"Günaydın bebeğim." Yoongi kolları arasındaki eşini öpe öpe uyandırmıştı. "Günaydın aşkım." Jimin de ona sıkıca sarılmış ve gülümsemişti. Günleri gerçekten artık Mingi ve Yoongi ile geçiyordu. Yoongi, ailesiyle bağlarını koparınca özgür kalmış gibiydi ve bu durumdan da memnundu. "Şirkete gidecek misin?""Gitmem gerekecek bebeğim evet ama uzun sürmez." Jimin başını sallamıştı. "Peki sonra şirkete gelebilirim miyim?" Yoongi gülümsemiş ve saçlarını okşamıştı. Tabii ki güzelim. Orası bizim şirketimiz. Şu an seni başına oturtsam yöneticilik hakkın var. Hem üniversiteyi tamamladığın için de bu işi biliyorsun sonuçta."
"Biliyorum! Ama seni takım elbiseyle görmeyi daha çok seviyorum. Çok yakışıklı oluyorsun." Jimin onun dudaklarına uzanmış ve uzun bir öpüşme başlatmıştı. Onun üstüne çıkan Yoongi de öpmeye devam ederken eliyle kıyafetinin içinde bir tur atıyordu. Böyle yaparsan evde kalacağım ve yatağı kıracağız."
"Kıralım. Hem sevişmemiz bana iyi geliyor. Sanırım mutluluk hormonu salgılanıyormuş, bu da kalbime iyi geliyormuş. Namjoon hyung söyledi!" Yoongi gülmüştü. "O zaman 7/24 sevişelim bebeğim. Kalbin çok çok iyi olsun böylece." Eğilip kalbinden öpmüştü onu. "Bu arada doktor kontrolün ne zaman?"
"Yarın sabah." Yoongi başını sallamıştı. "Bensiz gitmek yok. Tamam mı? Beraber gideceğiz."
"Tamam hayatım, beraber gideceğiz."
*
Ertesi sabah yine benzer şekilde uyanan ikili hızlıca hazırlanmıştı ve Yoongi de Mingi'yi hazırlamıştı. Jimin'in yanında olmak için ikisi de hazırdı. "Hadi gidelim!"
Hastaneye giderlerken Jimin çok geriliyordu. Bir şey çıkacak korkusu kaçınılmazdı. "Güzelim, sakin ol lütfen." Yoongi gözünü yoldan ayırmadan elinden tutmuştu. "Yoongi, ya bir şey çıkarsa? Bazen göğüsümde çok baskı hissediyorum. İyi olmuyor."
"Bebeğim bak, kendini çok geridiğinden de oluyor. Psikolojik olarak yüklendiğin için de kendini daha kötü hissediyorsun. Bir şey olmayacak söz veriyorum sana." Ama Yoongi de gergindi. Evde belli saatlerce tansiyon ölçümü yapıyorlardı Jimin'e. Hem tansiyonu hem de nabzı çok yüksek çıkıyordu. Onu germemek için iyi iyi diyordu ama hiç iyi olduğunu sanmıyordu.
Hastaneye vardıklarında gereksiz bir paparazzi kalabalığı karşılamıştı onları. Jimin arabadan inmek istemiyordu. "Bunlar da nereden çıktı?" Yoongi özel hastane olduğu için varlıklı insanların buraya geldiğini biliyordu. Ama bu kadar paparazzi anlamsızdı. "Bebeğim sorun yok, eğer çok soru sorarlarsa Mingi'nin doktor kontrolü deriz olur biter."
"Yoongi yanımda dur olur mu? Ben çok geriliyorum kamera önünde." Yoongi saçlarını okşamıştı. "Sana kimse bir şey yapamaz güzelim, izin vermem." Bir öpücük bırakıp arabadan inmişlerdi. Tabii ki fotoğrafları çekilmiş ve bir sürü soru sorulmuştu. Yoongi bu kadar merakı anlayamıyordu. Yakında çıkar kokusu diye düşünüyordu. Sorulardan kaçarak içeri girmiş ve Namjoon'un odasına yönelmişlerdi.
