arkadaşı yoktur. Acaba ikisi oynasalar olur mu?" Jimin başta emin olamasa da sonradan kabul etmeye karar vermişti. "Tabii! Mingi'nin de oyun arkadaşı yok ne yazık ki. İyi olacaktır."

Jimin ve adının Jeong Sewoon olduğunu öğrendiği adam beraber bir banka oturmuş ve sohbet etmeye başlamışlardı. Jimin'in gözü genellikle Mingi'nin üzerindeyken Sewoon ise bakışlarını Jimin'den çekmiyordu. Ani bastıran yağmur ile Jimin yerinden fırlamış ve Mingi'yi kucaklamıştı. "Ah bu kötü oldu! Çocuklar eğleniyorlardı."

"Evet haklısınız." Mingi ağlamaya başlamış ve Yunho'yu göstererek babasının kucağından inmeye çalışıyordu. Yunho ile oynamak istiyordu. "Bebeğim, eve gitmeliyiz ama, hasta olacaksın böyle."

"İkisi de hala oynamak istiyor." Jimin, Mingi'nin daha fazla ağlamasına dayanamamış ve bir teklif sunmuştu. "Evimiz buraya oldukça yakın. Gelmek ister misiniz?" Sewoon gülümsemiş ve kabul etmişti. Kısa süre içinde Jimin, Mingi, Yunho, Sewoon ve Jimin'in korumaları eve varmışlardı. "Vay canına! Eviniz çok güzelmiş."

"Teşekkür ederiz." Jimin gülümsemiş ve salona buyur etmişti. "Mutfaktan sıcak bir şeyler getirmelerini isteyeceğim, hemen dönerim." Jimin kalkıp gidince Sewoon salonu incelemeye devam etmişti.

Bu sırada şirketteki işleri nihayet son bulan Yoongi, eve gitmeye hazırlanıyordu. "Hobi, babamın yurt dışında olması iyi oluyor. Ne dersin?" Hoseok gülmüştü. "Evet evet, kesinlikle öyle. O olmayınca her şey daha rahat ve iyi ilerliyor. Hem baksana Jimin ile Mingi'yi daha çok görüyorsun." Yoongi için en güzeli de buydu zaten.

"Jimin için sanki pek de bir şey değişmiyor gibi artık." Hoseok kaşlarını çatmıştı. "Ne demek istiyorsun Yoon?"

"Uzun süre onları yalnız bıraktım biliyorsun. Günlerce eve gidemediğim zamanlar oldu. Sanki o süreçte aramızdaki bağlar zedelenmiş gibi. Son zamanlarda evde olmamdan mutlular. Ama Jimin için sanki artık bir anlamı yok gibi. Onu kaybetmekten korkuyorum. O muazzam güzellikte biri. Çok güzel bir kalbi var. Onu kırmaktan, incitmekten çok çekiniyorum."

"Yoongi, onu çok seviyorsun biliyorum ve Jimin de seni çok seviyor. Sadece biraz zaman ver. Her şeyin düzeleceğine eminim." Hoseok ona gülümsemişti. "Umarım öyle olur Hobi. Her neyse! Şimdi gidiyorum. Sen ne yapacaksın?"

"Yugyeom ile buluşacağım. Aramızda bir şeyler olacak gibi! Heyecanlıyım!" Hoseok ellerini çırpınca Yoongi gülmüştü. "O halde sana bol şans!" Vedalaşıp arabasına geçen Yoongi eve gitmek için sabırsızdı. Yağmura rağmen hızlı hızlı sürüyor ve yolda kaysa da umursamıyordu. Neyse ki bir şey olmadan eve varmıştı. "Güzelim! Ben geldim!"

Salonda Sewoon ile oturan Jimin onu duymamıştı. Salona giren Yoongi tanımadığı bir adamı Jimin ile gülüşürken ve sohbet ederken görmeyi beklemiyordu. "Yoongi! Erken geldin!" Jimin kalkıp ona gülümsemiş ve sarılmıştı. "Misafirimiz olduğunu bilmiyordum. Hoşgeldiniz, ben Min Yoongi. Jimin'in eşiyim." Jimin'i bu sırada sıkı sıkı tutuyordu belinden.

black rose | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin