Jimin gün boyunca ofisten çıkmamıştı. Zaman zaman ağlamıştı. Özellikle de Yoongi'nin bilgisayarını açtığında Mingi ile kendisinin fotoğrafını gördüğünde çok kötü olmuştu. Yoongi'nin onlara verdiği değer inanılmazdı."Hyung, bunlar ne?" En alt çekmecenin dibinde birbirinden farklı birkaç kutu ilaç bulmuştu. "Ah şey onlar, artık saklamanın bir anlamı yok sanırım. Onlar Yoongi'nin sakinleştiricileri ve ağrı kesicileri."
"İlaç mı kullanıyordu?" Jimin bunu bilmiyordu ve çok şaşırmıştı. "Evet, babası yüzünden delirecek gibi oluyordu bazen. Seninle tartıştığında da çok kez kullandı. Evinizde de var hatta. 'Bazen boğulduğumda bunlar iyi geliyor sanıyorum ama daha çok boğuyorlar.' diyordu."
"Ama neden? Neden söylemedi bana?" Jimin'in gözlerinin içi titriyordu. "Jimin, endişelenmeni istemedi. Çok çabuk sinirleniyor biliyorsun ve o sana zarar vermek istemedi hiç."
"Bu yüzden mi ne zaman kavga etsek yanımdan ayrılıp lavaboya kapatıyordu kendini? İlaç içmek için mi?" Hoseok başını sallamıştı. "Annesinin sana yaptıklarını öğrendiğinde çok sinirliydi, gözü dönmüştü resmen. Annesini kırmaktan da hiç çekinmedi biliyorsun ama sana karşı olabildiğince tuttu kendini. O gün kendisini odaya kapattığında yüksek doz ilaç almış. Bir bakıma uyuşturucu gibi. Mahvolmuş bir hale bürünüyor ve görmeni istemedi, seni kırmamak üzmemek için kullandı hepsini. Ama bir gün kullanmayı bırakacağını söyledi."
"Neden peki?" Jimin merakla bakmıştı bu kez. "Nedenini ben de sordum. 'Jimin ile vakit geçiriyoruz zaten, daha iyi hissediyorum.' demişti. Bu olduğunda kalp yetmezliğini yeni öğrenmişti. Sanırım o günlerde karar verdi kalbini sana vermeye. İlaçlar ne kadar iyileştirici gibi dursa da hepsi kimyasal sonuçta. Belki de kalbi sağlam kalsın ki seni yaşatsın diye düşündü. Her neyse işte ama kalbini vermeyi daha öncesinde karar verdiğine eminim."
Jimin duyduklarına çok üzülmüştü. Yoongi gerçekten her şeyi onun için yapmıştı. Jimin bu kadar sevilmeyi hak edip hak etmediğini düşünüyordu. "Ben gerçekten ne desem bilemiyorum." Hoseok onun sırtını sıvazlamıştı. "Bir şey demene gerek yok. Yoongi'nin seni ne kadar çok sevdiğini bilsen yeter."
"Ben onu o kadar sevebildim mi acaba hyung? O da benim onu ne çok sevdiğimi hissetmiş midir? Evet saklamamalıydım belki bazı şeyleri ama yine onun canı sıkılmasın diye sakladım, bunları biliyordur değil mi?" Hoseok ona gülümsemişti. "Biliyor Jimin, merak etme. Seni öyle çok seviyor ki. Bu sevgi sadece eşi oluşundan kaynaklı değil." Jimin merakla bakarken Hoseok devam etmişti.
"Bana seninle ilk tanıştığı anı anlattı. Hayatta bir şeyi bu kadar mutlulukla anlattığını görmemiştim. Ama bahsettiği şey sadece güzelliğin değildi. Sürekli olarak sevgi dolu oluşundan bahsetti. İçindeki sevgi görmemiş çocuğu sen mutlu ettin, sen sevdin. Bana o gün söyledi 'Hoseok, o benim hayatımın aşkı olacak.' diye ve öyle de oldu Jimin. Sana ilk çıkma teklifi ettiği gün mutluluktan ölüyordu resmen. Sen kabul edince de ondan mutlusu yoktu dünyada. Buluşmanız için çok heyecanlıydı. Sürekli kıyafet değiştirdi, kendi kendine konuşma planladı. Bunun için odasında pratik yaptı, bizzat gördüm."
Hoseok kıkırdamıştı ve gözünden sızan yaşı silmişti. "O senin sevginle hayat buldu ve öyle de yaşadı. Sevgini küçümseme Jimin, verdiğin sevgi ile sen ölü olan bir ruha rengarenk bir hayat verdin. Yok olmuş iyi duyguları ortaya çıkardın. Gördüm hepsini, bana inan. Onun hayattaki en büyük şansı hep sendin."
*
Birkaç günün ardından Jimin şirkette bir basın toplantısı düzenlemişti. Kürsüye çıkmadan önce aynada takımını düzeltiyor ve sakinleşmeye çalışıyordu. "Jimin? Gelebilir miyim?" Kapıdan başını uzatan Namjoon'a bakmış ve gülümsemişti. "İyi misin? Gergin görünüyorsun."
![](https://img.wattpad.com/cover/366397657-288-k230150.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black rose | yoonmin ✔️
Фанфик𝘉𝘭𝘢𝘤𝘬 𝘙𝘰𝘴𝘦 𝘣𝘺 𝘛𝘢𝘦𝘮𝘪𝘯 시들어 져 𝘳𝘰𝘴𝘦 𝘶𝘯𝘥𝘦𝘳 𝘵𝘩𝘦 𝘭𝘪𝘨𝘩𝘵 쏟아진 가시가 날 가슴 깊이 찔러 베어와 두 번 다시 볼 수 없을까? ####### Bir evde neden herkes güler ama hiç kimse mutlu olmaz? Neden herkes kendinde yaşar acıyı? Neden herkes rol yaparak sak...