özel bir istek üzerine mutlu son da yazacağım iki tane özel bölüm olarak 💜
#######
"Hyung, kalbimi ona verin." Namjoon kaşlarını çatmıştı. "Yoongi ne dediğinin farkında mısın?" Yoongi başını sallamıştı. "Farkındayım, kalbim onun için atıyorken o olmadan olmaz değil mi? Ben yokken de kalbim atacak onun için. Hyung, kalbimi ona verin."
"Yoongi, hayır. Başka bir yol buluruz, başka bir şey yaparız. Bu olmaz." Yoongi başını iki yana sallamıştı. "Hyung, hayır, onsuz yaşamaktansa onu yaşatmak için ölmek istiyorum." Seokjin ve Namjoon birbirlerine bakmıştı. "Yoongi olmaz. Bunu yapamam." Namjoon kabul etmiyordu. "Hyung bana söz vermiştin."
"Öyle ama-" Yoongi onun sözünü kesmişti. "Hyung en başında onu yaşatacağına, iyileştireceğine söz vermiştin. Tut o sözünü şimdi." Namjoon gözlerini ondan kaçırmıştı. "Hyung, yapmak zorundasın!" Yoongi ısrar ediyordu. Namjoon en sonunda pes etmişti. "Tanrım, böyle olmamalıydı Yoongi. Siz mutlu olmalıydınız."
Seokjin gözyaşları akarken ona sıkıca sarılmıştı. "Hyung her zaman her şey aynı anda olmuyor gerçekten ama o mutlu olacaktır." Yoongi yutkunmuştu. Kararı kesindi. "Hyung, ne kadar vakitimiz var?" Namjoon iç çekmişti.
"Bununla ilgili sana birkaç test yapmalıyız. Kan değerlerinle ilgili, kalbini de muayene etmeliyim. Bunun dışında doldurman gereken evraklar da olacak." Yoongi başını sallamıştı. "İşe koyulalım o halde, her dakikamız önemli."
Gereken testler, muayeneler ve evrakların ardından hepsi sessizdi. "Hyung halletmem gereken birkaç şey var. Ona veda etmeden gitmemeliyim. Bana sadece bir saat verir misin?" Namjoon başını sallamıştı sadece. Konuşamayacak kadar berbat hissediyordu.
*
Yoongi hastaneden ayrılıp onunla ilk buluştukları yere gitmişti. Han Nehri yine ışıl ışıldı. Telefonunu çıkarıp bir video çekmeye başlamıştı. "Merhaba güzelim..."
İşini bitirip daha sonra da şirkete gitmişti. Uzunca bir yazı yazmıştı sevdiğine. Ona her şeyi söylediğini, anlattığını düşünüyordu. Tekrar tekrar baştan okumuş ve nazikçe katlayıp bir zarfa koymuştu. Ofisinden çıkarken her şeye son bir kez bakmış ve çıkmıştı.
Yapacağı şeyler bittiği için hastaneye dönmüştü. Mingi ile oynayan Taehyung, Jungkook ve Hoseok'a bakmıştı. Mingi iyi olacaktı. Jimin iyi olacaktı. "Çocuklar, sizinle vedalaşmalıyım."
"Hyung..." Hepsinin gözleri dolmuştu. "Öncelikle biliyorsunuz sizden en büyük isteğim Mingi'ye de Jimin'e de çok iyi bakmanız. Üzüleceklerdir biliyorum ama onların yanında olun. Jimin'e destek olun, Mingi'yi sevgi ve iyilik içinde büyütün. Sizinle çok güzel olacağına eminim. Ben her şey için de teşekkür ederim size." Teker teker Jungkook ve Taehyung'a sarılmıştı.
"Hoseok, her şeyden önce mükemmel bir dostsun. Çalıştığımız her an çok kıymetli benim için. Yanımda olduğun her an için teşekkür ederim. O iyileşince yapman gerekenleri biliyorsun, her şey hazır ve ayarlı. Lütfen ona yardımcı ol olur mu? Sana güveniyorum." Yıllardır asistanı ve yakın dostu olan Hoseok'a da sıkıca sarılmıştı.
"Seokjin hyung ona her anlamda destek verdin ben teşekkür ederim sana da. Seninle sık sık dertleşti biliyorum. Ona iyi geldiğin, sahip çıktığın için teşekkür ederim. Lütfen Mingi'yi sık sık kontrol et ki çok sağlıklı bir hayatı olsun." Seokjin dolu gözlerle bakıyordu ona. "Söz veriyorum Yoongi, Mingi çok güzel bir hayat yaşayacak." İkili sıkıca sarılmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/366397657-288-k230150.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black rose | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘉𝘭𝘢𝘤𝘬 𝘙𝘰𝘴𝘦 𝘣𝘺 𝘛𝘢𝘦𝘮𝘪𝘯 시들어 져 𝘳𝘰𝘴𝘦 𝘶𝘯𝘥𝘦𝘳 𝘵𝘩𝘦 𝘭𝘪𝘨𝘩𝘵 쏟아진 가시가 날 가슴 깊이 찔러 베어와 두 번 다시 볼 수 없을까? ####### Bir evde neden herkes güler ama hiç kimse mutlu olmaz? Neden herkes kendinde yaşar acıyı? Neden herkes rol yaparak sak...