"Hyung? Gelebilir miyiz?" Namjoon gülümsemişti. "Tabii ki! Ben de sizi bekliyordum. Ah Mingi!" Namjoon, Mingi'yi kucaklamış ve sevmişti. "Bu bebek gün geçtikçe daha da tatlı oluyor!" Bu sırada kapı açılmış ve Seokjin gelmişti. Jimin'in her doktor kontrolünde yanlarında bulunmaya özen gösteriyordu. "Merhaba hepinize!"
"Merhaba hyung!" Jimin kalkıp Seokjin'e sarılmıştı. "Mingi! Tanrım! Hemen de büyüyor!" Seokjin de Namjoon'un kucağındaki Mingi'ye bir öpücük vermiş ve gülümsemişti. Yoongi, Mingi'nin etrafında hep sevgi dolu insanlar olmasını çok seviyordu ve bu kişilerle büyüyecek olması iyi hissettiriyordu. "Pekala! O halde kontrolümüze başlayalım Jimin!"
Namjoon, ondan sedyeye yatıp üstündekini çıkarmasını istemişti. Göğüs bölgesine bir jel sıkıp ultrason kullanarak bu bölgeleri inceliyordu. Kalp atış sesini cihazdan duyan Jimin her seferinde geriliyordu. "Derin bir nefes alıp tut lütfen." Namjoon elini ekranda gezdiriyor ve kendi kendine mırıldanıyordu. Onun yüz ifadesi Yoongi'yi korkutuyordu. "Tamam, şimdi derin bir nefes al ve ver."
Jimin söylenenleri sessizce yapıyordu. Biraz daha süren muayene sonrasında Namjoon sessizce ultrasonu Jimin'in üzerinden çekmişti. "Jinnie, Jimin'i jeli temizlemesi için lavaboya götürür müsün?" Seokjin bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Normalde Namjoon bunu yaptırmazdı demek ki Yoongi'ye bir şeyler söylemesi gerekiyordu. "Tamam Joonie! Hadi gel Jimin!"
İkisi çıkınca Namjoon koltuğuna oturmuş ve ekranda birkaç şeye bakmıştı. "Yoongi bunun için üzgünüm ama durum pek iyi değil gibi." İkisi de sessizliklerini korurken Namjoon tekrar konuşmaya başlamıştı. "Bu sorunu çok geç fark ettik ve bu da bir etken. Hemen bir şey olacak demiyorum, sadece daha sakin bir hayat sürmeli. Aksiyon, stres, üzüntü bunlar kalbi mahveder. Onu el üstünde tutuyorsun biliyorum ama şu an daha da hassas bir durumda. Bunları ona söylemeyeceğim ama sen bilmelisin. Jimin bunları duyarsa çok kötü olur sen de biliyorsun."
"Yani, yani ö-ölecek mi?" Yoongi de kendi kalbinin sıkıştığını hissetmişti o an. "Çok süresi olduğunu söyleyemem ama bu süreyi uzatmak için uğraşabiliriz." Yoongi'nin yanağından bir yaş süzülmüştü. "Hyung hayır, böyle söyleme. Onu kaybedemem." Yoongi tir tir titriyordu o an.
"Yoongi sakin olmalısın. Ona bunları yansıtmamalısın. Ona birkaç tedavi uygulamak için bir iki günlüğüne hastanede yatmasını sağlamalıyım. Onun yanında ol. Sadece önlem amaçlı olduğunu söyleyeceğim, endişelenmemeli. Ağladığını da görmesin lütfen, bak hepsi onun için."
Yoongi başını sallamış ve gözlerini silmişti. Sessiz geçen dakikaların ardından Jimin ve Seokjin içeri girmişti. "Geldik!" Jimin, Yoongi'nin yanına oturmuş ve Namjoon'a dönmüştü. "Şimdi, Jiminie, kalbin iyi fakat önlem amaçlı olarak birkaç tedavi uygulamalıyım. Belli ilaçlardan yüksek doz vererek bir bakıma kalbini güçlendirmek gibi bir şey olarak düşünebilirsin. Endişelenmene hiç gerek yok. Ama birkaç gün seni hastanede ağırlayacağız."
