21. bölümün uyarı yazılmış yerinden devam edecektir!
bu bölüm ve sonraki bölüm bu ficin mutlu sonunu içerecektir!!
#######
"Hoseok! Jimin'in arabasının konumunu bul hemen!" Yoongi kapanan telefonu sıkıyor ve Hoseok'tan bir cevap bekliyordu. Hoseok, Jimin'in arabasındaki GPS sayesinde konumunu bulmuştu hemen. Ekranı göstermişti. "Şurada işte! Şirkete yakın sayılır! Gidelim!" Fakat onlar gidemeden kaza yapan aracın yanına ambulans ve polis ekibi gelmişti. Ciddi bir kaza değildi belki ama Jimin'in durumu çok kritikti.
Hemen hastaneye kaldırılmış ve bu süre içinde de Yoongi'ye haber verilmişti. "Hoseok ne yapacağım? Tanrı aşkına! Ne yapacağım!?" Hoseok hızla hastaneye sürerken Yoongi ağlıyordu. Hastaneye vardıkları an ameliyathaneye koşmuşlardı.
"Hyung, bırak beni! Onun yanında olayım! Bırak beni! Ölmesine izin veremem!" Yoongi'yi Seokjin tutuyordu. "Yoongi! Sakin ol! Jimin iyi olacak! Namjoon yanında, en iyi doktorlar tarafından bakılıyor ona. İyi olacak! Korkma!"
Yoongi dizleri üzerine çökmüş hüngür hüngür ağlıyordu. "Ne yaparım ben? Ne yaparım o olmadan!? Tanrım! Yardım et, yardım et bana!" Kısa süre geçmişti böyle. Ameliyathaneden çıkan Namjoon, bembeyaz görünüyordu. "Hyung! Söyle! İyi mi!? Yaşıyor mu!? Bir şey de!"
"Yoongi, onun durumu çok kritik. Kazadan dolayı değil. Kalp krizi geçirmiş ve kalbi bir tanesini daha kaldıramaz. Normal atışları bile çok düşük, makineye bağlı olmasa o da çalışmayabilir. Kısacası kendini buna hazırlamalısın." Yoongi'nin o an dünyası başına yıkılıyordu. Jimin ile olan tüm anıları gözlerinin önünden geçmişti. Gülüşü, sarılışı, öpüşü, mızmızlanışı, trip atışı, evlilik teklifi ettiği gün, düğünleri, ilk buluşmaları...
Annesi, babası hepsi o ikisinin suçuydu. Yoongi içinde kabaran öfkeyle kalkmıştı yerinden. Hızla koridorda yürümeye başlamıştı. "Hyung nereye!?" Arkasından seslenen Jungkook'u duymazdan gelip koşmaya başlamıştı. Park halindeki arabasına binip anne ve babasının evine sürmeye başlamıştı.
Gözlerinden yaşlar akıyordu. Karşısına çıkan her araca resmen direksiyona yumruk atarak korna çalıyordu. Neyse ki hiçbirine çarpmamış ve sonunda varmıştı. Arabayı bahçeye öylece bırakıp hızlı adımlarla içeri girmişti. Hizmetlilerden biri kapıyı açmıştı ona.
"Anne!" Bağırışı evde yankılanmıştı. "Yoongi! Geldin!" Annesi ona gülümsemişti ama asla karşılık alamayacaktı. "Siz! Her şey sizin yüzünüzden!" Ayakta duran anne babasının üzerine yürümüştü. "Mutlu musunuz artık!? Söylesenize! Onu, beni paramparça ettiniz! Ailemi mahvettiniz! Oldu mu? Mutlu musunuz? Öldürdünüz beni! Öldürdünüz!"
"Ne? Yoongi ne diyorsun?" Annesi bir anda kalmıştı öylece. Yoongi, annesine dönmüştü hemen. "O ölürse tüm sorumlusu sensin anne! Sen benim kalbimi öldürdün! Onu üzdün, ağlattın! Her seferinde senin yüzünden sıkıştı kalbi! Sen, sen benim her şeyime zarar verdin!"
Yoongi, annesine bağırırken babası araya girip onu kenara çekmişti. "Bu ne cüret Yoongi!" Elini kaldırınca annesi onu durdurmuştu. "Hadi baba vursana! Vur hadi! Her zaman yaptığınız gibi yapın! Yine bana, bize zarar verin!"
"Yoongi hayır! Oğlum olur mu öyle şey!?" Yoongi yine annesine dönmüştü. "Senin yüzünden oldu anne! Gittin yanına onu üzdün yine! Oysa o mutlu mutlu yanıma gelecekti, oğlumuzla beraber güzel bir gün geçirecektik. Yine ve yine mutluluğumu aldınız benden! Mutlu musun anne söyle! Onu ölüm döşeğine kadar düşürdün mutlu musun!?"
![](https://img.wattpad.com/cover/366397657-288-k230150.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black rose | yoonmin ✔️
Fanfic𝘉𝘭𝘢𝘤𝘬 𝘙𝘰𝘴𝘦 𝘣𝘺 𝘛𝘢𝘦𝘮𝘪𝘯 시들어 져 𝘳𝘰𝘴𝘦 𝘶𝘯𝘥𝘦𝘳 𝘵𝘩𝘦 𝘭𝘪𝘨𝘩𝘵 쏟아진 가시가 날 가슴 깊이 찔러 베어와 두 번 다시 볼 수 없을까? ####### Bir evde neden herkes güler ama hiç kimse mutlu olmaz? Neden herkes kendinde yaşar acıyı? Neden herkes rol yaparak sak...