"Hmm, iyi olacaksa sorun yok hyung!" Jimin gülümsemiş ve Yoongi'ye dönmüştü. "İyi olacaksın tabii ki güzelim. Hep iyi olacaksın." Yoongi dolan gözlerini saklamak için ona sıkıca sarılmıştı. O an öyle acı çekiyordu ki tarif edemezdi. Seokjin, Namjoon'a bakıyor ve onun bakışlarından durumun hiç de iyi olmadığını anlayabiliyordu. "O halde birkaç kıyafet almak için eve gidip sonra hemen geri gelsek olur mu hyung?"
"Tabii ki Jimin! Eşyalarını aldıktan sonra tekrar yanıma gelin tamam mı? Özel olarak ben ilgileneceğim seninle." Jimin gülümsemişti. "Sen birtanesin hyung!" Jimin durumun iyi olduğunu sandığı için enerjikti ama Yoongi tır çarpmış gibi hissediyordu. Eşi, güzeller güzeli birtanecik aşkı onu bırakabilirdi. Gökyüzünde bir melek olabilirdi. Yoongi onsuz yapamazdı, bunu istemiyordu. Jimin henüz çok gençti ve uzun yıllar birlikte olmalılardı. Henüz her şey yeni yeni düzelirken olmazdı.
*
"Bu pijama takımı mı yoksa bu mu?" Jimin hastane için birkaç kıyafet toparlıyordu. "Hmm, ikisi de çok yakışıyor bebeğim." Yoongi ise çaresizce sadece onu izliyordu. Mingi de odanın içinde yerdeki arabalarıyla oynuyordu. "Ya! Yoongi! Seç birini işte!" Jimin kıkırdamıştı. Öyle güzeldi ki Yoongi bu anda sıkışıp kalmak istiyordu. "İkisini de götürelim bebeğim, o an hangisini istersen giyersin olur mu?"
"Olur!" Jimin elindekileri ve diğer kıyafetlerini de bir çantaya koyduktan sonra kocasına dönmüştü. "Yoongi'm, geldiğimizden beri durgunsun. Bir şey mi oldu?" Yoongi elleri arasındaki ellere indirmişti bakışlarını. Ya bir daha tutamasa ne olacaktı? Elinden kayıp giderse ne olacaktı? Gözleri doluyor gibiydi. Durum böyle olunca gözlerini saklamak için Jimin'i kendine çekip sıkıca sarmıştı. "İyiyim bebeğim, sen sakın hiçbir şeye canını sıkma tamam mı? Her şey iyi olacak."
"Tabii ki iyi olacak! Yoongi'm artık daha mutluyuz görüyorsun, biliyorsun. Biz uzun süre de hep mutlu olacağız! Kalbim sizin için atmaya devam edecek hep!" Yoongi ona sarılmış saçlarını okşarken gözyaşlarının akmasına izin veriyordu. Kolları arasındaki eşi hayattaki en değerli hazinesiydi. Yoongi'nin milyarları vardı ve hepsini kolları arasındaki hazinesi için yakıp kül edebilirdi.
#######
milyarları da olsa insanın sağlık satın alınamıyor çoğu zaman
![](https://img.wattpad.com/cover/366397657-288-k230150.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black rose | yoonmin ✔️
Hayran Kurgu𝘉𝘭𝘢𝘤𝘬 𝘙𝘰𝘴𝘦 𝘣𝘺 𝘛𝘢𝘦𝘮𝘪𝘯 시들어 져 𝘳𝘰𝘴𝘦 𝘶𝘯𝘥𝘦𝘳 𝘵𝘩𝘦 𝘭𝘪𝘨𝘩𝘵 쏟아진 가시가 날 가슴 깊이 찔러 베어와 두 번 다시 볼 수 없을까? ####### Bir evde neden herkes güler ama hiç kimse mutlu olmaz? Neden herkes kendinde yaşar acıyı? Neden herkes rol yaparak sak...